2 hafta sonra;
Aradan iki hafta geçmişti ama ben biraz görevlerden ve ekipten uzaklaşmıştım bu sebeple mantıken jarvisten de uzaklaşmıştım ana sanki ihtiyacım olan yalnızlıktı. Herşeyi yerine oturtabilir yeni planlarımı kafam da dizebilirdim. Kendimi sadece antrenmanlara vermiştim, evimizin büyük spor salonundaydım vaktimin çoğu burada geçiyordu. Yaralarım yeni kapanmıştı onlar beni güçsüz yapıyordu ve ben böyle oldukça kendimden nefret ediyordum. Bugün kendimi planlamıştım ona göre antreman yapıyordum. İlk önce tam 1 saat boyunca crossfit yapmıştım ama halat yerine büyük, kalın ağır demirlerle. Zorlansam da yapmak zorundaydım. O bittiğinde şınav çekmiştim ilk önce 30, sağ elle 20, sol elle 20 çekmiş tamamlamıştım bunuda, hızımı hiç bırakmadan parkurun oraya koşup demirlere zıplayıp kendimi ileri fırlatarak demirlerde yürüdüm. En son bunu da bitirdiğim de bacak antremanlarımı da yapmıştım bir hayli terlemiştim. Üzerimdeki tişörtü çıkarıp terlerimi silip fırlatmıştım, altım da ki şortu yukarı sıyırıp koca suyu kafama giderek ayakta dinlenme fırsatı verdim biraz kendime.
Gözlerimi kapattığım an gözüme babam gelirken sinirleniyordum, delirtiyordu beni onu öldürmek istiyordum bu yüzden tam 2 hafta önce eve geldiğimin ertesi günü ekibe onun yerini tesbit etmesini istemiştim, biliyordum ki başka yere gitmişti o artık.
Atış alanımıza geldiğimde silah yerine ilk bıçağımı aldım elime bu benim kendi tasarladığım bıçağımdı, elim de çevirip hedefime baktım ve onun yüzünü hayal ederek seri şekilde fırlattım. İlk atışta ıskaladığım da kendime sinir olurken silahımı kavradım ve şarjörü hızlı şekilde söküp yenisini takarak nişan alıp hedefe ateşledim, bu sefer denk geldiğinde hırs ile ard ardına ateş etmeye başladım. Kendimi kaybetmiş şekildeyken arkamdan dolanan eller beni gerçekliğe döndürürken hızla kafamı çevirdim, jarvis'in gözlerinin bende olduğunu görünce bakışlarımın değiştiğini hissedip yavasça silahı bıraktım. "Fazla yükleniyorsun kendine koca oğlan." Hafiften sırıtıp onu inceledim, şu iki hafta da en çok boşladığım insanlar dan birisi de Jarvisti, onu üzmüş müydüm bilmiyordum ama vazgeçmeden yanımda olan tek kişi de oydu.Belinden kavrayıp yerlerimizi değiştirip sırtını duvara yasladım. "Sadece kendime yetmeye çalışıyorum boşversene sen beni tatlı çocuk." Gözlerini devirdiğin de buna güldüm yüz ifadelerini tatlı bulurken. Fark ediyordum da en çok hatta sadece onunlayken böyle gülümsüyor/gülüyordum. "Tatlı çocuk mu?" Diye söylendiğin de gözlerim yüzünde dolanırken kafa salladım. Konuşmak için açtığı ağzını dudaklarım ile sustururken bir elimi boynuna bir elimi beline attım. Onu kendime çekerken dilimi gezdirip kafamı boynuna gömdüm, "birden ne oldu böyle theo?" Cevap vermeden önce boynundayken kokusunu çekerek öptüm. "Seni umursamadığımı hissettim Jarvis, itiraf etmeliyim ki özledim seni bebeğim.." bunu dediğim an Jarvis iki yanağımdan tutup kafamı kaldırdığı an beni öyle bir öptü ki dudaklarında kaybolacağımı hissettim. Bir elimi kalçasına atıp sıkarken onun derin nefes verişi daha çok istekli yaptı beni. Alt dudağını alıp ısırıp emerken onun da elleri benim çıplak vücudum da dolandıktan sonra eşofmanımın içine gelip boxerı da atlayıp aletimi kavradığında kendimi ona bastırdım. Aklımı tamamen dağıtıyordu.. Jarvis bana iyi geliyordu. Onu ağırlık kaldırma koltuğuna kadar kucağıma alıp götürdüm, getirdiğim de üzerine çökerken onu soymaya başlayacaktım ki spor salonunun kapısı açıldığında onun dudaklarını öperek çekilip kafamı çevirdim.
Alex olduğunu görünce kızamadım elbette. "A-abi.. uygunsuz bir anda geldiğim için özür dilerim fakat yerini tespit ettik." Kafa sallayıp gönderecekken dedikleri aklıma sonradan düşerken yutkundum, "tamam Alex gelicez gidebilirsin abicim." Gittiğinde siktir çekerek doğruldum ve kendimi düzeltip onu kaldırdım sakince. "Bölündüğü için üzgünüm Jarvis ama.." Jarvis gülümseyip öptüğün de rahatlarken gözlerine baktım. "Hadi gidelim ve neredeymiş piç kurusu ona bakalım." Saçlarını okşayıp onunla koşarak çıkıp herkesin toplandığı salona çıktık. Ekip beni gördüğü an toparlanınca masanın başına geçtim, liderliği bile umursamamıştım ama sorumluluğumu ekip karşısına çıktığım da geri hissetmeye başlamıştım. Ekipten bilgileri isteyip çıkardığı belgeleri alıp incelemeye başladım, pek fazla ulaşım sağlanamayan insanların bir damla suyu zor bulduğu küçük kasaba da ne işi vardı bunun? Ah tabi.. akıl edemeyip bulamayacağımızı sanıyordu onu, buradan beni ve ekibini hafife aldığı çok belliydi. Dosyayı masaya koydum. "Hazırlanın 5 dakikanız var, herkes helikopter de buluşacak." Jarvis e baktım, "sen en son gelsen de olur." Herkes şaşkınca baktığında yolladım, "Alex sen burada kalıyorsun ev sana emanet." Jarvis ile hızlıca hazırlanmaya yukarı çıktık. O kendi odasına ben kendi odama girdim. Hızlıca üniformamı giyip maskemi taktım ama bu sefer maskenin üstüne burnuma kadar gelecek şekilde siyah boyunluğumu geçirdim, silahlarımı takıp bombaları da üzerime yerleştirdikten sonra oradan kum fırtınaların dan korunmak için özel olarak dikilen şapkası olan pelerini üstüme geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Timi
ActionÖldür yok et. Hayatımız bunlarla oluşuyor, insanların ecelleri biziz bu dünyayı cehenneme çevirende. Aslında dünyanın cehennemden zaten bir farkı yok, aldığımız her nefes zehir.. insanların kendiği yok ettiği bir dünya burası. Gölgelerdir bizim evim...