Bölüm 5

41 3 21
                                    

Asel Altuğ'dan

O çocuğun bakışlarını gördükten sonra birkaç saniye neden sinirle baktığını anlamadan öylece durmuştum. Batuhan abimin sesiyle kendime gelmiştim. Abimlerin bizi beklediğini söylemişti bende kafa sallamıştım. Daha sonra kantine inmiştik.

Kantine indiğimizde duvar dibinde yuvarlak orta boy bir masada oturduk ve zil çalana kadar konuştuk. Pamir bizden ayrıldıktan sonra yurt dışında neler yaptığını anlattı, bizde aynı şekilde onlar gittikten sonra neler yaptığımızı anlattık. Batuhan abim Pamir'e biraz daha alışmıştı.

Zil çaldıktan sonra abimlerle beraber sınıflarımıza doğru gitmeye başladık. İlk katta lise birler vardı, ikinci katta lise ikiler ve sonuncu sınıflardan iki tane sınıf vardı. Benim olduğum kat yani son katta ise lise üçlerin tamamı ve yine lise sonlardan iki sınıf vardı.

Abimler ikinci katta kendi sınıflarına gittikten sonra bizde Pamir'le kendi sınıfımıza gittik. Pamir kapıyı açıp kafasını içeri uzattı ve sınıfı kontrol etti. Kafasını çıkartıp bana döndü ve "Hoca daha gelmemiş papatyam hadi girelim" dedi. Bende gülümsedim ve "Tamam hadi girelim pis velet" dedim ve o önde ben arkasında sınıfa girdik.

Pamir'in önünden geçip kendi sırama doğru giderken Pamir'in arkamdan geldiğini fark ettim. Sıramın önüne geldiğimde durdum ve arkamı dönüp sırıtarak Pamir'e "Sıraları karıştırdın herhalde" dedim, oda bana gülüp sıramdaki sandalyemi çekti ve "Buyurun hanımefendi" dedi.

Yine buna eridim, bu çocuğun huyları değişmemişti demiştim. Değişmesindi zaten.

Ben Pamir'e bakıp gamzelerim çıkacak şekilde gülümsedikten sonra sınıfta en nefret ettiğim şey oldu ve orta sırada en arkada oturan altılı ergen erkek tayfa hepsi birden "ooo" dediler.

Kafamı onlara çevirip göz devirip Pamir'e dönüp teşekkür ederek çektiği sandalyeme oturdum. O da göz kırpıp kendi yerine geçti. Pamir'in yanında oturan Arel donuk bakışlarla sandalyeme bakıyordu sonra gözlerini benim gözlerime çevirdi ve uzun uzun baktı. O gözlerini çekene kadar bende çekmedim. Sonra ben ne olduğunu anlamadan gözlerini çekip hızlıca önüne döndü.

Allah'ı var taş gibi çocuktu.

Ne oluyor?, iç ses kendine hakim ol lütfen.

Kafamı sallayıp kendime geldim. Sera'ya göz kırptığını hatırladım. Sera'nın sevgilisi olabilir miydi ki?, ama öyle olsa neden bana öyle baksın ki?. Kafamda ki soruların işgaline dayanamayıp Sera'ya döndüm ve "Sera" dedim Sera da bana bakıp gülümseyerek "Efendim canım" dedi. Bende gülümseyip "Şey, Pamir'in yanındaki oturan çocuk var ya" dedim Sera da hemen "Arel mi?" dedi bende ona kafa sallayarak "Evet, o kim yani sürekli buraya baktığını gördüm de, sevgilin galiba" dedim.

Sera bana garip bir şey sormuşum gibi bir bakış attı ve birden kahkaha atmaya başladı. Neden kahkaha attığını bilmez gözlerle ona bakıyordum. Bir dakika kadar gülükten sonra bana döndü ve "Sevgilim değil merak etme" dedi, bu dediğine yanaklarımın kızardığına emindim. Hemen dediğine karşılık "Yok merak etmedim neden merak edeceğim, öylesine sordum" dedim o da kaşlarını kaldırdı inanmıyordu galiba. Bakışlarına dayanamayıp hızlı bir şekilde "Gerçekten inan bana öylesine sordum sana göz kırpınca öyle zannettim" dedim.

Sera "Tamam sakin ol, dediğim gibi sevgilim değil. Abim olur kendileri gerçi abim bile sayılmaz aramızda bir yaş var." dedi. Garip bir şekilde abisi olması beni rahatlatmıştı. Tüm gün Arel denen çocuğu düşünmüştüm arada bana bakarken yakalıyordum.

Çıkış zili çalmıştı herkes yavaş yavaş çıkıyordu sınıfın çoğu çıkmıştı sınıfta sadece ben, Sera, Pamir ve o vardı Arel.

GEÇMİŞİN ACISIWhere stories live. Discover now