1.2

11 4 0
                                    

Uğur Can KURT

"Vallahi poyraz mı dersin, alize mi dersin bilemem ama yardımına ihtiyacımız var." diyince Alyaya döndüm şaşkınlıkla.

"Tabi." dedim. Sesimde meraklı bir hava vardı ki Melek bunu fark etmişti sanırım. Yine de ne olduğunu anlatmak yerine

"Boş oda varsa yardımcı olur musun?" diye sordu Melek.

Gözlerini arada bir sımsıkı kapatıp açıyordu.

"Var tabiki," dedim ve resepsiyon masasının yanında duran dolaptan 10 numaralı kapının anahtarını çıkardım ve onlara uzattım.

"anahtarınız bu."

Anahtarı yavaşça elimden aldı ve inceledi.

"Ücreti sonra verebilir miyiz? Nasılsa tanıdığımız sayılırsın." dedi Alya.

Onlara güvenmeli miydim bilmiyorum.

"Neden ki?" diye soruverdim.

"Piknik için az gerideki gölün kenarına gelmiştik ama, telefonumuzun şarjı bitti," dedi telefonunu göstererek.

"sonra arabamız arızalandı. Yanımızda fazla para da yok hani."

Alyanın bu sözüne karşı birkaç saniye düşündükten sonra

"Peki." dedim.

Onlar binaya doğru ilerlemeye başlayınca ben de içeri geçtim ve şarj aleti alıp 10 numaralı kapının önünde dikildim. Kapıyı tıklatmak için elimi kaldırmıştım ki Kadriye Teyzenin sesini işitince merdivenlere döndüm. Neden buradaydı anlam verememiştim. Merdivenlerden çıktı ve yanıma gelip nefes nefese sordu.

"Oğlum aradım aradım neden açmadın?"

"Bahçeye çıkmıştım eğer o zaman aradıysan. Onun dışında hep içerideydim."

"İki tane kız geldi yanıma da. Yolda kalmışlar ben de burayı söyledim onlara. Aramıştım seni, işin var mı diye. Cevap vermeyince endişelendim."

"Geldiler geldiler, ben de tam onlara şarj aleti verecektim," dedim. Elinde bir kap tutuyordu. Dikkatimi çektiği için sordum.

"Elindekiler ne peki?"

"Kızlardan birinin ayağı sakatlanmış ona getirdim."

"Hangi kız, uzun saçlı olan mı?"

"Evet, evet. Onun ayağı fena burkulmuştu."

Sesleri duymuş olacak ki Alya kapıyı açtı.

"Melek iyi mi?" dedim hemen.

"İyi gibi. Ne yapıyorsunuz kapının önünde? Gelin içeri." dedi kapıyı az daha aralayıp eliyle içeriyi gösterdi.

İtiraz etmeyip içeri girdik. Melek, tekli koltuğa oturmuş gözlerini sıkı sıkı kapamış bir eliyle ayak bileğini tutuyor, diğer eliyle de kolyesiyle oynuyordu. Yanına geçtikten sonra Kadriye Teyze, Meleği yere oturttu ve ayağını yavaşça tuttu sonra da dizine koydu. Daha sonra merhemi yavaş yavaş sürdü.

"Soğukmuş." dedi bu arada Melek.

"Dolaptan çıkardım kuzum." dedi Kadriye teyze.

Biraz daha merhemi sürdükten sonra ayağa kalktı.

"Yeteri kadar şişmiş zaten. Daha fazla şişmemesi için sardıktan sonra buz koyun. Benim şimdi acilen tezgahı kapatmam gerek." dedi Kadriye Teyze.

"Ben sararım ayağını. Buzdolabında da buz var." dedim.

"Tamam oğlum, çok fazla sıkma bandajı tamam mı?"

ŞANS MELEĞİM // Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin