Gülse, Kerem'in milli takımda seçilip Euro 24 turnuvası için Almanya'ya gitmesinin ardından yalnız kalmıştı. Geçen birkaç haftadır, her zamanki kadar aktif olmayan cep mesajları ve video aramalarından anlamıştı. Bu durum onu hem hayal kırıklığına uğratmış hem de endişelendirmişti. Sonraki birkaç gün geçtikten sonra, Gülse odasında otururken telefonuna gelen bir mesaj gördü. Heyecanla aldığında mesajın Kerem'den geldiğini fark etti.Gülse titreyen ellerle mesajı açtı. Mesajda Kerem, milli takım kampını tamamladığını ve yakında ülkeye döneceğini söylüyordu. Ancak bir süpriz olduğunu da eklemişti. Gülse merakla ellerinde telefonu, ne tür bir sürpriz olabileceğini düşünüyordu.
Güneşin batışını izlerken ve Kerem'in geri dönmesini beklerken, aklından türlü türlü düşünceler geçiyordu. Onunla yaşadığı güzel anılar, şimdilerde yalnızlığın verdiği hüzün. Aynı anda heyecanlıyken aynı zamanda endişeliydi. Sürprizin ne olabileceklerinden ve bu sürprizin onları ne yöne taşıyabileceğinden habersizdi.
Sonraki birkaç gün geçtikten sonra Kerem'in ülkeye geliş tarihi gelmişti. Gülse hazırlıklıyken onu bekleyen havalimanına doğru hareket etti. Yol boyunca, onunla paylaşacağı sürprizi tekrar tekrar düşünüyor, neler olabileceğini hayal etmeye çalışıyordu.
Havalimanına vardığında, kalabalık arasına karışıp beklediği kapının önüne doğru ilerledi. Kapıdan girenleri gözlemleyen Gülse, Kerem'i fark ettiğinde kalbi hızla atmaya başladı. Onu ayların ardından nihayet tekrar görüyordu. Yavaşça ona doğru yürüdü ve Kerem de onu fark ettiğinde yüzünde sevgi dolu bir gülümseme belirdi.Kerem koştura koştura Gülse'ye doğru ilerledi ve kucaklaştılar. Uzun süredir ayrılık çekmiş iki aşık nihayet tekrar bir araya gelmişlerdi. Gülse ellerini kaldırdı ve yüzünü okşadı.Gülse, Kerem'in yüzünü incelediğinde, uzun süren kamp döneminin izlerini fark etti.
Göz çukurları hafif kararmış ve yanaklarında belli belirsiz bir kilo kaybı vardı. Ancak gözlerinde hala aynı coşkuyu ve şevki görüyordu."Merhaba hayatım" dedi Kerem, sesinin yumuşak tınısıyla Gülse'ye karşı. Gülse, onun sözlerine gülümsedi. "Hoş geldin" diye mırıldandı. Ellerini beline dolayıp onu daha da yakınlaştırdı.
Bir süre daha birbirlerine sıkıca sarılıp durdular. Kerem Gülse'nin saçlarını okşadı ve derin bir nefes verdi. "Benim için bir sürprizim var" dedi yüzünde alaycı bir ifadeyle.
Gülse kaşlarını çatarak merakla baktı. "Sürpriz mi?" dedi. Yüzündeki ifade değişirken merakı belirgin bir şekilde arttı. "Evet, çok güzel bir sürpriz" dedi Kerem sırıtarak. Gülse'nin ellerini tuttu ve havalimanından çıkmaya doğru yürümeye başladı.
Havalimanından ayrılıp arabaya doğru ilerlerlerken, Gülse Kerem'den sürprizini anlatmasını talep etti. Kerem ise sırıtışına devam etti ve bir sonraki bölümde anlatacağını söyleyerek, cevap vermeyi reddetti.
Arabaya bindiklerinde, Kerem Gülse'nin elini tuttu ve küçük bir kutu çıkardı. Gülse şaşkınlıkla kutuya bakıp Kerem'e döndü. "Bu, senin için" dedi Kerem, hala sırıtarak. Kutuyu Gülse'nin eline tutuşturdu. Gülse kutuyu aldı ve merakla açtı. Kapağın açılmasıyla gözleri açıldı ve içindeki şeye inanamadı.
Kutunun içinde bir alyans vardı. Koyu mavi taşın ortasında küçük bir elmas parıldıyordu. Gülse, elinde kutu ile Kerem'e şaşkınlık dolu gözlerle baktı.Kerem Gülse'nin yüz ifadesini fark ettiğinde gülümsedi. "Beğendin mi?" dedi alaycı bir tavırla. Gülse gözlerini alyans üzerinden Kerem'e çevirdi ve dudaklarını ısırarak "Bu güzel gerçekten ama neden?" dedi.
Kerem bir süre Gülse'nin yüzünü inceledi. "Aslında uzun bir hikayesi var... Sen hazır mısın?" dedi alaycı bir sırıtışla. Gülsenin gözlerinde merak dolu bir bakış belirdi ve başını salladı. "Evet, hazırım." dedi.
Kerem derin bir nefes verdi ve hikayenin detaylarını anlatmaya başladı. Gülsenin yüz ifadesi giderek değişmeye başladı. Şaşkınlık, heyecan ve mutluluk içindeydi artık. Kerem hikaye anlatırken Gülse'nin gözleri parlıyordu. Bu sürprizin beklediğinden bile iyi olduğunu bilmenin mutluluğunu hissediyordu.
Hikaye sürüncemede kalmadı ve nihayet bittiğinde, Gülse'nin yüzünde geniş bir gülümseme vardı. Kerem'e baktı ve neredeyse ağlamak üzereydi.Kerem Gülse'nin yüzündeki ifadeyi fark etti ve gözlerinde oluşan yaş damlalarını gördü. Ona doğru eğilip elini yüzüne kaydırdı ve nazikçe sildi.
Gülse gülümsemeye devam etti. Kerem'in elini yüzünde hissedince gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. Gözlerini açtıktan sonra Kerem'e baktı ve yumuşak bir sesle konuştu: "Bu en iyi sürprizdi." Kerem Gülse'ye gülümseyerek baktı ve hafifçe omuz silkti. "Bu sadece başlangıç" dedi alaycı bir ifadeyle. Gülse, meraklı bir bakışla Kerem'e döndü. "Sadece başlangıç mı?" dedi.
Kerem sırıtmaya devam etti. "Evet, bu sadece başlangıç. Daha büyük sürprizler var." Gülse Kerem'in sözlerini duyunca yüz ifadesi değişti. Gözlerinde heyecan dolu bir parıltı oluştu. "Ne tür sürprizler?" diye sordu merakla. Kerem, Gülse'nin heyecanlı gözlerini fark ettiğinde tekrar sırıttı. "Patience, aşkım" dedi alaycı bir ifadeyle. "Sabret ve beklemeye devam et."Gülse gözlerini devirdi. "Bu hiç de adil değil. Beni böyle merakta bırakamazsın ve sonra da sabret sabret demezsin." dedi, takışır bir ses tonuyla.Kerem Gülse'nin tepkisine keyifle güldü. "Ah, canım, ama sürprizi bekleyince daha güzel olacak." dedi, şirin bir gülümsemeyle.
Gülse bir süre düşünceli bir ifadeyle Kerem'e baktı, sonra hafifçe iç çekti ve başını salladı. "Tamam tamam, beklemeye devam edeceğim." dedi tebessüm ederek. Kerem sırıtmaya devam etti. "Bu benim güzel kızım" dedi ve Gülse'nin elini tutup dudaklarına götürdü ve elini nazikçe öptü.Gülse, Kerem'in elini dudakları arasında hissettiğinde kızardı. Onun hareketi onu her zaman olduğu gibi etkilerken, aynı zamanda kalbinin hızlı attığını hissedercesineydi.
Gözlerini Kerem'den ayırmadı ve içten bir sesle konuştu "Bu küçük hareketini çok severim." Kerem Gülse'nin sözlerine gülünce, elini daha da sıkı tuttu. "Ben de bunu çok seviyorum" diye cevap verdi, yüzünde tebessüm belirdi. Bir süre sonra ise devam etti "Bu küçük eylemlerdeki hafif dokunuş, sanki kalbimin her bir köşesine uzanıyor ve beni hayata bağlıyor gibi."Gülse'nin gözleri parıldadı ve Kerem'in kelimelerine karşılık olarak iç geçirdi. "Sanki hayatımın anlamı haline geldin" dedi yumuşak bir ses tonuyla.
Kerem Gülse'ye gülümsedi ve yaklaşarak nazikçe onu öptü. Birkaç saniye boyunca dudakları birbirine bastırılı kalırken, iki aşığın kalpleri aynı anda atmaya başladı. Sonra Kerem, Gülse'den ayrılıp geri çekti ve onun gözlerinin içine baktı. Gözlerinde bir kararlılık ifadesi vardı.Sonra, Kerem cebinden bir küçük kutu çıkardı ve Gülse'ye doğru uzattı. Gülse şaşkın bir ifadeyle kutuyu aldı ve açtı. Kutunun içinden çıkan yüzüğü görünce gözleri genişledi ve ağzı açık kaldı.
Gülse, yüzüğü kaldırıp ışığa tuttu ve parıldayan taşın içinde yüzünü gözledi. Gözleri yaşlarla doldu ve Kerem'e bakıp, neredeyse hiç sesi çıkmıyordu. Sonra iç geçirip konuştu: "Bu… bu çok güzel" dedi.
Kerem Gülse'nin yüzündeki ifadeyi fark ettiğinde gülümsedi. "Sen de öyle" dedi, nazik bir sesle. "Tam sana göre bir yüzük aslında." Bir an duraksadıktan sonra devam etti, "İçinde her zaman seni hatırlamam için küçük bir taş var" Gülse, Kerem'in sözlerini duyunca gülümseyerek başını salladı. Gözlerinde mutluluk vardı. "İçinde taşı olması çok düşünceli" dedi, sesi yumuşak bir tonda.
Kerem, Gülse'nin tepkisine gülümsedi ve devam etti. "Evet, sen benim için çok önemli olan bir insansın. Gözünün içine bakacak bir şey olduğu fikrini sevdim." Elini uzatıp Gülse'nin yüzünü okşadı. "Ve bu taşı her gördüğünde, ben de senin içindeyim gibi."
☆☆☆
OHA HIKAYEDE KENDI ADIMI KULLANMISIIIIIIIM
duz yazi yazamamak=ben
inadina yazmaya calismak=yine ben
ŞİMDİ OKUDUĞUN
football players one shoots
Fanfictionkafama veya isteklere gore yaziyorum isteee, 🫶💋🫧