Düello

78 7 2
                                    

"Tanrım, bu hayatımda yediğim en leziz yemek olmalı!"

"Sen iste ben her zaman yaparım, Mitsu Chwaaan!"

Sanjinin tayfa için hazırladığı harikulade menüyü mideye indirmiş  Brook'un şarkılarına eşlik etmeye başlamıştık.

Sırada hep bir ağızdan "Binks'in Sakesi"ni söylemek vardı.

Bir kolumdan Luffy diğerinden de Usopp beni tutmuş, bağıra bağıra şarkıya eşlik etmeye başlamışlardı.

Ancak burunlarıyla alt damakları arasına sokuşturdukları yemek çubuklarından dolayı ne dedikleri doğru dürüst anlaşılmıyordu.

Bir süre onlara eşlik ettikten sonra geminin bir köşesinde tüm bu gürültüyü umursamadan uzanan Zoro'nun yanına gittim.

Elimdeki iki fıçı sakeden birini ona uzattım.

Gözlerini hafifçe araladı ve, "Sen iç." dedi.

Bir yandan da olduğu yerde doğrulmuştu.

"Ama bu senin için."

"Ben daha yeni bir dünya içtim."

"İçmeyi sevdiğini duymuştum, yanlış mıydı?"

"İçmeyi severim ama bir kılıç ustası asla sarhoş olana kadar içmez."

"Çok yazık, seni sarhoş görmeyi çok isterdim."

Söyler söylemez bunu yaptığıma pişman olmuştum.

"Neden?" diye sordu ters bir bakışla.

Ne diyebilirdim ki, sadece sempatik davranmaya çalışıyordum.

"Amma nazlandın, eminim bir fıçıya daha yerin vardır."

Konuyu dağıtarak fıçıyı eline tutuşturdum.

Aldığı gibi tekledi ve bana iyade etti.

"İçmek istemeyene de bak sen." dedim şaşkınlıktan ağzımı aralayarak.

Beni iplemeden gözlerini kapayıp uykusuna devam etti.

"Mitsu Chwaaan, şu konum konum meyvesinden bahsetseneee!"

Sanji yanımıza gelip bir kolunu omzuma atmıştı.

Diğer elinde de bitmek üzere olan sigarası vardı.

Zoro duymuş olmasına rağmen ona aldırış etmedi ve uyuyomuş gibi yapmayı sürdürdü.

Sanji de pes etmeden yüksek sesle konuşmaya devam etti.

Bir yandan da biten sigarasının izmaritini Zoro'nun üzerine yolladı.

"Kahrolası aştı, az bir rahat bırak!"

Zoro yüzüne gelen izmariti elinin tersiyle başka yöne fırlattı ve Sanjinin kıravatını kaptı.

"Yapmayın!" Sanji'yi itekleyerek kendimden uzaklaştırdım.

Kıravatı bırakması için de Zoro'nun elini çekiştirdim.

"Öyleyse söyle ona benden uzak dursun." dedi Zoro ve elini çekti.

Bense Zoro'ya ilk defa dokunuyor olmanın heyecanıyla eriyip gitmiştim bile.

"Yine de şu konum konum meyvesinin özelliklerini görsek fena olmazdı, eminim en çok şaşıran sen olursun zaten." dedi Sanji benim diğer tarafıma geçerek.

"Sanji bak kaşınma!" Zoro gürledi.

"Siz hep böyle misiniz?" dedim kendime gelerek.

Hâlâ Zoro'ya dokunduğum elimi ovuşturuyordum.

"Ayrıca meyvemin özelliğini Zoro'ya neden bu kadar vurguluyorsun?"

"Çünkü o yön bulma konusunda tam bir hayal kırıklığı, 5 santim ötede tek bir kapı olsa ve o kapıdan geçmesi gerektiğini söylesen bile o kapıyı bulmayı beceremez." dedi Sanji.

Bu durumdan aşırı derecede keyif aldığı çok belliydi.

"Abartma!" dedi Zoro.

Bu benim için büyük bir şanstı, bu durum meyvemin özelliğiyle Zoro'ya yardımım dokunabileceği anlamına grliyordu.

Mutlu olarak hemen meyvemin özelliğini sergilemek üzere ellerimi kavuşturdum.

"Şu an istediğim her şeyin tam koordinatlarına sahibim, örneğin şu an senin cebinde üç paket sigara var." dedim Sanji'ye dönüp.

Asıl amacımsa Zoro'yu etkilemekti fakat herhangi bir tepki göstermedi.

"Çok doğru Mitsu Chwaaan!"

"Size iyi eğlenceler." dedi Zoro ve kalkıp gitti.

Bu beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

Ertesi gün kendimize yeni bir rota belirleyip denize açıldık.

"Hava şartları bizi zorlayacak, o yüzden uslu durun." dedi Nami rüzgârı kontrol ederek.

"Hadi düello yapalım." Zoro tam arkamdaydı.

"Uslu durun demedim mi ben az önce!"

Nami bağırdı ama şu an etraftaki başka hiçbir olgu umurumda değildi.

Bu ani teklifi hiç beklemiyordum ama düşünmeden kabul ettim.

"Güzel." dedi Zoro, "Bakalım bana ne kadar dayanabileceksin."

"Ben sana dayanamam ki."

"Efendim?"

Neler oluyordu, dilime hakim olmalıydım.

"Tahmin edebileceğinden daha iyiyim." dedim önceki cümleyi hiç kurmamış gibi.

"Orasını göreceğiz."

Kılıçlarını kınından çıkardı ve iki eline aldı.

"Üçüncüyü kullanmayacak mısın?"

"Gerek olacağını sanmıyorum."

"Keyfin bilir."

Beni küçümsemesine sinirlenmiştim, ben de kılıcımı çektim ve çarpışmaya başladık.

"Vayy, şuna bakın bizim yeniyle Zoro kapışıyor, kesin Zoro alacak!"

Luffy büyük bir heyecanla bizi izlemeye koyulmuştu.

Tayfanın diğer üyeleri de onun kadar bariz olmasa göz ucuyla bizi izliyorlardı.

Seri ve sert kılıç darbelerimizin ardı arkası kesilmiyordu ve bu da gemiyi bir hayli sarsıyordu.

"Bu gemi devrilsin bak ben o zaman soracağım." dedi Nami arkamızdan.

Zoro gerçekten zorlayıcı bir rakipti, öyle de olması gerekiyordu.

Bu durum beni şaşırtmamıştı, onunla düello yapmak büyük bir zevk ve bu teklifin ondan gelmiş olması büyük bir onurdu.

Bir o kılıçlarını savuruyor ben savunma yapıyordum bir de ben ona saldırıyordum ama her ne kadar zorlasa da beni indirmeyi başaramıyordu.

Şakasız neredeyse 45 dakikaya yakın bir süre boyunca dövüştükten sonra ikimiz de yorgun ve nefes nefese kalmış bir şekilde kısa süreliğine duraksadık.

"Gerçekten de bayağı iyiymişsin ama yine de beni alt etmek için yeterli değil."

Koyu yeşil bandanasını alıp kafasına bağladı ve üçüncü kılıcını da çıkartıp ağzına yerleştirdi.

"Sana üçüncü kılıcını kullandırtabildim ya bu bile yeterli." dedim gülümseyerek.

"Kılıcının hakkını veriyorsun ama dikkatli ol, düellomuz henüz sona ermiş değil." der demez nasıl gözden kaybolduğunu anlayamadım.

Bir anda dibimde beliriverdi.

Ben daha kılıcımı bir santim oynatamadan sağ omzumu yarıp geçti.

Acıyla inleyerek kılıcımı yere düşürdüm ancak kolay kolay pes etmek gibi bir niyetim de yoktu.

Yenileceğim kesindi ama hemen değil!

Zoro X Reader 💚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin