Selam
3. bölüme geldik, nasıl ilerliyoruz?
Umarım eğleniyorsunuzdur.
Arkadaşlar bazı yerlerde, kitabı düzeltmeyi unutmuşum adlarda sıkıntı var. Berken'in küçük abisinin adı Hazar, önceki bölümlerde 'Orhan' şeklinde görebilirsiniz. Özür dilerim dikkatsizliğim için.
İyi okumalar!! ❤️❤️
Berken için bu sondu artık. Elini silahına alır almaz karşısındaki esmer alna dayadı. Gururunun zedelendiğini hissediyordu. Gözleri dolmuştu. Dişlerinin arasında konuştu. "Devran seni buraya gömerim!" Devran alnındaki silahtan hiç korkmayarak konuştu. "Ya benimle evlenirsin ya da-" Berken onun sözünü kesti, gürledi. "Ne yaparsın? Beni de mi öldürürsün?" Fısıltıyla konuştu. Devran başını olumsuzca salladı.
"Yok, Halfeti'yi yakarım." Berken gözlerini kapattı, ayağa kalktı. Yusuf Ağa şaşkınca bakıyordu sadece. "Ben burada daha fazla durmam ağam, ya biz onları gömeceğiz ya da onlar bizi." Berken son sözü söyledi, arkasına döndü. Yürürken, Devran ayağa kalkıp seslendi. "Benimle evlenmek niye bu kadar zoruna gidiyor?" Berken duraksadı, arkasını döndü. Elalara baktı. "Kendini ne sanıyorsun, beni kendinle nasıl bir tutuyorsun?" Devran için de son demlerdi bunlar gürledi.
"Niye sen Fırat Şanlı'yla mı denksin!?" Onun üzerine yürüdü, küçük olan gözlerini kıstı. Anlamayan bakışlarla kendine gelen adamı süzdü. Devran silahını çekti ama Berken yerine arkasında duran adamlara tuttu. "Madem konağımı basıyorsun, bunun bir bedeli olmalı." Yeşil gözlü sabır diledi. Boğmamak için zor duruyordu. "Fırat Şanlı ne alaka?"
Biraz önce adı geçmiş olan adamın adı tekrardan anıldı. "O gece seni gözleriyle yiyip bitiriyordu, ne malum Şanlılar ve Karagüllerin bize karşı birleşmediği?" Berken ona baktı. Daha fazla durursa delirecekti. "Bundan sana ne?" Yusuf Ağa ayağa kalktı. "Siz adam olmayacaksanız, günah benden gitti." Hızla yürürken, Berken olacaklardan korktu. Hemen adamın peşinden koştu. "Ağam, tamam kabul." Kendi hırsları için bütün ailesini tehlikeye atamazdı.
"O zaman yarın akşam istenmeler olacak." Berken iyice battığını hissederken çaresizce başını salladı. "En azından dedemin cenazesinden sonra yapalım." O zamana kadar bir şeyler düşünüp kurtulmalıydı. Yusuf Ağa anlayışla başını salladı. Konaktan hızla dışarı adım attı. Berken, esmer adama ters ters bakıp arabasına ilerledi. Orada duran Azad'a baktı. "Tarlalarına ateş bırakın." Kara gözlü adam başını salladı. "Anlaşıldı Berken Ağam." Berken arabasına bindi, Karagüller konaklarına dönmek için yola çıkarken, büyük konakların ardından dumanlar yükselmeye başlamış kocaman ova alev alev yanıyordu.
Berken, konvoyuyla ilerlerken arkasından büyük bir sinirle tarlalara konağın terasından bakan Devran ve kardeşlerini gördü. Berken telefonunu açtı. "Bir dahaki sefere çıkacak olan tırları da yakın." Telefonunu kapattı. Bu işlere bulaşmak istemese de, battığını hissediyordu.
*** *** ***
"Görmüyorsun tarlalar ne haldedir!?" Halil bağırdı, elinde sigarası olan adam hiçbir şey demedi. İbrahim konuştu bu kez. "Ve sen de bu berdeli kabul ettin, yav oğlum akıl var mantık var. İçimize girerse biteriz." Devran sinirle gözlerini kapattı. Onlara sertçe baktı. "Ne yapayım!? Hepimiz sürgün mü olalım?" O sırada terasa çıkan, kuzeni Baran'ı gördü. "Tırları yine ateşe vermişler." Devran kaşlarını çattı. Berken ileri gitmeye başlamıştı.
"Siz de onların dükkanlarını kurşunlatın." Her ne kadar Berken'e zarar vermek istemese de damarına basıyordu. Baran ona baktı. "Amcaoğlu, Yusuf Ağa duyarsa iyi olmaz." Devran elini yumruk haline getirdi. "O zaman başımın etini yemeyin." Hırsla söyledi ve oradan ayrıldı. Hepsi söylene söylene giderken Devran yanan ovaya baktı. Kalbi ağrıdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nemrut'un Oğlu | bxb
RomanceUrfa Halfeti'de bulunan Devran Ağa, Halfeti'nin yanısıra diğer Urfa ve Antep'te saygınlığı olan bir ağaydı. Onun düşmanı olan aşiretin oğlu olan Berken de öyle güzel bir yüze sahipti ki görenler bir daha bakıyordu. Devran Ağa, bu oğlana aşık olur fa...