GOSSIP'
from playlist."Sağda adam var. Hadi."
Karanlık odada tek ışık kaynağı olan bilgisayar ekranının önünde fare tıklamaları ve klavye sesleri dışında eşlik eden gür ses, Kerem'e aitti.
"Arkanda! Arkanda!" Klavyenin yanındaki patates cipsinin hepsini avucuna doldurduktan sonra kafasına dikti, ağzına sığdırmaya çalışırken yağlı elini tişörtüne silip klavyeye götürdü. Gözlükleri hafif buharlaşmış, dağınık saçları kulaklığın arkasına itildiğinde alnı ve üzerinde olan birkaç sivilce ortaya çıkmıştı.
"Of kral, işte böyle." Oyunun ortasında telefonu birden susmak bilmedi. Bilgisayar masasının yanında duran çift kişilik yatağındaki telefonu neredeyse çalmaktan patlayacak noktaya geldiğinde arkadaşlarından müsade istedi.
Telefonuna eli uzanırken cipsinden tekrar bir avuç aldı. Ekranı açtığında karşına çıkan bildirimlerden dolayı ağzına giden eli havada, ağzı da açık kaldı. Telefonu titreyip ekranda beliren isimle cipsi bir kenara bıraktı ve aramayı hemen açtı.
"Alo? Anne? Valla telefonu daha yeni elime aldım ama herkes arayan ara-" Sesini kesen şey karşı taraftaki kadının çevresindeki bütün sesleri susturabilecek kadar bağırmasıydı.
"Sen ne haltlar yiyorsun? Biz seni İstanbul'da bu yüzden mi bıraktık? Bizi burada utanç içinde bıraktın! Buradaki yabancılar bile bunu yapmıyor! Tam bir hayalkırıklığısın! Asla belasız kalamıyorsun değil mi?
Ardı ardına kesilmeyen sesiyle birlikte, Kerem'in yüzündeki şaşkınlık ifadesi yavaş yavaş hissizleşmeye başlayıp her zamanki suratına döndü. "Tamamdır."
--
"Cidden bu yalan mı?" Kerem'in önünde oturan sınıf arkadaşı Batu, teneffüs zili çaldığı ilk an arkasına dönüp bu soruyu sormuştu.
Önüne yeni bir test kitabı çıkaran Kerem çocuğun yüzüne bile bakmadan kalemi eline alıp çözmeye başladı. Sınıfta, etrafındakilerin tuhaf bakışlarını hissetmemek imkansızdı fakat o odağını bozmadı.
"Hey. Kerem bunu yaptığı için disipline gitmesi gerekmez mi? Okul niye hala bunu çağırmıyor?" Kızlar arasında fısıldaşırken önlerinde oturan Aslı kulak misafiri olmuştu. Derin bir iç çekip testinin diğer sayfasını çevirirken hiçbir şey demeden sorulara gömüldü.
Okul bitene kadar bu, böyle devam etti. Güneş batarken bahçede yalnız başına oturup kitap okuyan Kerem'in kitabının üstünde bir kahve bardağı belirdi. "Niye kimseye yalan olduğunu söylemiyorsun?"
Tanıdık sesin kim olduğunu hemen anlamıştı, ilkokuldan beri arkadaşı olan Fatih'ti. Gün içinde kafasını ilk defa kaldırmaya tenezzül edip kitabı oturduğu bankın kenarına koydu ve bardağı eline aldı. Fatih ellerini cebine sokup yanına oturdu. Bir süre hiçbir şey demeden turuncu rengine bulanan gökyüzüne baktılar.
Kerem'in kayda değer bir boyu olsa da Fatih onun yanında daha büyük gözüküyordu. Bunun kaynağı büyük ihtimalle Kerem'in sadece gerektiği kadar spor yapıp Fatih'in tam anlamıyla buna her şeyini vermesi olabilirdi.
"Her sene aynı muhabbet. Sıkıldım artık." Kerem elindeki kahveyi ağzına götürürken üstünde Fatih'in bakışlarını bir hayli hissetti.
"Yine de böyle gidersen insanlar senin çapkın biri olup okulda kız bırakmadığını söylemeye devam edecekler. İnsanların düşüncelerini umursamıyorsun, peki şöhretini de mi hiç düşünmüyorsun?"
"Fatih, kes sesini."
Koca ayı cüsseli adamı sanki küçük çocukmuş gibi susturmuştu. Kerem ve Fatih, her zaman böyle bir ikili olmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırık çatılar
Teen Fiction"Beni yenmenin imkanı yok. Bunu düşündüğün anda, zaten yenildiğini kabullenmelisin." "Kimseyi yendiğin falan yok Aslı. Kendini kandırdığın bu küçük oyunda sana sadece eşlik ediyorum." "Peki, bu oyunda bile ikinci kalabilmeyi nasıl beceriyorsun?" Ker...