Sınıfa mavi gözlü, koyu kahverengi saçları olan bir çocuk girdi. Hoca kafasını çocuğa çevirdi ve sahte bir gülümsemeyle "Oğlum ilk gün ya bugün hiç gelmeseydin zahmet etmişsin" dedi, çocukta hocaya aynı şekilde sahte bir gülümsemeyle "Kusura bakmayın hocam" dedi.
Hoca "Hadi oğlum hadi Arel geç yerine" dedi, çocukta tek boş yer olan o çocuğun sırasına doğru ilerlerken Sera ve benim olduğum sıraya çevirdi bakışlarını. Gözleri bende birkaç saniye oyalandıktan sonra dudağı hafif kıvrıldı ve Sera'ya dönüp göz kırpıp sırasına oturdu. Hoca yoklamayı alıp bitirdikten sonra Sera beni önümüzde oturan iki kızla tanıştırmıştı, onlarla tanıştıktan on dakika sonra zil çaldı ve çoğu kişi sınıftan çıktı.
Sera bana dönüp "Ben çıkıyorum gelmek ister misin benimle?" diye sordu, bende ona gülümseyerek "Yok sağol abimi bekleyeceğim, ben gelince çıkarız demişti" dedim. Bana gülümseyip tam bir şey söyleyeceği esnada yanımıza bana dik dik bakan o çocuk geldi ve "Selam, ben Pamir. Tanımadın galiba beni papatyam, sabahtan beri sana bakıyorum beni tanırsın diye ama sen hiç oralı olmadın" dedi gülerek. Birkaç saniye yüzünü inceledim ve bana dediği "Papatyam" kelimesi aklıma gelince yüzümdeki şaşırmış ifadeyle ona bakarak "Sen" dedim sonra devam ettim "Sensin" dedim.
Gelmişti yedi yıldır göremediğim dostum, arkadaşım, sırdaşım, çocukluğum, her şeyim gelmişti. Annemle babamdan sonra 3 yıl boyunca hep yanımdaydı, beni hiç yalnız bırakmamıştı. 3 yılımı Rize de geçirmiştim onunla beraber daha sonra onlar ailesinin işi yüzünden yurt dışına taşınmak zorunda kalmışlardı biz de tekrar İstanbul'a dönmüştük. Ben on dört yaşıma gelene kadar Rize'den çok sevdiğimiz şeker teyze bakmıştı bize. Annemle babam'dan önce tatillerde görebilirdik sadece birbirimizi o kadar kısa bir zamanda birbirimizin her şeyi olmuştuk.
Gözlerim dolmuştu. Dolu gözlerle ona bakarak "Çok özledim" dedim sadece, o da burnundan güldü ve "Bende seni özledim papatyam" dedi ve kollarını iki yana açtı. Bende hiç beklemeden ona sarıldım sıkıca. Bir dakika kadar sarılmıştık, yavaşça kafamı göğsünden kaldırıp ondan ayrıldım.
O sıra da Bize bakan Sera'ya döndüm, burnumu çektim ve gülümseyerek "Çocukluk arkadaşım" dedim. Pamir de Sera'ya dönerek "7 yıldır görüşmüyorduk" dedi ve bana bakarak burnundan gülerek sol kolunu omzuma attı. Bende ona gülümsedim. Sera "Tamam o zaman ben çıkıyorum" dedi ve gülümseyip sınıftan çıktı.
O sırada içeriye abimler girdi. Gözleri sınıfı taradı ve beni gördü yani ben ve omzumdaki kolun sahibini. Büyük ihtimalle tanımamıştı benim gibi. Kaşları çatıldı, gözlerimi abimin yanındaki Batuhan abiye çevirdiğim de o da aynı şekilde bakıyordu. Abim ve Batuhan abi hızlıca yanıma geldiler ve abim kolumdan nazik bir şekilde tutarak yanına çekip beni kolunun altına aldı.
Kaşları çatık sinirli bir şekilde solurken "O elini kırmamı istemiyorsan bir daha kardeşime yaklaşma" dedi. Pamir, abime sırıtıp "Öyle mi?, durmazsam ne olur?" dedi. Abim daha çok sinirlenmeye başlamıştı. Batuhan abi "Oğlum canın dayak mı istiyor ilk günden!" dedi. Pamir hala sırıtıyordu, kafasını Batuhan abime çevirip "Olabilir aslında uzun zamandır dayak yemiyordum" dedi.
Batuhan abi, Pamir'e daha çok yaklaşıp tam yakalarından tutacağı esnada abimden kurtulup aralarına girdim. Abim bana bakıp "Asel ne yapıyorsun!?" dedi, bende abime "Senin pis veled'i koruyorum abicimm" dedim.
Abim küçükken Pamir'e hep pis velet derdi, çünkü hem benle çok iyi anlaşıyordu hem de Pamir hep çamurla oynardı o oynarken bende dayanamaz ona katılırdım. Üstümüz başımız çamur olduğunda abim'den bir ton laf işitirdik. Abim her ne kadar Pamir'e kızsa da onu benden ayırmazdı, beni ne kadar seviyorsa onu da o kadar çok severdi.
Abim ne dediğimi anlayamamıştı bir-iki dakika kadar, sonra benim aklıma gelen anılar onun da aklına gelmişti ki yüzü birden yumuşamıştı. Bana bakmayı bırakıp Pamir'e döndü ve gülümsedi. Bende Batuhan abimi abimin yanına itip Pamir'e döndüm. O da abime gülümseyerek bakıyordu. Pamir "Bu sefer pis değilim Emir abi" dedi, abim de burnundan gülüp kafasını sağa sola sallayıp "Tipin az bir şey değişmiş ama huylarında bir değişiklik görmüyorum, dilin hala pabuç gibi" dedi ve sarıldılar.
Batuhan abi yüzündeki meraklı ifadeyle abime bakıyordu. Abim, Batuhan abiyi görünce "Hadi dışarı çıkalım anlatırım" dedi.
Abim sınıf çıkışına yöneldi yanında Pamir vardı. Bende tam Pamir'in yanına ilerleyeceğim sıra da Batuhan abi elini belime koyup gitmemi engelledi. Batuhan abiye döndüğümde kaşları çatık bakıyordu ama sinirli değildi, büyük ihtimalle abimin Pamir'e gülüp sarılmasından dolayıydı. Benim bakışlarımı fark edince "O herifin kim olduğunu öğrenene kadar böyle, sakın ben kim olduğunu öğrenene kadar yaklaşma ona" dedi. Her zaman böyleydi kendince beni koruduğunu zannediyordu ama ona kızmıyordum yaşadığı olay yüzünden.
Batuhan abime gülümseyip "Emredersiniz Batuş Bey" dedim. O da bana gülümseyip "Hadi gidelim" dedi ve abimlerin yanına doğru gitmeye başladık. Abimlerin yanına doğru giderken sıraların önünde kafamı sınıfa çevirdim ve göz gezdirdim o sıra da bir çift ateş saçan gözlerle karşılaştım doğrudan Batuhan abinin belimdeki eline bakıyordu...
............
Yenidenn merhabaaaa:)))
Bölümü beğendiniz mii?
Oy ve Yorum size kalmış..
Destek olursanız sevinirim...
Bakalım bizi ilerleyen bölümlerde neler bekliyoorr?
Hepinizi çok seviyorum kendinize iyi bakınn:))
Görüşürüzzz:)))))))))
YOU ARE READING
GEÇMİŞİN ACISI
Teen FictionAsel'in Anne ve Babasının ölümüne sebep olan olay neydi?,Asel gerçekleri öğrendiğinde neler olacak?,Peki Asel'den Anne ve Babasını alan suçlu,katil kim?