Tapınaktan çıktıktan sonra uzun bir tünel gördüm. İlerlemeye başladım ve yolun ilerisinde bir yol ayrımı fark ettim. Daha önce geldiğim yolu tanıyordum, ama sağa doğru giden bir yol daha vardı. O tarafa dönmeye karar verdim ve karanlıkta ilerledikçe neredeyse hiçbir şey göremiyordum. Karanlık içimde bir endişe uyandırsa da ilerlemeye devam ettim.
İlerledikçe, uzakta bir ışık görmeye başladım. Işık, umut verici bir çıkış gibi görünüyordu ve heyecanla koşmaya başladım. Tam ışığın kaynağına yaklaştığımda, ayağım bir kayaya takıldı ve dengesiz bir şekilde yere düştüm. Kendimi aniden 20 metre yükseklikten aşağı doğru yuvarlanırken buldum.
Yere çarptığımda, acıyla inledim ve "Ayağım!" diye bağırdım. Sağ ayağım ciddi şekilde zedelenmişti ve hareket etmek oldukça zor geliyordu. Çevreme baktığımda, kendimi köyün ormanının derinliklerinde buldum. Ormanın içinde her yer yeşilliklerle ve çeşit çeşit çiçeklerle doluydu. Normalde bu manzara beni büyülerdi, ama şu anda sadece hayatta kalma içgüdüsüyle hareket ediyordum.
Öncelikle ayağım ağrıyordu ve yanıyordu. Onu destekleyecek bir tahta parçası bulmam gerekiyordu. Etrafıma bakındım ve kuru bir ağaç dalı buldum. Yanımda getirdiğim arkeolog aletlerinden birini, Zeus'un Pençesi'ni kullanarak dalı kestim ve bir saat sonunda kendime bir koltuk değneği yapmıştım. Şimdi ise avlanmam gerekiyordu çünkü açtım.
Kendi kendime, iki saattir bir hayvan arıyordum ama hiçbir şey bulamıyordum. Tam umudumu kaybedecekken, gözüm bir tavşana takıldı. Hızlı adımlarla tavşana doğru ilerlemeye çalıştım ama ayağımdan dolayı tam hızla hareket edemiyordum. Sonunda, Zeus'un Pençesi'ni tavşana fırlattım ve alet, tavşanın karnına saplandı. Tavşana doğru ilerledim ve onu tamamen öldürdüm.
Onu yenilebilir hale getirmek için dikkatlice kestim ve ateş yaktım. Ateşte güzelce pişirdim. Ormanın kenarında bulduğum olgunlaşmamış üzüm salkımlarından da yedim. Karnım güzelce doymuştu.
Daha sonra, ağaçların arasında bir gölgede uyumaya karar verdim. Gökyüzünü izlerken gözlerim yavaşça kapandı. Etrafta sadece kuşların cıvıltısı ve rüzgarın hafif hışırtısı vardı. Ormanın huzuru içinde, yavaşça uykuya daldım, bir yandan Ece'yi ve onun güvenliğini düşünerek, diğer yandan kendimi toparlamak için enerji toplamaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhun Laneti
Horror**Kayıp Ruhun Laneti** --- Türkiye'nin gizemli ve izole edilmiş bir köyü olan Gümüşsırt, yüzyıllardır süregelen karanlık bir efsaneye ev sahipliği yapmaktadır. Köy, gece çöktüğünde ortadan kaybolan insanlarla ve etrafta dolaşan uğursuz hikayelerle a...