otuz bir altmış dokuz MERKEZ
seungmin: neredesiniz amk?
jisung: konferans salonu.
jisung: kanka gelirken kahve alır mısın ya damağım kurudu.
seungmin: siktir ordan.
changbin: jisung kanka çok da şey yapmamak lazım.
chris: gel alalım beraber bende daha girmedim okula.
seungmin: kk.
hyunjin: yavşak:)/
Seungmin, kafenin önünde bekleyen Chris'i görünce büyük olan ona el salladı. "Günaydın." diyerek gülümseyince Seungmin sadece gülümsemekle yetindi. "Sen niye bu kadar gerginsin ya?" Seungmin ona boş gözlerle dönünce Chris'in gülümsemesi yavaşça soldu. "Niye bu kadar götümdesin? Uzaklaş biraz." Chris, Seungmin'e ne kadar yakın olduğunu fark edince bir adım geriye attı ve Seungmin önüne döndü. "Yapım böyle." dedi omuz silkerek. "Bazen bizi sevmediğini hissediyorum."
Seungmin sıranın onlara geldiğini fark etti ve siparişlerini verdi. Chris'e döndüğünde Chris ona kredi kartını uzattı, siparişleri ödedikten sonra ona döndü. "Öyle bir şey yok ama şansını zorlama bence." Chris gülümsedi. "Tamamdır patron."
Kahveleri alıp konferans salonuna giderken Chris gördüğü herkese selam veriyordu. "Bu kadar popüler olduğunu bilmiyordum." dedi Seungmin. "Sayısız kere sınıfta kalınca, istemesen de tanıyorsun herkesi." Seungmin gözlerini devirdi. "Bilerek mi yapıyorsunuz?" Chris anlamamış bir şekilde genç olana baktı. "Beşiniz, bilerek mi sınıfta kalıyorsunuz?" "Hayır tabii ki!" "Düpedüz gerizekalısınız yani."
"Öyle de...denebilir sanırım." Chris biraz düşünmek için kafasını kaldırdı. "Ben fazla çalışmıyo-" Seungmin, Chris'in sözünü kesti. "En büyükleri sensin. Mezun olduktan sonra ne yapacağını bilmiyorsun." İkili bir süre sessiz kaldı. "Okul hayatına, arkadaşlarınla boş vakit geçirmeye o kadar alışmışsın ki. Bundan sonra ne olacağını bilmemekten korkuyorsun." Büyük olan karşısındaki çocuğa bakakalmıştı. Aklını nasıl okumuştu ki? Chris tercihini cevap vermemekten kullandı.
Konferans salonuna ulaştıklarında bağırışlar dışarıdan bile duyuluyordu. "Hayır! Jisung in ordan düşeceksin!" Felix'in bağırışı üzerinde bir şey gürültülü bir şekilde düştü ve Jisung bağırdı. İkili içeriye girdiklerinde gördükleri manzara üzerine gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Jisung bir ipten sarkıyordu ve yerde kocaman bir merdiven vardı. "Oğlum! İndirin lan beni!" Chris elindeki bardakları yere koydu ve koşarak merdiveni kaldırmak için sahneye çıktı.
Jisung'u güvenli bir şekilde indirirken Felix hala şakaklarını ovup Jisung'a sövüyordu. "Hayır sen. Sen neden oraya çıktın ki!" Jisung yere indikten sonra kıkırdayan Changbin'e baktı. "Bu it oğlu it! Şu sallanan ipe tırmanabilirsen 100 lira vericem dedi. Sen ittin di mi lan merdiveni!"
Changbin ellerini kaldırdı. "Lan ne alakası var! Sen devirdin koca götünle!" "Bak hala koca götün diyo ulan amcı-" Chris saldırıya geçecek olan Jisung'u tuttu. "Evet! Kahveleri aldığımıza göre başlayabiliriz!"
˚ʚ♡ɞ˚
"Ben hepiniz için senaryoyu bastım, okuyun. Sonra rol dağılımını yapalım." Felix elindeki kalın dosyaları hepsine teker teker verdikten sonra Minho'nun yanına oturdu. "Ben hangi karakter en az konuşuyorsa onu istiyorum." dedi Changbin. "Dostum ben az önce tavandan düşüyordum, bence o hak bende şu an." dedi Jisung. "Off! Böyle tartışıcaksanız olmaz ki ya. Bütün karakterleri bir kağıda yazıp kura mı çeksek." dedi sarışın. "Olmaz!" Hyunjin bi anda ayaklanınca hepsi ona baktı, senaryoya biraz baktıktan sonra konuştu.
"Chris sen rahip ol, zaten imam gibi herifsin. Mürebbiye var bir tane, zaten az buz rolü var Jisung o sen ol. Changbin sen Juliet'in babası ol, Lord Capulet. Eleman zaten sadece bağırıp çağırıyor bütün sahnelerinde, senin en iyi yaptığın iş. Minho sende Lord Montague ol, o da Romeo'nun babası. Agresif herif yani. Seungmin de Tybalt olsun, Romeo'nun rakibinin oğlu, Juliet'in piç kuzeni. Jeongin sende Mercutio ol kanka, Romeo'nun ekürisiymiş." Bir süre durdu ve son kalan iki role baktı. "E bende Romeo, Felix'de Juliet olsun o zaman." dedi ve sarışına bakarak sırıttı.
"Bir dakika, neden tek kız benim?" dedi Felix. "Canım benim sana kötü bir haberim var." dedi Changbin sırıtarak ve sarışın olan Changbin'in omzuna vurdu. "İyi tamam ya, herkes okeyse...Çalışmaya başlayabiliriz sanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love on top, hf
RomantizmYıllardır mezun olamayan Hwang Hyunjin ve okula gelen yeni değişim öğrencisi Lee Felix, arkadaşlarıya beraber ölen tiyatro klübünü canlandırmaya çalışırlar.