10 gün sonra...
aynadaki yansımamda gözlerim beğeniyle gezindi. siyah deri corse altıma siyah mini bir etek giymiştim. sade bir ten makyajı yapmış kırmızı rujumu sürmüştüm. eskiden kırmızı ruju kendime yakıştırmazdım bunu derine söylediğimde kesinlikle çok yakıştığını söylemiş ve beni de buna ikna etmişti.
siyah saçlarımı fönleyip bigudilemiş hafif dalgalandırmıştım. telefonuma gelen mesajla boranın geldiğini anlayıp hızla kenara bıraktığım deri ceketimi ve kol çantamı almıştım.
bora... şuanlık flörtümdü ve onunla okuldan bir bölümün düzenlediği partiye gidiyordum. odamdan çıktığımda derinle karşılaşmıştım. o da hazırlanmış arkadaşlarıyla buluşmaya gidiyordu.
üstünde siyah bol bir gömlek altında ise kumaş siyah pantolonu vardı. saçları daha fazla dalgalıydı. aksesuarlarını da her zaman ki gibi takmıştı. aksesuar demişken ben boranın alıp takmamı istediği kolyeyi unutmuştum.
hızla odama geri dönüp masamın üstüne bıraktığım güneşli kolyeyi aldım. odamdan çıktığımda derini aynı yerde beklediğini görmüştüm. "kolyemi takar mısın?" diye sordum. tırnaklarım uzun olduğu için takmakta zorlanıyordum.
"ver," dedi. avcunun içine bıraktım. biraz inceledi. "boranın aldığı kolye değil mi bu?"
ona boradan bahsetmiştim. sadece benim adıma mutlu olduğunu söylemişti.
arkamı döndüm ve saçlarımı kenara çektim. kolyemi taktığında "çok güzel olmuşsun," diye kulağıma fısıldadı.ürpererek zorda olsa kendimi çektim. "teşekkür ederim. sende çok güzel olmuşsun," dedim.
"nereye gidiyorsun?"
"partiye." dedim. bora aradığında ise derine vedalaşıp evden çıktım. bora tam zamanında aramıştı. yoksa derin bu partiye gitmemem için konuşma yapacaktı. ilk senesinde böyle düzenlenen bir partiye gittiğini ve berbat bir yer olduğunu. dayayan dayayana... sapıkların olduğu yer. tam olarak böyle söylemişti. hatta benimle gelmeyi teklif etmiş kesinlikle beni yalnız göndermeyeceğini söylemişti.
normalde buna çok sevinir hemen kabul ederdim. fakat cüzdanında gördüğüm vesikalık fotoğraf ile reddetmiş borayla gideceğimi söylemiştim. bir haftadır onu unutmak için kendimle bir savaştaydım.
bora kırmızı arabasıyla kapının önünde beklerken bakışları baştan aşağı üstümde beğeni ile dolaştı. dudakları yukarı kıvrıldığında zorda olsa kendimi gülmeye zorladım.
kahretsin sürekli numara yapıyordum. derine, boraya, arkadaşlarıma, iş arkadaşlarıma ve aileme. artık yorulduğumu hissediyordum. belkide bir kaç günde olsa aile evime gitmeli kafamı dinlemeliydim. korkum bu yorgunluğumun finallerime yansımasıydı.
bora hızla kapımı açtığında tebessüm ettim ve güzel ararbasına bindim. o da bindiğinde yola çıkmıştık.
"çok güzel olmuşsun."
derin söylediğinde çok mutlu olmuş kalbim heyecanla çarpmıştı. boradan bunu duymak kesinlikle böyle bir etki etmemişti.
"teşekkür ederim," dedim.
"bugün annemle konuştum." dediğinde bakışlarımı yoldan alıp ona çevirdim. "anneme senden bahsettim ve ilk buluşmada çektiğimiz fotoğrafları attım. seni çok beğendi. kesinlikle tanışmak istiyor."
"bora..." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek bir süre sustum. "aramızdakiler daha çok yeni. sevgili bile değiliz."
"yavaştan almak istedin bende sana uydum. eğer sen bana uysaydın..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
derine (gxg)
Teen Fiction"sen iyi bir ev arkadaşısın," dedi. aynen dedim içimden. ondan çok hoşlanıyordum ve onu ıslak rüyalarıma alıyordum. ben iyi bir ev arkadaşıyım. yetişkin içerik.