𝟑. 𝐁ö𝐥ü𝐦 - 𝐘𝐞𝐧𝐢 𝐆𝐞𝐦𝐢𝐥𝐞𝐫

31 20 15
                                    

İki yıl geçmişti. Mey hala yaptığı keşifler ve yıllar içinde farklı krallıklardan aldığı görevlerle zenginleşmeye başlamıştı. Etrafında her geçen gün gezgin olmak isteyen insanlar toplanıyordu. Aralarından kendi alanlarında iyi ve çok iyi olanları seçiyordu.

Kendi gemisi yetmediğini fark edince, en iyi gemilerin yapıldığı Kaleki Krallığı'na demir atmıştı. Kaleki Krallığı, en sağlam ve hızlı gemileri yapardı, ama hiçbiri gösterişli değildi.

Mey'in gösterişli bir gemiye verecek parası olsa da, korsanlardan ve denizdeki paralı asker gruplarından korunmak için sağlam, hızlı ve dikkat çekmeyen gemilere ihtiyacı vardı.

Bu yüzden eski dostu Erik'in yanına gitmişti. Erik, geçmişte Mey'e yardım etmişti ve aralarındaki geçmişe dayalı aşk hiç eskimemişti.

Mey, limana gemisini demirledikten sonra etrafı inceleyerek yavaş adımlarla ilerliyordu.

Mey'in yanında gidenler Boramir, Linda, Mark ve Boramir'in kıdemlileriydi.

Mark, Mey'in en güvendiği adamı ve çocukluk arkadaşıydı. Para işlerine ve hangi göreve gidileceğine karar veren oydu ve pazarlığa oturan kişiydi. En büyük özelliği bir haritacı olmasıydı; bütün güvenli rotaları o belirlerdi.

Hepsi birlikte limandan ilerliyorlardı. Limandan indiklerinde toprağa ayakları değdiği anda Boramir, eline bir avuç toprak alıp şişesine katmıştı. Her krallıktan ona Mey halası bir avuç şişelenmiş toprak getiriyordu. Bu, onun ilk defa bir krallığa ayak basmasıydı ve kendi toprağını kendi şişelemek istemişti. Mey hala ona bakıp gülümsedi ve yollarına devam ettiler.

Çarşı kısmına gelmişlerdi. Geniş bir sokaktan geçiyorlardı; etrafta esnaflar bir şeyler satıyor, boş kalan yerlerde çocuklar oyun oynuyordu.

Düz devam ettikleri sırada bir çocuk, Mark'ın belindeki çantayı fark etmişti. Mark etrafı inceleyerek ilerlerken çocuk ona çarpmış, elini çantasına hızlıca sokup bir kese altını almıştı. Yere düşerken Yeleğinin altına koyup saklamıştı.

Mark fark etmemiş, çocuğu kaldırmı ve özür dilemişti. Çocuk da üstünü başını silkip özür dilemişti. Tam gidecekken Mey hala, kızın elbisesinin ense kısmından tutup kaldırdı. Etraftakiler sinirli bir şekilde bakarken,

Kız, "𝐍𝐞 𝐲𝐚𝐩𝐭ı𝐠̆ı𝐧ı 𝐬𝐚𝐧ı𝐲𝐨𝐫𝐬𝐮𝐧? 𝐁𝐞𝐧𝐢 𝐛ı𝐫𝐚𝐤𝐬𝐚𝐧𝐚, 𝐡𝐞𝐦 𝐜̧𝐚𝐫𝐩ı𝐲𝐨𝐫𝐬𝐮𝐧𝐮𝐳 𝐡𝐞𝐦 𝐝𝐞 𝐬𝐮𝐜̧𝐥𝐮𝐲𝐦𝐮𝐬̧𝐮𝐦 𝐠𝐢𝐛𝐢 𝐡𝐚𝐯𝐚𝐲𝐚 𝐤𝐚𝐥𝐝ı𝐫ı𝐲𝐨𝐫𝐬𝐮𝐧𝐮𝐳. 𝐘𝐚𝐫𝐝ı𝐦 𝐞𝐝𝐢𝐧!" diye bağırmaya başlamıştı.

Mey hala, "𝐃𝐞𝐦𝐞𝐤 𝐨̈𝐲𝐥𝐞, 𝐬𝐮𝐜̧𝐬𝐮𝐳𝐬𝐮𝐧 𝐡𝐚? 𝐏𝐞𝐤𝐢, 𝐬𝐞𝐧𝐢 𝐬𝐚𝐥𝐥𝐚𝐫𝐬𝐚𝐦 𝐮̈𝐬𝐭𝐮̈𝐧𝐝𝐞𝐧 𝐛𝐢𝐫 𝐤𝐞𝐬𝐞 𝐚𝐥𝐭ı𝐧 𝐝𝐮̈𝐬̧𝐞𝐫 𝐦𝐢 𝐝𝐮̈𝐬̧𝐦𝐞𝐳 𝐦𝐢?" diyerek kızı salladı. Üstünden bir kese altın düşmüştü ve herkes şaşkın bir şekilde bakakalmıştı.

Mey hala, neden herkesin şaşırdığını merak ederken, kesenin düştüğü yere bakmıştı ve bir mor kristal düşmüştü. Mor kristal genellikle kralların ve krallıkta bazı zengin insanların kullandığı bir mücevherdi.

Mey hala bunu görüp hemen yerden aldı. Çocuğa keseden 10 altın verip bıraktı. çocuğa bilerek mor kristali nerden bulduğunu sormadı çünkü çaldığını söylerse askerlere onu ihbar etmesi küçük kız için hiç iyi olmazdı.

Mey hala'ya biraz baktıktan sonra tanıyan esnaf sesini çıkarmadı, çünkü Mey hala krallıklarda dürüst biri olarak bilinirdi. Onun mücevheri krallığa götüreceğinden en ufak bir şüpheleri yoktu.

Kara Korsan EFSANESİWhere stories live. Discover now