03 | Mürekkep Şişesi

451 60 83
                                    

KOYU RENK KIVIRCIK SAÇLARI, alnına dökülen ve kahverengi gözleri hayranlıkla sevgilisine bakan Roman; Cordelia'nın zevkle anlattığı bir şeyi dinliyordu. Yüksek elmacık kemiklerinin gölgelendirdiği yüzünde, kalın dudakları yukarı kıvrılmış; yumruk yaptığı elini, çenesine koyarak masaya yaslanmıştı. Diğer eli de masanın altından sevilisinin elini tutmakla meşguldü.

Gryffindor masasına oturmuş, kendi halinde yeni yeni araları eskisi gibi olmaya başlayan sevgilisi ile zaman geçiriyordu Roman. Slytherin masasındaki Eve ise, izlediği bu manzaraya ithafen yanında oturan sarışın arkadaşına "Bunlar barıştı mı?" diye sordu.

Drew, mavi gözlerini Eve'in baktığı yere çevirince o da araları gayet eskisi gibi görünen Roman ve Cordelia ile karşılaştı. "Öyle gözüküyor."

"Sana bir şey sorabilir miyim?" dedi Eve, Drew başını kendisine çevirip istediği ilgiyi aldığında devam etti. "Roman sana herhangi bir şey dedi mi?"

"Ne gibi? Bana genelde gay herif der bilirsin."

Eve, stresli bir şekilde güldü. "Hayır öyle değil, bahsettiğim şey... Sanki benimle bilerek konuşmuyor gibi. Dün akşam Ortak Salon'da ve ya sabah, hatta el salladığımda bile beni görmezden geliyormuş gibi hissediyorum."

Drew, Roman'ın Cordelia'ya Eve ile bir daha konuşmayacağına dair verdiği sözü hatırladı. Boğazı kurumuş ve nefesi kesilmiş gibi hissetti. "Bilemiyorum." diye yalan söyledi, iki arkadaşının arasını kendisi bozmamak için kelimeleri özenle seçerken. "Roman bana hiçbir şey demedi."

"Ama-"

Daha fazla yalan söylemek istemeyen Drew kendisini kurtarmak için Eve'in lafını kesti. "Kafamda büyütüyor olabilir misin Evvie? Bak, iki gündür benimle de konuşmuyor ama biliyorum ki eninde sonunda geri konuşacağız, Roman bu her şey beklenir."

Eve yanaklarını şişirerek derin bir nefes verdi. "Pekala." diyebildi cevap olarak. Drew ise kızın pes etmesine sevinerek konuyu değiştirdi ve ikili, kahvaltının geri kalanında başka şeyler hakkında sohbet etti.

Biraz sonra ise Drew'u yalnız bırakarak Gryffindor binası ile ortak girecekleri sihir tarihi dersinin sınıfına doğru yürümeye başladı Eve. Hiç uykusu olmamasına rağmen derste uyumayı düşünüyordu, -Roman'ın aksine- derse karşı en ufak bir ilgisi yokken Profesör Binns'in dersi anlatış tarzı onu daha da sihir tarihine uzaklaştırıyordu.

Taş duvarlarla örülü sınıfa girip arkadaki masalardan birine oturdu Eve. Sandalyesinde arkasına yaslanıp rahat bir pozisyona geçti. Ela gözlerini ahşap kapıya dikip, içeri girenleri yargılayıcı bakışlar ile izlemeye başladığında birkaç kişiden sonra sınıfa yalnız başına giren esmer kızı görmesi sonucu doğan şaşkınlığını gizleyemedi.

Mary Macdonald, tek başına oturan ve ela gözlerini kendisine dikmiş olan Eve'e doğru ilerledi. Aralarında birkaç adım kaldığında, "Merhaba Harvey." diyerek gülümsedi.

"Merhaba Macdonald." dedi Eve, gülümsemeye çalışarak. "Nasılsın?"

"İyiyim, sen? Dün için tebrik ederim. Finale kalmışsın."

"Teşekkürler." dedi gülümsemesi yüzünde daha çok yayılırken. Eve, oturması için Mary'e yer açtı ve ona oturmasını teklif etti.

You Asked For This | Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin