8

104 13 12
                                    

"Reyhanlılar düğün yapıyormuş Devran'ım. Bizi de çağırdılar." Halime keyiflice konuşsa da Devran adı geçen aileyle yüzünü buruşturdu. Ayağa kalktı. "Düğünlerine filan gitmiyoruz." Halime hemen gözlerini büyüttü. İtiraz etmeye başladı. "Öyle şey olur oğul? Ayıptır." Devran bir anda sinirle parladı. "Ayıp onların yaptığıdır ana!" Merdivenlerden inen Berken'le oraya döndü.  Okula gittiğini anladı.

"Sen nereye gidiyorsun?" Halime sordu, yeşil gözlü adam ona baktı. "Okula." Halime sessiz kaldı, bu konu ilgisini çekmiyordu. Kısacası Berken yokmuş gibi davranıyordu. Devran ayaklandı, onun yanına gitti. "Bizimkilere söyleyeyim, seni bıraksınlar." Berken başını salladı. Büyük olan gülümseyerek, onu kapıdan çıkardı. Şoföre teslim edip, şoförünü iyice uyardı. Berken gözlerini devirdi.

"Çocuk filan değilim." Devran elini eşinin yanağına koydu, okşadı. Küçük olan çekilmek için bir hamle yapsa da Devran onu tuttu. "Sen benim kıymetlimsin, sana bir şey olursa ben dayanamam." Berken onun gözlerine baktı. Sonra şakaya vurmaya çalıştı. "Ne diye veda eder gibi konuşuyorsun, beni mi öldürteceksin?" Devran, hemen parmağını onun kızıl dudaklarına koydu.

Bunu duymak bile onu üzmeye yetiyordu. "Sana yemin ediyorum ki, sana zarar verecek bir şey yapmam." Berken nedensizce iyi hissetmişti. Sonra bir şey demeden arkasına döndü. Şoför hemen koştu. "Buyrun yenge." Berken kaşlarını kaldırdı. Şoföre öldürücü bakışlar attı. Şoförün açtığı kapıyı sertçe kapattı.

"Ne diyorsun lan sen?" Şoför korkuyla irkildi, Devran kıkır kıkır gülüyordu. "Benim nerem yengeye benziyor lan, başlayacağım şimdi sana ha! sür de gidek lo." Sona doğru artık sinirden ağzı da Urfa ağzına dönmüştü. Şoför hemen başını salladı. Berken onun açmasına izin vermeden, kendi açıp oturdu. "Sakat değilim senin aksine." Şoföre laf vurduğunda Devran daha da gülmeye başladı.

Berken onun güldüğünü görünce camı indirdi. "Gülme lan sen de." Devran ağzının fermuarını çekiyormuş gibi bir hareket yaptı. Şoför arabayı çalıştırdı, hareket etmeye başladılar.  Berken şoföre sinirimden ona soru sordu. "Nerelisin sen?"

"Mardinliyim ağam, babam Mardinli annem Diyarbakırlıdır."

"Seni hiç sevmedim bilesin."

"Ağam vallah bir an boşluğuma gelmiş."

"Önüne bak."

Sabır çekti. Şoför deneni yaptı arabayı tam gaz sürerken Berken fıstık tarlalarını izliyordu. Hayatı ona bir kabus gibi geliyordu. Berdel denen ona göre bu saçma olayların asla kendini bulacağına inanmazdı. Bir anda araba durdu. "Ne oluyor?" Şoför arabadan inmeden önce yanıtladı. "Ben bir bakayım ağam." Şoför arabadan inmeye kalmadan kapılar açıldı, şoförün kafasına bir yumruk geçirip bayılttılar.

Berken belindeki silahı aldı, hemen ateşledi.  Birinin koluna değen kurşunla adam inleyerek geri çekildi. Berken ne yapacağını bilmiyordu. "Siz kimsiniz lan!? Yaklaşmayın deşerim!" Bir anda ne olduğunu anlamadan yüzüne bastırılan ilaçla dirense de o da bayıldı. Vücudu kaldırıldığı ve taşındı. Karşıdaki arabaya konulduktan sonra bütün arabalar yoldan çekildi.

Geldikleri yoldan Berken'le birlikte geri döndüler. Arabalar tüm hızıyla ilerlemeye başladılar.

***                                  ***                        ***

Berken zonklayan başıyla yattığı yumuşak yerden sızlanarak uyandı. Gözlerini açmakta zorluk çekti. Kendine gelmeye çalıştı, en sonunda gözlerini açabildi. Etrafı incelemeye başladı. "Sonunda kendine gelebildim." Sesin geldiği yöne hızla başını çevirdi. Karşısındaki adamla gözlerini büyüttü. "Fırat Şanlı." Adam gülümsedi, yatağa doğru ilerledi.

"Benim burada ne işim var?"

"Artık benimsin."

Berken gözlerini kıstı, ne saçmalıyordu bu adam diye geçirdi içinden. Yatakta doğrulup savunma pozisyonu aldı. "Ne saçmalıyorsun lan sen?" Karşısındaki adamın yüzünde hastalıklı bir gülüş peyda oldu. Sonra yatağa oturdu, yeşil gözlü çocuğun çenesinden tuttu. Kendisine bakmasını sağladı. "Diyorum ki, artık çıkış yolun benim Berken." Berken hızla onun karnına vurdu.

"Bir daha ellerinle bana dokunmaya kalkışma, kırar bir taraflarına sokarım."

"Kocan hakkında doğru konuş, Devran gibi olmam ben."

"Devran'ın da senin de hayatını sikerim."

"Böyle benim esirimken mi?" Fırat eğlenerek konuştu, Berken çileden çıktı. Telefonunu aradı, Fırat'ın üstünde bırakmayacağından emindi fakat bir umut elleriyle ceplerini yokladı. "Telefon yok." Hastalıklı sırıtması genişledi. "Kölelerin telefonu olmaz, sen de benim kölemsin." Berken sinirden gözünün seğirdiğini hissetti. Bir tekme de karşısındaki adamın testislerine vurdu. Adam acıyla yere yığıldı.

Berken yataktan çıktı, adamın saçlarından tutup yüzüne çevirdi. Ardından yüzüne tükürdü. "Benimle düzgün konuşacaksın." Fırat sinirlenerek çocuğu üzerinden attı, sinirle yalpalayan çocuğu duvara vurdu. Yüzüne yumruk geçirdi. Burnunun kanamasına sebep oldu. "Bir daha buna cüret edersen seni öldürürüm." Birkaç kez daha yumruk geçirdi, sonra onun kalçasını sıktı. Berken sinirden deliye dönerek hızla onu itti. Etrafına bakındı.

Fırat yine gelecekken testislerine ve karnına tekmeler attı. Ardından cam bardağı duvara attı. Kırıklardan birini aldı. "Senin leşini buraya sererim. Bana dokunmayacaksın demedim mi lan sana!?" Fakat Fırat o kadarda güçsüz değildi, çocuğun elini tutup büktü. Berken'in elleri kesilerek cam yere düştü.

Onun boğazına yapıştı. "Artık sana hayat yok Berken, bütün vücudun benim olacak o güzel kıçın da buna dahil." Berken'i yatağa fırlatarak odanın kapısını sertçe kapattı. Berken yorgun bir şekilde yere yığıldı. Gözünden gelen yaşına engel olamadı. Bu hayatta en tahammül edemediği şey olan tacizi yaşamak zoruna gitti. Saate baktı, çoktan akşam olmuştu. Dışarı zifiri karanlıktı zaten. Büyük bir çaresizlik içinde hiçbir şey düşünemez hale geldi.

Nemrut'un Oğlu | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin