2. Bölüm - Kafe

132 81 58
                                    

Şimdi hazırlanıp çalışacağım kafeye geldim. Kafe çok tatlı bir kahve kafesiydi. Ünlüymüş. Duymuştum adını. Görüşeceğim kişiye mesaj atmış bir masada oturarak bekliyordum. Direkt patronla görüşecektim. Erkekti patronum. Çok sıkmasa bari.

Bir önceki çalıştığım yerdeki çok kötü bir patrondu.

Düşünürken "merhaba " Diye bir ses geldi ve başımı çevirdim.

Bu...

Hadi ordan!

Dayı!!

Evet karşımdaki dayımdı. Uzun sarı saçlarını toplamış, kovboy kıyafeti ile karşımda duran tamamen dayımdı.

Bu yaşıma kadar hep şaşırdığım bir gerçek vardır. Kız halaya erkek dayıya benzer derler. Ben tamamen dayımın kopyasıydım. Çoğu zaman acaba onun çocuğu muydum diye düşünürdüm. Onun gibi altın sarısı saclar(bu yüzden adımı Güneş koymuşlar),onun gibi süt beyazı ten, onun gibi mavi gözler, onun gibi uzun boy...

O benim erkek halim bense kız haliydim. Annem ve babama hiç benzemezdim. Annemin kahve gözleri, kahve saçları vardı. Boyu kısaydı. Babamın ise kahve saçları, yeşil gözleri vardı. Babam uzundu. Ama dayıma tamamen benzediğim açık ara göz önündeydi.

"Dayı" dedim şok içerisinde

"Ta kendisiyim " dedi sırıtarak.

Haydi ama gülüşümüz bile aynıydı! Ve ben bu adamı çok özlemiştim. Geçen seneden beri görmüyordum. Yazlıkta görmüştüm en son. Annemle araları limoni olurdu çoğu zaman ama asla benimle onun arası öyle olmazdı.

"Ne işin var burada?"

"İş görüşmesi yapacaktım. Biri gelecekti. Onu bekliyordum. Asıl senin burada ne işin var?" Dedi

"Bende iş görüşmesi için gelmiştim" dedim.

"Tabii ya o Güneş sendin!" Dedi ve bana sarıldı.

Bende ona karşılık verdim. Ayrıldığımızda "ee hadi iş konuşalım birazda" dedim ve masaya yöneldim.

O da karşıma geçip oturdu.

"Ben buranın patronuyum. Tabii benim bir üst rütbem de var. O kurucu olur. Her hafta pazartesi günleri gelir hiç olmazsa bir çay içer, çalışanların iş yönündeki dertlerini dinler, zam vesayre yapar. Sen garsonluk olarak girmiştin sanırsam. Burada çok fazla garson olmaz. Gelen müşteriler zaten zengin kesim müşterilerdir. Yemek yeme alanımız yok, fakat çok meşhur bar bölümümüz var. Çalışma saatlerini ayarlarız istersen" dedi

Yemek yeme yerlerinin olmadığını duymuştum. Bu da işime gelirdi açıkcası. Yemek artıklarını toplamakla uğraşmazdım. Garson olmam beni gocundurmazdı. Sonuçta utanılacak bir iş değildi. Ki zaten bir süre çalışıp bırakacaktım. Yeteri kadar paraya ihtiyacım olması yeterdi.

"Okulum sabah ondan dolayı öğleden sonra çalışmam bana daha uygun olur. Akşamda çalışabilirim. Sorun yaratmaz" dedim.

"Şu anlık bar bölümü boş fakat orada çalışmana içim elvermez ama yapacak bir şeyim yok maalesef. Kurucu ile konuşmamda fayda olacaktır. Boşluk olduğu an normal kahve bölümüne aldırırım seni" dedi

"İnan dayıcım benim için asla problem değil. Kendi başımın çaresine bakabilecek yaştayım. Artık o küçük cılız Güneş değilim. Kendi ayakları üzerinde duran Güneş var karşında. Merak etme sen" dedim

Ama haklıydım. Küçükken tabii ki de çok ağlar çok gülerdik. Büyüyünce artık ağlama,gülme duygusunun önüne geçmiştim. Tamam çok duygusal olmayabilirim. Ama çocukta değildim!

MAFYA KAZASI (İsim Değişti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin