|9.Bölüm|

69 11 8
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Umut  belki de gelecek sayfadadır .
Kapatma kitabı"
- Cemal Süreya



*****

Bazen sırtta öyle bir yük birikirki nasıl olduğunu anlayamazsın. Geçecek bekle der ertelersin ama geçmeyecek onu da bilirsin. Bazen bilmemezden gelip o anı kurtarmak güzel gelirken bir bakarsın sonrasına herşey birikmiş o katlanarak çoğalan yüklerin altında kalmışsın.

Ertelemek istmezken ertelelnen şeyler daha da acı veriri insana. Sonra çık çıkabilirsen.

Evin yollarda yürürken karanlık tüm Urfa'yı sarmıştı. Evin karanlıktan korkmuyor olsa da karanlık ve boş sokaklarda bir başına yürümeye korkuyordu. Nasıl korkmasındı ki gerçi ülkenin hâli ortadaydı. Yürürken istemsizce arkasına bakıyor biri var mı diye kontrol ediyordu. Normalde tek başına bir yere çıksa çantasında mutlaka kolonyası olurdu saldırıya uğrarsa bir ihtimal saldırganın gözüne sıkıp kaçabilmek için. Bazen de anahtarı elinde tutardı sıkıca bir durum olursa kendini korumak istediğinde karşısındakine saplarım belki diye.

Evin bunları düşünmekten utanıyordu. Ama bu önlemler ve hissettikleri için değil kadınların bir yere tek başına giderken korkmasına sebep olan adalet sistemi altında ki adaletsizlikten utanıyordu. O yüzden avukat olmak ve hem cinslerine yardımcı olmak istiyordu. Aslında çokta şey istemiyordu lakin Eroğullarına karşı bunu düşünmek bile ölüm sebebiydi belkide. O yüzden akla karayı seçip zar zor okuyabilmişti o iki yılı herkes şüphelenmeye başlayınca dondurmaya karar vermişti.

Yollarda ilerlenken istemsizce geçmişi düşünüyordu o malum kaza olmasaydı ne olur diye düşünüp duruyordu. Bir tahmin yürütüyor olsa da bir türlü kelimelere dökemiyordu sanki dili lal oluyordu, dudakları birbirine kenetleniyor açılmamak için direniyordu.

Ayakları Heja annesi gelmeden erkenden çıkabilmek için ayakkabı giymeye fırsatı olmadığından acıyordu artık. Hızlı yürüyüp gideceği yere varmak için dikkatli de basmıyordu yere. Çıplak ayakları taşlara basmaktan tahriş olmuş canını yakıyordu.

Sonunda Saraloğlu konağına vardığında yorulmuş ve tüm gücü tükenmişti. Uykusuzluktan başı dönüyordu adeta hemen uyanabilen bir insan olsa da . Uykusunu almadan uyandığında böyle oluyordu. Saraloğlu konağının kapısına yaklaştığında iki korumayı görünce korktu. Onu tanımaz hatta dinlemez kovarlar diye korktu. Korkunun ecele faydası yoktu bunu da biliyordu ama işte bir an duraklamış ve cesaret edememişti.
Sonunda nefesini içine çekti ve yavaşça geri verdi. Yürürken adımlarını izliyor ve kaç adım attığını sayıyordu.

Bir
İki
Üç.....
On

Tam on adımda korumaların karşısına dikildi. Gözlerini ayaklarından ayırmıyordu. Korumalar önce onun öne eğik başına ardından çıplak ayaklarına bakıp sonrasında da birbirlerine bakmışlardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

QerinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin