09

15 7 0
                                    

"Alo?"

Telefonu açtığımda hepsi bana odaklanmıştı, duyduklarını bilsemde hoparlörü açtım.

"Merhaba? Jisung sen misin?"

Tanıdık sesi duymam ile ağzım açık kalmıştı, bu... Annemdi...

"A-anne?"

"Sonunda! Numaranı bulabildim oğlum..."

Chan hyung hızla bir odaya gitmişti, Seungminde arkasından gitsede umursamamaya çalıştım.

"Anne bu cidden sen misin..? Ama nasıl olur ki? Siz öldünüz..."

"Bilmiyoruz oğlum, bizde babanla şaşırdık. Kim yaptı onu araştırıyoruz."

"Sikeyim!"

Chan hyung küfür ederek elindeki defter ile yanımıza gelmişti.

Anlamsızca ona bakarken annem duymuş olacakki seslendi.

"Anne sen bize konum at, hemen geleceğiz."

Telefonu yüzüne kapatıp sinirden deliye dönen Chan hyungun yanına gittim.

"Sikeyim cidden sikeyim! Minhoyla seni kurtarmak için arka sayfadaki iblisleri canlandırma dileği diledim ama yanlışlıkla tüm iblisler canlanmış!"

Chan hyung elindeki kitabın sayfalarını çevirken Changbin onu durdurup elindeki kitabı almıştı.

"Hyung sinirlenme, hem iblislerin sayısı az."

"Biliyorum! Sadece kendime kızıyorum. İblis sayısı az olsa ne değişir ki? İnsanlar her şekilde tehlikede."

"Şu ana kadar kaç İblis vardı?"

"Sizi sayarsak yedi."

"Bak, çok az. Kasma bu kadar."

Bildirim sesi geldiğinde annemin konumu attığını anlamıştım, telefonumun ekranını açıp konum uygulamasına girecektim ki gördüğüm mesaj ile duraksadım.

'Christopher Bang Chan da yanındaysa gelsin, özellikle kitabıda getirsin.'

Telefonu Chan hyunga uzatınca hemen alıp okumuş ardından ise onaylamıştı.

---

"Hoşgeldiniz, geçin."

Annem kapıyı sonuna kadar açıp bize yol verince hemen geçtik.

Chan hyung babamla selamlaşmış ardından onunla bir odaya gitmişti.

Changbin, Hyunjin ve Minho annemi tanıyormuş. Şaşırsamsa umursamadan annemle özlem gidermeye başlamıştım.

"Jisung senin en sevdiğin kuzenin varya."

"Evet anne?"

"O da iblis, bebekken babanın ilaçlarından içti."

(Korkmayın Minho değil)

"Woah, cidden mi?"

"Evet, hatta haftaya cuma düğünü var ama... Türkiye de ayrıca sen Türkçe biliyorsun diye senin sunucunun dediklerini çevirmeni istemiş ama sana ulaşamamış, bende numaranı ondan aldım."

"Vay... demek evleniyor ha? Papaza bak hele."

Annemle küçük bir sohbetten sonra topluca sohbete başlamıştık.

Chan hyung ve babamda gelince düğün hakkında biraz konuşmuştuk.

Düğün Ankara da Keçiören diye bir yerde Şahanem düğün salonlarından birinde yapılacakmış.

"Bakın çocuklar oranın biraz kültürünü biliyorum ve sizede anlatacağım, gerekirse öğreteceğim."

Havalı bir şekilde saçlarımı geriye attım.

"Ağlayın, ben halay çekmeyi biliyorum."

"Halay mı?"

Minho'nun sorusu ile hemen başımla onayladım.

Geceye kadar eğlenmiş şimdi ise annem bebeklik anılarımı anlatmaya başlamıştı.

Rezilliklerim ile başımı Minho'nun göğsüne yaslarken onlarda gülüyordu.

"Bu arada Jisung'un bilmediği ama Chan'ın bildiği bir bilgi vereceğim."

Chan hyung gülmemek için kendini zor tutarken hemen babama döndüm.

"Neymiş o? Hadi söyle ya!"

"Seni ben doğurdum."

Babam, annem ve Chan hyung dışında hepsinin ağzı açık kalmıştı. Benimde dahil.

"Nasıl yani?"

"Şöyleki Felix evladım, İblisler cinsiyet farketmezsizin hamile kalabiliyor. Karımda kısır olduğundan dolayı ben hamile kaldım."

"O nasıl oluyor lan? Minho beni iblis yapın, Felixide yapın. Çocuğum olsun."

"Küfür etmemi istemiyorsan kes."

"Durun çocuklar, ayrıca Jisung üvey olduğunu biliyor. Bir kaç işlemle başka birisinin spermini benim spermlerimle birleştirdik. Öylece Jisung oldu."

"Ben üvey olduğumu biliyordum da baba böyle olduğunu bilmiyordum."

"Çok karıştırma oraları, neyse gelinde size halay çekmeyi öğretelim."

---

Sonunda hepsi başarılı bir şekilde öğrenmişti ve güneşte kendini belli etmişti.

"Bu arada çocuklar, gelin kürt. Bu yüzden adetleri farklı. Sakın değişiğinize gitmesin."

"Merak etmeyin asla değişiğimize gitmez, zaten pek kalkıp oynayacağımızı falanda sanmıyorum..."

Changbin konuştuğunda onayladım, ben zaten orada çevirmenlik yapacaktım. Her ne kadar kürt düğünü olsada türkçe konuşacaklardı eminim.

"Hyung, Türkiye'de de kameralar peşimizi bırakmaz değil mi?"

"Eminim ki bırakmaz Jeongin, dikkatli olmamız gerekiyor. Herhangi bir yara almamalı ve acıkmamalıyız."

Hepsi beni onayladığında aklıma gelen şey ile ofladım.

"Belki biliyorsunuzdur... Türkiye eşcinsellere karşı..."

"Ben bir yerde duymuştum, hatta bir kaç okulda eşcinsellere eziyet etmişler."

"Evet, Seungmin sevgilime katılıyorum saygı duyan kişilerde zorbalık görmüş."

"Bazen... Orası ürkütücü olabiliyor..."

"Boşver Changbin, sen kaslarınla si- seversin onları."

"Of siktir edin onları, sadece bir kez gideceğiz. Hiç birşey olmaz. Hepsini aynanda öldürebilirim."

Şaşkınlıkla Minho'ya bakıyordum.

"Hey! Onlara zorbalık etme! Biz arkadaş ülkeyiz!"

"Sikmişim arkadaşını."

"Neyse onu bunu boşverinde bence uçak biletine para vermek yerine arabayla gidebiliriz?"

"JEONGİN!"

"Of tamam be."

Devam edecek...

Gizemli Köy 2 [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin