4. Bölüm

6 3 0
                                    

Yorum yapmayı ve yıldızımıza basmayı unutmayıııınnn.

...

1 AY SONRA

Halam gelinliğimin arka kısmını kapatırken Öykü odama girmişti. "Durun! Düğümleri atacağız." öyle bir bağırmıştı ki ne olduğunu şaşırmıştım.

Arkama geçip gelinliğin ipine düğüm atmaya başladı.

"Ne yapıyorsun, Öykü?" sorduğum soruya halam gülmeye başlamıştı.

"Adettendir, İlsu. Gelinin gelinliğine düğüm atılır ki açamasın." zaten çok sıcaktı, darlanmıştım.

Düğüm işi bittikten sonra ayağa kalktım ve aynada kendime baktım.

Karanla da gittiği günden bugüne hiç konuşmamıştık. Unutmuştum neredeyse yüzünü ama kokusu hâla burnumdaydı.

Giray abim ve Dizgin abim kapımı tıklatıp, içeriye girmiştiler.

"Ağlayacağım galiba." Giray abim yanıma gelip bana sarılmıştı.

Dizgin abim düğüne engel olamadığı için hâla kötü hissediyordu. Önemli değildi, onlar üzülsün istemiyordum.

"Bizi biraz yalnız bırakır mısınız?" Dizgin abimin benimle konuşacağı önemli şeyler olduğunu düşündüm, yalnız kalmamızı istediği için.

Herkes odadan çıkınca koltuğun köşesine oturmuştu.

"İlsu, özür dilerim engel olamadığım için. Biraz sabret eğer orada kendini kötü hissedersen seni ne olursa olsun oradan alacağım." demişti, buruk bir ses tonuyla.

"Önemli değil abi, bak ben mutluyum. Üzülsem ağlardım. Bak, gözümden yaş akmıyor." dedim ve gülümsedim. Abim ayağa kalkıp bana sıkıca sarılmıştı, ardından içeriye babam gelmişti ve onunla da sıkıca sarılmıştık.

İkisi de odamdan çıkınca tek başıma kalmıştım.

Gözüm kapıya kaymıştı bir an, annemi bekliyordu bir yanım. Bir yerden evlendiğimi duyup gelmesini bekliyordum ama beklentiydi işte bu.

Kimse terk ettiği yere gelmezdi, gelmesi muhtemeldi. O da kırdığı, döktüğü, incittiği şeylerin hala aynı olup olmadığını görmek için ya da düzelip, düzelmediğini görmek içindi.

Gözümden akan bir damla yaşı elimin tersiyle sildim. Beni derinden yaralayanın, kalbime derin bir yara açanın annem olmasını istemezdim.

Kapım açılınca hemen gözyaşımı sildim.

Gelen Karan'dı. Bir ay sonra onu ilk defa görüyordum.

"İlsu, ağlıyor musun sen?" dediğin de yüzümü ondan gizledim.

Yanıma gelip, tek dizinin üstüne çöküp, ellerimi tuttu.

Elimi geri almak istedim ama alamadım.

"Annem geldi mi?" dedim, ağlamaklı sesimle.

Gözümden akan bir damla yaşın arkasından gelen yaşları kontrol edemiyordum.

"İçerisi çok kalabalık, belki gelmiştir. Sen bunun için mi ağlıyorsun, başka bir şey yok değil mi ceylan gözlüm?" dediğin de gözlerinin içine bakıp, "Hayır, başka bir şey yok."dedim.

Ardından "Karan, bana sarılır mısın? Lütfen." dedim, titrek sesimle. En çok annemin sarılmasına ihtiyacım vardı.

"Gel buraya, kurban olurum gözyaşına senin." yanımda olması bana iyi geliyordu.

VisalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin