~Minho~
"Jısung gel yaptığım sığınak bu tarafta." Jısung ile sığınağımı arıyorduk ne zamandır gelmediğim için nerde olduğunu pek hatırlamıyordum. "Minho daha var mı çok yoruldum hem de bu pelerin çok ayağıma dolanıyor." "O pelerini kazanmak için herkes hayatını veriyor şükret." "Ya tamam da yürümemi engellediği sürece bana bir faydası yok." Pelerinini eline topladı bu şekilde daha rahat yürüyordu. "Heh işte sığınağım görülüyor." Jısung gösterdiğim yere baktı. "Orası senin sığınağın mı?" "Evet."
~Jısung~
Minhonun sığınağının önüne geldik. Çok büyük değildi ama iki katlıydı aynı filmlerdeki büyücü evlerine benziyordu. "Hanjı gel gir içeri." "Tamam geliyorum." İçerisi dışarıdan görüldüğünden daha büyüktü. Bir sürü kitap ve kitaplık vardı. Masaların üzerinde iksir şişeleri vardı. "En son Chan ile şu dünya da içtiğim şişelerden yapıyorduk o yüzden biraz dağınık." "Sorun değil." Pelenirimi çıkardım bir askılığa astım.
Bir sandalye buldum oturdum. Minho da sanırım üstünü değiştiriyordu. Yanıma geldi "Jısung üstünü benim dolabımdan değiştir bu kıyafetler çok dikkat çeker hemen anlarlar." Minhonun odasına gittim dolabını açtım tabi dünyada ki gibi eşofman falan yoktu filmlerdeki köylü kıyafetlerine benziyordu ama daha kaliteli versiyonuydu. Kendime göre bişiler seçtim üstümü değiştirdim. Minhonun yanına gittim. Havası yeni yeni aydınlanıyordu. "Minho biz neden gece geldik?" "Çünkü gece kimse görmezdi bizi eğer öğlen gitseydik avcılar falan olur diye." "Hmm anladım." Evde boş boş gezmeye başladım cidden masallardaki gibi!
Biraz daha gezdim üst katta yatak odası ve balkon gibi bir yer vardı. Balkon gibi yeri bellki gökyüzünü izlemek için kullanıyordu çünkü teleskop ve masanın üzerinde bir kaç kitap vardı. Gezerken acıktığını fark ettim aşağı Minhonun yanına indim. "Minho ben acıktım ne yiycez?" Minho eliyle kafasına vurdu "Salak ben." "Nolduki?" "Ne zaman gelirim bilmediğim için yiycek bir şey getirmemiştim." "O zaman napcaz." "Şehre inmemiş gerekiyor başka çare yok." Minho yerinden kalktı odasına gitti biraz sonra elinde uzun şapkalı kapüşonlu benzeri siyah bir kıyafet getirdi. "Al bunu giy kim olduğumuz belli olmasın." Elinden kıyafeti aldım giydim şapkası baya büyüktü kafama geçirdim odada ki aynaya baktım ben kendimi yolda görsen tanımazdım. "Minho ben hazırım hadi gidelim." Minho da aynı benim gibi giyinmişti. "Hayalete benzedik dimi." "Hayaletler beyaz ama." "Ben şakasına dedim gerekten hayaletler var mı!?" "Tabiki var şapşık."
Minho ile dışarı çıktık. Ben gece tam olarak ağaçları görmemiştim doğrusu dikkatimi çekmemişti ama şuan net bir şekilde görüyordum bu ormandaki ağaçların yaptakları siyahtı! Çok asıl sen duruyordu aynı zamanda sis vardı. Minho ile yürümeye başladık bana bir şişe verdi. "Al bunu iç göz rengin normal seviyede ki gibi olucak şüphelenmesinler." Ben içtikten sonra kendisi de içti.
Baya bir yürüdükten sonra ormandan çıktık burası büyük bir kasabaydı kafamı kaldırıp baktığımda dağın başında kocaman bir saray vardı hemen onun yanında da başka bir saray vardı. Minho önden ben arkadan gidiyordum. Yeni yeni sabah olduğu için çok esnaf yoktu ama sokaklar aşırı kötüydü. Herkes aşırı sinirli ve herzaman zarar vermeye hazırdı. "Minho burası berbat bir yer." "Evet çok kötü hem de daha çok yer açılmamış öğlene doğru ortalık karışır hemen alıp gidelim." Başımla onay verdim. Yürümeye devam ettik herkes birbirine zarar veriyordu bizde kenardan kenardan yürüyorduk.
Bir dükkana girdik içerisi havasız ve karanlıktı kirli olan camdan içeri giren güneş ışığı az da olsa içeriyi aydınlatıyordu. "Afedersiniz birisi var mı?" İçeriden yürüme sesleri geldi ses gittikçe bize yaklaşıyordu sonra içeri bir adam girdi. Adamın kirli bir yüzü vardı çok da güzel kıyafetler gitmiyordu aynı zamanda kafasının bazı bölümler keldi. "Ne var ne istiyorsun!" Minho masaya bir avuç dolusu altın renginde para bıraktı. "Bize kaliteli yiyecekler verir misin?" Adam sanki ilk defa bu kadar parayı yan yana görmüş gibi şaşırdı sonra hepsini cebine koydu. Arka raflardan ekmek falan getirmeye başladı. "Sizi burda ilk kez görüyorum ve görüyorum ki zenginsiniz burda yenimisiniz." "Hayır değiliz sadece bu tarafa çok gelmiyoruz." Adam masaya koyduğu şeyleri yanımızda getirdiğimiz çantaya koydu bizde çıktık ormana yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MR | MinSung
Hayran KurguErgenlikten sonra 'insanlar' ile konuşamayan Jısung bir gün şans eseri Minho ile konuşur fakat konuşmakta hiç sıkıntı çekmez. İlerliyen zamanda Jısung hiç alışık olmadığı bir gerçek ile yüzleşir.