İçimden yanımda olan ve kürtçe konuşan sunucuya küfürler ediyordum.
Kaç kere dedim şuna Türkçe konuş diye!?
Bilmiyorum işte kıt mı bu amına koyduğumun evladı!?
"Artık türkçe konuşur musunuz? Sizin yüzünüzden çeviremiyorum."
Adam göz devirerek beni onayladı ve Türkçe konuşmaya başladı bende dediklerini çeviriyordum.
Salonun bir tarafı bizim akrabalarımızken diğer tarafı Selen'in akrabalarıydı.
Birlikte halay çekmiş, çifte telli oynamış, dans etmiş ve eğlenmiştik, şimdi ise kına kısmına gelmiştik.
Kına şarkısı çalarken sahneden inip bizimkilerin olduğu masaya ilerledim, elimde hâlâ mikrofon vardı.
Jeongin, Seungmin ile şişeleri dizerken ikisi fark etmeden masayı dizimle sarstım.
Chan hyung ise 'Ben bunları tanımıyorum.' gibi yaparak önüne döndü.
Jeongin dudak büzerek düşen şişelere bakıyordu.
Masa 7 kişilik olduğu için oturacak yerim yoktu, Minho ise sandalyesine yayılmıştı.
Ayakta öylece beklerken Minho bileğimden tutup beni kucağına doğru çekti.
Şaşkınlıkla ona baktım, aklıma geçen hafta söylediği şey gelmişti.
Kızarmamaya çalışsamda başaramamıştım, önüme dönerek Hyunjinle konuşmaya başladım.
"Sen hiç başı çeker miydin ya?"
"Yio, hayatımda hiç çekmedim. Daha yeni ilk oldu."
"Tabi sen başı çekerken benim parmaklarımı kopardın!"
Changbin isyan ettiğinde kıkırdamıştım, kına bitmişti.
"Test kırmadan sonra çiçek atma olacak, tabiki bende orada olacağım."
Test kırma başlamıştı, o sırada Minho beni kucağından indirmişti.
"Chan hyung, arabanın anahtarını verir misin?"
"Peki al, kim bilir ne bok yiyecek?"
Minho arabanın anahtarını aldıktan sonra düğün salonundan çıkmıştı, arkasından baktıktan bir süre sonra sahneye tekrardan gittim.
Yunho gelinin etrafında dönüyordu, yer değiştirdikleri sırada Felix hızlı adımlarla gelmişti.
Yunho'ya sigara verdikten sonra korece bir şekilde 'İblis olman umrumda değil, umarım bu sigara götüne girerde sıçamazsın.' demişti.
Gülmemek için zor durmuştum, Selen Yunho'nun etrafında test ile dönmeye başladığında hemen Felix'in yanına gidip kulağına fısıldadım.
"Ayıp lan, yazık çocuğa."
"Boşver hak etti göt, Hyunjinle gece beni basmayacaktı."
*Flashback*
İçeriden gelen gülme sesleriyle oraya adımladım, Yunho Felix'i ve Hyunjin'i basmıştı.
Felix elindeki bıçak ile Yunho'yu kovalarken Yunho'nun kardeşi Jongho ise 'Civciv katil civcive döndü, olaya bak.'
Tabi Yunho'nun düğünü olduğu için Felix ona birşey yapmamıştı, yapsa bile Yunho iyileşirdi.
Felix anlık olarak unuttuğu için ona birşey yapmamıştı.
*Flashback End*
"Jongho'nun dediği çok iyi değil miydi? 'Katil civciv.' cidden katil civcivdin."
Gülerken Felix kötü bakışlar atmıştı, ben ise acıktığım için mikrofonu sunucuya verip Changbin'in önünde duran çantadan vişne suyu kutusunu çıkarıp içmeye başladım.
Kanı içtikten sonra kutuyu direkt çöpe attım, ardından ise sunucunun yanına gittim.
Gelin testi kırmıştı, 3 tane dansçı kızda kırıkları toplamıştı.
Herşeyi üst üste yapmak istemediklerinden dolayı yine halaya başlamışlardı.
Yunho ve Selen gelin ve damadın oturduğu yere oturmuştu.
(İsmini unuttum çaktırmayın)
Onlar orada sohbet ederken bende salonun girişinden Yunho'ya eliyle gel işareti yapıyordu.
Yunho ve Selen ayağa kalkarak gelin odasına giderken Minho da hemen arkalarından ilerliyordu.
Anlamasamda umursamamaya çalışarak Chan hyungların yanına gitmiştim.
Biraz kısa bir sohbetten sonra Yunho hızlı adımlarla sunucunun yanına gelip kulağına birşeyler fısıldamıştı.
Sunucu ise gülümseyerek başıyla onaylayıp yine kürtçe konuşmuştu.
"Çiçek atma merasiminde Lee Minho'nun isteği üzerine bekar kişilerin gelinin attığı çiçeği tutmamasını istiyoruz, bundan sonra gelin hanım gerçek çiçeği atacaktır."
Sunucu konuşmayı bitirdiğinde içimden küfürler ediyordum, gelin elinde kırmızı güller ile geldiğinde aldığım kan kokusu ile duraksadım.
Minho yanıma gelmiş ve elimi tutmuştu.
"Bizde çiçek tutalım, lütfen~"
Kabul ettiğimde ise hemen beni bekarlar kişilerin arasına sürüklemişti, koreli olarak tek biz vardık.
Şarkı başladığında ise biraz oynamıştık, ardından ise gelin çiçeği attığında Minho herkesten önce davranıp çiçeği tutmuştu.
Onun için tam sevinmişken tuttuğu çiçeği bana doğru uzatmıştı, şaşkınlıkla ona bakıyordum.
"Sana verdiğim sözü hatırlıyor musun?"
Aklıma gelen şeyler ile gözlerim dolmuştu.
Ölmeyeceğiz... Geri döneceğiz Jisung... Geri döndüğümüzde ise o iki ahmağın ailesinin kanı ile beyaz gülleri boyayıp sana çıkma teklifi edeceğim.
"Evet..."
"İşte, sözümü tuttum. Benimle çıkar mısın Han Jisung?"
Dibime gelerek tahrik edici sesiyle fısıldadı.
"Karnında ikimizin çocuklarını taşır mısın?"
Gülümseyerek onun benden bir kaç adım uzaklaşmasını izledim ve elindeki çiçekleri aldım.
"Seninle çıkarım Lee Minho."
Akrabalarım alkışlamaya başlarken gelin tarafıda kabul ettiğimi anlayıp onlarda alkışlamaya başladılar...
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Köy 2 [Minsung]
Fanfiction{Bu kitap Gizemli Köy'ün ikinci kitabıdır okumadan önce birinci kitabı okuyun yoksa hiç birşey anlamazsınız.} Chan dilediği dileğin işe yaramadığını sanarak arkadaşları ve sevgilisi ile oradan ayrılır, ancak onlar gittikten sonra dirilen ikili nered...