Boramir rüyasında bile yaşlı kadını görüyordu. Yaşlı kadın dediklerini tekrarlayıp duruyordu. En son dediği şey ise, "Beni düşünmeyi bırak, önüne bak, uyanma vakti evlat," dedi ve yaşlı kadın parmağını şıklattı. Boramir irkilerek uyandı. Yavaş yavaş ayılmaya başlayan Boramir, "Acaba ne anlatmak istedin? Dediğine göre ileride öğreneceğim .Seni çok merak ediyorum ama madem öyle, önüme bakacağım yaşlı kadın," dedi.
Boramir üstünü giyinip aşağıya indi. Aşağıda hizmetçiler sofrayı hazırlarken, elinde mavi benekli büyük bir yumurtayla kapıdan içeriye Erik girdi. Boramir'in yumurtaya şaşkın şaşkın baktığını gören Erik, "Bunun ne yumurtası olduğunu bilmiyor musun, Boramir?" diye sordu ve ekledi, "Bilmemen normal, zor bulunur, ismi ise..."
Boramir, Erikin sözünü kesip "Dört bacaklı tilki kulak kuşunun yumurtası, Erik amca, ama sen bunu nereden buldun? Bu arada sözünü kestiğim içinde özür dilerim Erik amca," dedi. Bu sefer Erik şaşırdı, "Sorun değil evlat. Sen bunu nereden biliyorsun, hiç yedin mi?" diye sordu. Boramir, "Hayır, hiç yemedim ama kitaplardaki fotoğraflarda görmüştüm. Bir defa da Mey hala birisi için yakalamıştı, bir hafta kuşun yuvasını aradı, buldu. Kuş yumurtaların üstünde yatıyordu. Karnı acıkınca kısa süreliğine yumurtadan kalktı, o sıra iki yumurtadan birini almıştı," dedi.
Erik, "Vay be, tabii gezgin olunca çoğu şeyi görüyorsun. İki yumurtayı da almamakla iyi yapmışsınız, her zaman en az bir tanesini bırakacaksın ki doğacak yavru neslini devam ettirebilsin," dedi. Boramir, "Sondaki lafın çok güzelmiş Erik amca, bunu not ettim," dedi. Erik gülümsedi, "Bunu sarayın mutfağından parasını verip aldım. Tabii şimdi karnımızı doyurma vakti, şunu pişirin de hep beraber yiyelim," dedi hizmetçilere, yumurta büyüktü evdeki üç hizmetçiye ve Erik Boramir Simaya yeter de artardı.
Bu arada Simay hep erken kalkardı ama bugün daha yeni uyanmıştı. Üstünü değiştirdi ve kapıya yöneldi. Tam kapıyı açtığında Boramir elinde suyla yukarı çıkıyordu. Dünkü şakayı unutmamış, öcünü alacaktı. Simay'ı kapıda gören Boramir, suyu içer gibi yaptı. Simay anlamış olsa da sadece güldü.
Suyu içen Boramir, "Ben de seni çağırmaya geliyordum uykucu, bu sefer geç kaldın," dedi. Simay, "Gece yürüyüşte biraz üşütmüşüm ve dün çok yer gezdik, yoruldum. Galiba biraz hasta oldum," dedi. Boramir, "Geçmiş olsun o zaman, bugün evdesin. Ben pazara gidip demircilerin yaptığı şeylere bakacağım," dedi. Simay, Boramir'in onunla kalacağını düşünse de misafirdi ve ilk defa bir yerde kaldığından gezmek istemesinin normal olduğunu düşündü. Simay, "Evet, gez tabii," dedi, biraz tripatar gibi.
İkisi de aşağıya indi. Erik yemek masasındaki sandalyesine oturmuş, hizmetçiler yemekleri herkesin önüne koymuştu. Hizmetçiler yan odada yemek yiyecekleri için oraya giderken, Erik onları kendi masalarına çağırdı. Erik ara sıra onlarla yemek yemeyi severdi; sonuçta sadece torunuyla kalıyorlardı koskoca evde.
Herkes yemeğini yemiş, masa toplanmıştı. Simay, dedesine biraz hasta olduğunu ve bu yüzden evde kalması gerektiğini söyledi. Erik hizmetçilere Simay'la ilgilenmelerini söyledi. Erik, Boramir'e "Evlat, şehirde gezeceksen bir adamı senle yollayayım," dedi. Boramir, "Ben öğrendim her yeri pazarda olacam Erik amca," dedi. Erik, cebinden büyülü kart çıkarttı ve"Bu büyülü Mavi Ejder Bankasının kartı senin için dün aldım harcayacağın parayı söyle ve baş parmağını karttaki parmak için olan yere bas sana o kadar altın kese olarak parmak bastığın eline gelecek, içinde beş yüz altın var. İstediğin ne varsa al Boramir," dedi. Boramir, "Gerçekten güzel bir kartmış ama bu çok fazla, gerek yok Erik amca," dedi. Erik, "Senin kalmanı ben istedim, hem Simay'a arkadaşlık yapıyorsun al dedim. Yoksa yarın güzel bir süpriz planım vardı, onu yapmam," dedi. Boramir istememesine rağmen aldı. Süprizi de merak etti ama adı üstünde süprizdi, bu yüzden sormadı.
YOU ARE READING
Kara Korsan EFSANESİ
Science FictionBir gün bir garip gezgin grubu gemiyle keşif yaparken, havanın karardığı ve dalgaların arttığı bir yere doğru istemeden çekildiler. Geriye dönmek isteseler de fırtınadan dolayı önlerini göremezlerdi. Bir vakit sonra gün ışığını gördüler ve oraya doğ...