Kaynak maskesi, kıvılcımların suratına çarpmasını engelliyordu. Demir parçasını işlemek için çalıştırdığı kaynak makinesinin tiz sesi rahatsız edici olsa da kaynakla çalışmayı seviyordu Sakura. Plastik kalın eldivenleri artık terletmeye başlayınca kaynak işini bitirmesi gerektiğini anladı. Elindekileri bir kenara koyup doğruldu ve maskeyi çıkardı.
"Biraz dinlen," Arabanın altından konuştu babası. İkisi garajda sessizce arabalar, parçalarla ve öbür işleriyle uğraşırken terapide gibi olurlardı.
"O halde yukarıda olacağım. Sen de belini ağrıtmamaya dikkat et."
Garajın sonundaki, eve çıkan merdivenlere ilerledi. Pembe saçlarındaki başını ağrıtan tokayı çıkarıp kafasını iki yana salladı. Odasına çıktıktan sonra hızlı bir duş aldı. Ayna karşısında otururken saçlarını havluya sarmakla meşguldü. Telefonu titremeye başladığında ise gelen arama göz ucuyla baktı. Ekrandaki ismi okuduğunda ise çoktan sırıtıyordu.
Hızlıca alıp kulağına götürdü, "Eğer bugün hiç aramasaydın bu işi bitirecektim."
Karşı taraftaki adamın da gülüyor olduğu sesinden belliydi. "Yaa? İletişim senin için önemli bir kriter o halde. Kriterlerinize uygun olmaya gayret edeceğim hanımefendi."
"Öyle yapsan iyi edersin." Yatağına sırtüstü uzanmış tavanı izliyordu şimdi pembe saçlı kadın. Telefonun karşısından gelen seslerden ise Sasuke'nin dışarıda olduğu anlaşılıyordu. "Neredesin?"
"Kapının önünde olacağım. Umarım bugün boşsundur ve umarım, kriterlerin arasında seni her gün görmek isteyen biri olmak da vardır."
Kadın hızla doğruldu, "Buraya mı geliyorsun?" Kendini yataktan kaldırmıştı ki dışarıdan bir korna sesi duymasıyla pencereye yöneldi.
"Aslında geldim bile..." Sokakta duran kırmızı üstü açık Cabrio'nun direksiyonunda oturan Sasuke'yi görebiliyordu. Güneş gözlüğünün arkasından tam kendisine bakıyorken el salladı. "Ve sen de gelirsen çok keyifli olur."
"Neden haber vermedin!? Duştan çıkmıştım." Bu esnada camın önünden ayrılıp elbise dolabının önüne geçmişti Sakura, gözleri fıldır fıldır kıyafet arıyordu. "Bekleyeceksin biraz kusura bakma, kendi suçun."
"Beklediğime değecek." Telefonu kapattıktan sonra üzerini değişti Sakura. Siyah mini bir spor elbise giydi. Saçlarını kuruttu. Ardından biraz makyaj yaptıktan sonra omuz çantasını doldurdu. Evin merdivenlerinden garaja inerken babasını hala iş başındayken görmeyi bekliyordu ancak öyle olmadı. Sasuke ile ikisi, ellerinde birer bardak limonata ile muhabbet ediyordu.
"Baba?" Yanlarına geldiğinde ikisi de ona döndü. Babası kızına ve sonra Sasuke'ye baktı. "Sakura, arkadaşın seni uzun süre bekledi."
"Sayenizde vaktim sıkıcı geçmedi efendim." Elindeki bardağı tezgaha koydu adam, "Limonata için teşekkürler."
"Güzel vakit geçirin.." Babasıyla kısa bir süre göz göze geldi Sakura. Kızının neden son zamanlarda araba yarışlarına dahil olduğunu şimdi anlamıştı, zaten Sasuke'nin yarışçı olduğu her halinden belli oluyordu.
İki genç şimdi arabaya doğru yürüyordu. "Hiçbir şey için izin istememen harikulade! Beni almaya gelmen, babamla tanışman..." diye konuştu kadın. Sasuke ise elini yavaşça arkadan beline dolamış, varla yok arası tutmuştu onu "Sen benim kız kardeşimle tanıştığın için karşılığını almak istedim. Ne o, beni babanla tanıştıracak kadar ciddi görmüyor muydun yoksa?"
Sakura, onun dokunuşuyla beraber sırnaştı adama. Elini kol pazısının üstüne attı ve hafifçe okşadı. "Hayır ama bu kadar atılgan olmanı da beklemiyordum." Kırmızı arabanın yanına geldiklerinde durdular. Sasuke, kadını hafifçe omuzlarından tutarak kapıya yasladı. Baştan aşağı arsızca süzdükten sonra yüzüne yaklaştı. "Hoşuna gitti mi?" Kadın gülümsemesini saklamaya çalışsa da adamın burnuna yaptığı sürtüşlere kayıtsız kalamıyordu. "Babanın yanından ayrıldığımıza göre nihayet seni özlediğimi belli edebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
asphalt, blood and tears | sasusaku
FanfictionArabalar, yarışlar, aşk ve geri kalanı hakkında. sasusaku|30.04.24