05

26 3 21
                                    

"siktir öldüm ya,"

"ryo bana kaç defa daha yenileceksin?"

"carlis seni tek kaşık su da boğarım."

"sus!"

ortalık çok kızışmıştı, sadece birbirlerini yenmeye odaklılardı. bağıra çağıra oyun oynuyorlardı. odanın kapısından geçen savaş var sanardı. en azından ikisi için öyleydi. bir ses çıkmıştı aralarında. ryo, carlis'in yaptığını düşündü. ardından birkaç dakika daha geçti, yine aynı ses çıktı ve carlis ise ryo'nun yaptığını düşünüyordu. normal bir ses değildi ama bağırdıkları için pek anlaşılmıyordu. ardından tekrar o sesin çıkması ile ryo, carlis'e döndü.

"sen mi yaptın?"

"ben sen yaptın sanıyordum ryo,"

"bu boğuk ve yüksek ses nerden geliyor o zaman?"

"sanki... biri konuşuyor, anlamadığımız bir şekilde."

"saçmalama, ama dinledikçe evet..."

ve tekrar, sanki bir şey düşmüştü, bu ses tavandan geliyordu.

"siktir birisi var sanırım, carlis bir şey yap."

"ne yapabilirim, 10 kişinin olduğu eve nasıl hırsız girebilir, çalınacak eşyamız dahi yok!"

"senin dildoları çalsa kaç bin yapar carlisle."

"sırası mı!"

"buldum dur, suji'yi çağıralım."

ryo koşa koşa odadan çıktı, kalbi sanki yerinden çıkacakmışçasına atıyor, nefeslerini düzenleyemiyordu. tavan arasına açılan merdivene baktı, halen yerindeydi. evden girilmemişti. büyük ihtimal dışardan girilmiş diye düşünmüştü. gecenin bir yarısı bu muhtemeldi. suji ve rudy'nin odasına girip suji'yi uyatmaya çalıştı. uyanmıyordu, ryo iyice gerilmişti.

en sonunda uyandığında, "kimsin ya bu saatte?" diye bir soruyla karşılaşmıştı ryo. ryo olayı anlattığı gibi suji silahını aldı ve tavan arasına doğru yöneldi. oranın herhangi bir ışığı bulunmuyordu.

"ryo, carlisle, dışarda kalın. size bir şey olmasın."

yukarı çıktı, içerisi zifiri karanlıktı. yukarı baktı, herhangi bir yer açık mı diye, başka giriş yolu olamazdı. ama baktığında hiçbir iz görünmüyordu, her kim girdiyse iyi kapatmıştı geldiği yeri.

elinde silah, yüksek sesle bağırdı.
"her kimsen şu an dışarı çık. aksi takdirde yakalandığında cezan daha ağır olacak. teslim ol, kaldır ellerini ve ses ver."

tavan arasına giriş yolu kapanmıştı, çok hızlı bir şekilde. şimdi daha çok karanlıktı, suji kendini bile göremiyordu. silahını elinden tek saniye bırakmadı, halen sesleniyordu.
"teslim ol, işimi zorlaştırma."

kulağının dibinden, bir rüzgarın estiğini hissetti. hava alacak hiçbir yer yoktu. ardından yere çöktü. halen soğukkanlılıkla onu bekliyordu. ardından giriş kapısı açıldı. carlis ona ışık vermişti. eline ulaşan ışık ile etrafa bakındı, fakat kimse yoktu, sadece bir fareydi. derin bir nefes verdi. silahını tekrar cebine koydu ve fareyi de alıp aşağı indi.

"sakin olun, sadece bu küçük şeymiş, onu dışarı bırakacağım, sizin de korkmanızı gerektirecek bir durum yok. eğer çok korkarsanız orayı kilitleyin, olur mu?"

"suji, boynun büyük çizilmiş, kanıyor."

ryo'nun dediğinden sonra elini oraya götürdü suji, gerçekten de kanıyordu.

"halledeceğim teşekkür ederim, sanırım orada tahtalardan birine fena sürttüm. siz de uyuyun artık saat 3 olmuş, çok durmayın."

tekrardan odasına döndü suji, silahını dolabına tekrar kaldırdı. üstündeki kıyafet kan olmuştu, çıkardı ve rudy'i uyandırıp ondan pansuman yapmasını istedi. pansuman sırasında kendi kendine düşünmeye başladı.

iyi de ben yerimden hiç oynamamıştım ki?

lights out | dreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin