08

18 5 19
                                    

sonunda sabah olmuştu. herkes merakla rudy'i bekliyordu. rudy yavaşça merdivenlerden indi, ve salona doğru yürüdü. içeri geçtiğinde kanepeye oturdu ve gözlerini kapattı biraz.

o sırada ash kahvaltı hazırlıyor, diğer herkes ise kalkmış evin birkaç işi ile uğraşı duruyordu.

zolita içeri derin bir of çekerek girdi, "bu gece yine üşümek zorunda kaldım yeter ama"

poi arkasından geliyordu, "gece havanın kaç derece olduğundan haberin var mıydı? vantilatörü açık unutmuşsun sadece ve bende dondum aptal"

ikisi de salona böyle girerek oturdular. zolita, rudy'nin yanına geçip elini tuttu ve konuşmaya çalıştı.

"iyi misin düne göre?"

"başım çok ağrıyor ve dokundukça acıyor. pek iyi sayılmam, çok sıktılar kafamdakini."

"o zaman bi ryo'ya söyleyelim belki gevşetebilir, gerçekten daha çok acıtır bu sıkı olduğunda."

içerden ryo elinde havlu ile geldi, rudy'i gördüğü gibi yanına geçti.

"rudy'im, iyi misin?"

"değilim, kafamdaki sargıyı gevşetebilir misin?"

"pekala,"

ryo, rudy'nin isteğini yerine getirmişti ve rudy şimdi biraz daha rahatlamış hissediyordu.

ardından içeri carlisle girdi, o da rudy'nin yanına geçti. zolita'ya baktı, ardından konuştu.

"rudy, birkaç şey sormamız lazım-"

ryo'nun bacağını sıkması ile carlisle susmuştu, oradan direkt mutfağa geçti. şimdi sorulmaması gereken bir konuydu çünkü bu.

"afiyet olsun, fakat yumurtalar biraz sıcak dikkat edin." ash konuştuğunda herkes onaylar dercesine kafasını salladı ve yemeğe başladılar. yemekleri yedikten sonra ilk kalkan rudy oldu.

"ben biraz salonda dinleneceğim."

ardından mavi ve soul aynı anda kalktı masadan. göz göze geldiler. birbirlerine sinirli gibiydiler halen. ikisi de salona geçti ve rudy'nin yanına oturdular. yaklaşık 10 dakika boyunca öylece durup telefonları ile ilgilendiler.

ardından sessizliği rudy bozdu,
"benim kafamı çok sert vurdu."

ikisi önce birbirine bakıp ardından rudy'e baktılar. mavi durdu ve sordu, "kim?"

"ağlıyordum, tek başıma çökmüş ağlıyordum. ardından beni saran kollar hissettim, sarıldı bana sıkıca. sıkıca, daha sıkıca... gittikçe sıkılaşıyordu, canımı acıtmaya başladı. oradan kalktım ve yatağa oturdum. başım dönmeye başladı. odanın gece lambası patladı birdenbire. masa lambamı açtım. uzanayım biraz dedim. nefes alamamaya başladım, biri sanki beni boğazlıyor gibiydi. öksürdüm, bağırmaya çalıştım ama sesim çıkmıyordu, kendi kendime çırpınıyordum, hareket edemiyordum. ardından rahatladığımda biraz doğrulayım dedim, birkaç dakika öylece durup nefes almaya çalıştım. tam tekrar yatayım uyuyayım derken kafamı başlığa vurdum. ben vurduktan sonra biri saçlarımdan tuttu ve hızlı hızlı birkaç defa başlığa kafamı vurdu. çığlık atmaya çalışıyordum ama atamıyordum, kimse yoktu, hiç kimse, kapı dahi açılmamıştı, her yer karanlıktı. sonrasında bayılmışım, hatırlamıyorum, ama biri çıkar gibi kapı sesi bile duyduğumu hatırlamıyorum."

mavi ve soul çok korkmuş bir şekilde birbirlerine bakmaya başladılar, gerçek olabilir miydi? bu kadar korkunç veya? resmen birisi onu öldürmeye çalışmış ama başarısız olmuştu.

rudy elini başına koydu, "ben biraz gidip yatsam iyi olacak, başım ağrımaya başladı. görüşürüz çocuklar."

rudy odasına çıkıp biraz dinlenmeye karar verdi. o sırada mutfaktakiler salona gelmişti. mavi ve soul şokta gibilerdi, konuşmayıp sadece yere bakıyorlardı.

ryo onları fark etti, "neden böylesiniz?"

soul kafasını kaldırmayarak cevap verdi, "ne öğrendiğimize inanamayacaksınız."

herkes meraklı bir şekilde onlara bakmaya başladı bu sefer. en fazla ne olmuş olabilirdi diye düşünüyordu herkes.

mavi ve soul, rudy'nin anlattıklarını ayrıntısına kadar anlattılar diğerlerine. şimdi herkes şok bir şekilde kalakalmıştı. ash daha çok sinirlenmiş gibiydi bu duruma. salonda 5 kişilerdi, diğerleri dersteydiler.

sonrasında ash ayağa kalktı, "pekala, dağılalım, bizim dersler birkaç saate, bugün kimin dersi yok?"

soul el kaldırdı, "ben boşum."
ash, "tamam o zaman, ev sana emanet, suji'nin antrenmanı biterse suji ve poi gelecektir birkaç saate, diğerleri biz de hazırlanalım."

ash ve ryo evden beraber çıkmıştı.
ryo yürürken konuşmaya başladı, "gerçekten yaşanmış mıdır?"
ash güldü, "yalan söyleyecek hali yok ya çocuğun, canı nasıl yanmış zaten."

ryo sorgulayıcı bakışlarla, "bizim bunu araştırmamız mı gerekiyor? gerçekten tuhaf şeyler dönüyor gibi hissediyorum."

ash sevgilisine baktı, durdu ve dudaklarına uzun bir öpücük bıraktı.
"hadi ryo'm, burada vedalaşmak zorundayız, iyi dersler, düşünme bizi de. seni seviyorum."

ryo da aynı şekilde sevgilisinin yanağına uzun bir öpücük kondurdu.
"dikkat et yemeklerini yaparken, seni seviyorum."

"geri sayıyorum, 20 saniyede parkuru tamamlamalısınız. 3, 2, 1!"

suji olabildiğince hızlı koşmaya başladı. her şey çok güzel ilerliyordu. parkuru neredeyse tamamlayacaktı. birdenbire her zaman takılmadan geçtiği engele takılıp yere düştüğünde acıyla bağırdı.

"bacağım!"

doktor yanına gelip bakmaya başladı, her bacağına dokunduğunda suji çığlık atmadan edemiyordu.

"çok kötü acıyor."

doktor, suji'nin hemen yanındaki bıçağa baktı.

"çok şükür ki bununla kurtuldun, pansuman yapıp biraz saracağım kötü gözüküyor, bir hafta antrenmanlara gelme dinlenmeni tavsiye ederim. ve... az daha kenara düşsen ölecekmişsin."

suji yanındaki bıçağa baktı, gözlerinin büyümesi ile korkuyla dolmuştu.

lights out | dreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin