Selam
Arkadaşlar bana model bulur musunuz ya?
Devran için esmer işte klasik ağa tipi ama yakışıklı
Berken için yeşil gözlü kumral filan
Ben bulamıyorum): Linkleri panomda paylaşabilirsiniz, oradan bakarım
İyi okumalar!! ❤️🍫
Miranoğlular siyah arabalarla oluşturdukları konvoyla ilerliyorlardı. Buğday tarlalarının arasından geçiyorlardı. O sırada karşıdan başka bir araba konvoyu görüldü. Karagüller de onların gittiği noktaya doğru hızla ilerliyordu. Berdelin ve istemelerin gerçekleşmesi için Yusuf Ağa'nın konağına gidiyorlardı. Arabalar tüm hızla ilerliyordu. Tarlalarda çalışanlar durup bakıyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
Arabalar konağın önüne hızla park olmaya başladılar. Halfeti'nin dışında bir konaktı. Miranoğlular arabadan indiler. Kadınlar bir anda zılgıt çalmaya başladılar. O sırada Karagüller de inmiş onların kadınları da zılgıt çalıyordu. Konağın etrafında devasa fıstık bahçeleri vardı. Konak klasik Urfa konaklarındandı. Taş duvarlar ve büyük bir kapısı vardı. Kadınlar zılgıt çalarken, Devran arabasından indi.
Elinde çiçek vardı, giydiği siyah takım elbisenin içinde öyle etkileyici duruyordu ki, bakan gözlerini alamazdı. O sırada Devran'ın yanına kız kardeşi Dilan da yanına geldi. O da çok güzel olmuştu. Karşı taraftaysa Hazar ve Berken takım elbiselerle aynı arabadan indiler. Berken hiç öbür tarafa bakmazken, Hazar Dilan'a baktı. İki göz birleşti, Hazar değişik duygu hissetti.
Çok yakışıklıydı o da, Dilan da gülümsedi. Devran'sa aval aval Berken'e bakıyordu. Yeşil gözlü oğlan ona bakmaya tenezzül etmiyor, konağı inceliyordu. "Bir baksan ölür müsün be güzelim?" Devran sessizce mırıldandı. "He vallah değil? Ne yakışıklıdır." Dilan da mırıldandı. Devran kendine geldi, kardeşinin nereye baktığına baktı. İkisini görünce kıskançlık damarı tuttu.
"Kız önüne dön, valla yakarım." Dilan utanarak ona baktı. "Yav he he, sen kendine bak önce yanmışsın." Konağın kapıları açıldı, Yusuf Ağa onları mutlulukla karşılarken, eşi Ayşe Hanım da gülümseyerek baktı. İki aşiretin kadınları önden içeri girdi, Zılgıt çalmaya devam ediyorlardı. O sırada davul sesleri de başlamıştı. "Bu nedir sanki düğüne gelmişiz, alt tarafı istenme olacak." Melek huzursuzca konuştu. Miranoğlular davul zurna getirmişti.
Devran gülümseyerek Yusuf Ağa'nın ve Ayşe Ana'nın elini öptü. Zılgıtlar ve davul zurna susmuştu. Ardından Berken öptü, sırayla herkes öptükten sonra herkes yerine geçti. Devran eliyle işaret etti, davul zurna içeri girdi. Kadınlar zılgıta başladı. Berken göz devirdi. "Devran Ağa'mız geçti bin çölden, aldı Urfa'nın en yakışıklı ağasını!" Kadınlar mani şeklinde söyledi, sonra zılgıt çektiler. "Çıkasan dama görek bir yüzüni Berken Ağa!" Berken huzursuzca yerinde kıpırdandı. Devran gözlerini ona dikmişti.
"Bilmiyem halimiz nicedir, Allah'ından korkasan Ağam!" Kadınlar zılgıta devam ediyordu. Yusuf Ağa memnun şekilde gülümsüyordu. "Devran Ağa'nın olasan!" Zılgıtlarla tekrardan yerlerine geçtiler. "Valla ne iyi etmişsin Devran Ağa. Geleneklerimizi hala devam ettiriyorsun." Yusuf Ağa memnun bir şekilde konuştu. Abdullah Ağa gülümsedi.
"E o zaman kahveler yapılsın." Berken'in babası Kemal Ağa başını salladı. "Berken oğlum kalksana." Berken şaşkınca baktı. "Ne?" Diye şaşkınlığını belirtti, Devran kendini tutamayarak hafifçe güldü. "Kahvemi beklerim ağam." Alayla konuştu, Berken sabır çekti. "Sana kahve değil mırra içirmezsem Berken değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nemrut'un Oğlu | bxb
RomanceUrfa Halfeti'de bulunan Devran Ağa, Halfeti'nin yanısıra diğer Urfa ve Antep'te saygınlığı olan bir ağaydı. Onun düşmanı olan aşiretin oğlu olan Berken de öyle güzel bir yüze sahipti ki görenler bir daha bakıyordu. Devran Ağa, bu oğlana aşık olur fa...