2 : Duygular

20 2 0
                                    

☆ Oy verip beğenirseniz çok mutlu olurum. Keyifli okumalar...

Bu bölümden sahneler :

Bu bölümden sahneler :

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                                  Biraz düşündü. Ve benim duygularımı öğrenmek istediği söyledi.
" Benim duygularım mı ? " dedim teğit etmek istercesine. Kafasını sallamakla yetinmişti.

" Sen zaten hakkımdaki birçok şeyi bilmiyor musun ? " dedim bakışlarımı yüzüne kaldırdım ama gözlerine bakmamaya dikkat ettim.

" Senin hakkında sadece genel bilgileri bilebilirim. Duyguların , tranvaların , düşüncelerin , yaşadıkların ve yaşamak istediklerin senin kara kutundur . Bunu bir sen bir de Tanrı bilir. Hatta bazılarını sen bile bilmezsin. " dedi omuzlarını kaldırıp indirirken.

" Neden duygular ? "

"  Büyük ihtimalle yaşadığın herhangi
bir duygu bu durumu tetiklemiş olabilir. Şu birkaç günde ya da hafta içerisinde yaşadığın duygular nelerdi ?  Öyle sıradan duygular değil. " dedi sol elini sallayarak ve devam etti cümlesine " Doruklarda yaşadığın duygulardan bahset. Ve bunları hangi olay karşısında hissettiğini söyle. "

" Tamam şöyle yapmaya nedersin ? Sende kendinden hatta bulunduğun durumdan bahset. Çünkü bana ait çok şey bilmen ve bilmek istemen beni rahatsız ediyor. " Tam bir şey diyeceği sırada buna engel olarak cümlemi devam ettirdim : " Ben şu an kendimi sana karşı çok savunmasız hissediyorum. O yüzden sende kendinden bahset. Bahset ki bende elimden geldiğince sana karşı dürüst davranayım."

" Benim bahsedebileceğim ya da paylaşabileceğim herhangi bir bilgi yok. Ben bir celladım. " dedi ama ses tonundaki soğukluk keskin ve bir o kadar da acı vericiydi.

Ve bunu o kadar rahat söylüyor olabilmesi bana çok tuhaf ve korkutucu geliyordu. Kendimi tutamayarak sordum : " Nasıl yani sen Azrail misin ? " tereddüt ve korkuyla karışık bir şekilde sordum sonuçta şu an yaşamak istiyordum.

Gülüp " Hayır tabiki. Ben yani benim gibilerinin tek bir görevi vardır , o da yaşarken kötülük yapan insanları cezalandırmak. Siz insanlar buna genelde ilahi adalet , Takdir-i ilahi ya da bunun gibi şeyler söylüyorsunuz. "

" Benim gibiler dedin o ne demek ? " demem ile sağ kaşı hafif havalandı.

" Gruplar halinde çalışırız. Birkaç kişilik gruplar halinde. Ülke ülke , şehir şehir , mahalle mahalle gruplara ayrılırız. Bize verilen görevi yapar ve sıradaki görevi
bekleriz. Devlet dairesi gibi düşün ? Hepimizin bir üstü var. Şimdi soru sorma sırası bana geçitti. Duygular ? "

Biraz düşündüm. " Bu hafta içersinde öfke , mutluluk , üzgüntü ve son olarak çaresizlik. Evet tam olarak bunları doruklarda yaşadım sanırım. "

" Sanırım mı ? " sesinde sinirden ziyade alay eder tindeydi.

" Evet sanırım. Ben bir insanım ve doğal olarak yaşadığım her duygu doruklarda oluyor. Aksi takdirde bunlara duygu demezdik." dedim kendimden emin bir
şekilde.

Galiba karşımdaki varlığın bana zarar vermeyeceğine bir şekilde inanmıştım ya da bana anlattıkları sayesinde en azından ona dair bir şeyler biliyor olmak beni rahatlatmıştı ki bu kadar rahat ve emin konuşabiliyordum.. Hangisinin olduğuna henüz  karar veremiyorum ama en azından artık konuşabiliyordum. Ve bu karşımdaki varlığa göre büyük bir gelişmeydi.

" Tamam. Hangi durumlarda bu duyguları yaşadın ? " dedi sakin kalmaya çalışır bir hali vardı. Gözlemlerim neticesinde şuan karşımdaki varlık her ne kadar benim
duygularım yok desede duyguları vardı. Ve kesinlikle en çok hissettiği duygu sinirdi.

" Galiba en mutlu olduğum an arkadaşımın kapıma bir kutu kurabiye ve en sevdiğim yazarın kitabıyla gelmesiydi. "

Histerik bir kahkaha attı. " Sen ciddi misin? " Kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım. " Siz insanlar çok tuhafsınız. Hatta çok basitsiniz. " dedi hiç tereddüt etmeden.

" İsmin ne yani bir ismin var mı ? "dedim konudan alakasız olarak. " İsmim mi ? " dedi kafasını omzuna doğru hafifçe yatırarak.

" Yani ekip arkadaşların varsa illaki sana hitap ederken bir şey diyorlardır değil mi ? " dedim kaşlarım havalanırken.

" Belki sana kendim hakkında söylediğim şeylerden cesaret alarak konuşuyorsun ama şunu bil ki konu ben değilim. " dedi.

Ama ben dişlerini sıktığını ve çenesinin bariz bir şekilde gerildiğini görmüştüm. Keskin yüz hatları iyice gerilmişti. İtiraf etmek gerekirse sinirlenmesi hoşuma bile gitmişti. " Haklısın konu sen değilsin konu biziz." dedim sol elimi gögüs hizama getirerek.

Son söz

Sorunsuz bir yaşam var mıdır ? Ya da verilen kararların her zaman doğru olduğu bir an. Hiç sanmıyorum. İster istemez verilen her karar doğrusuyla birlikte yanlışınıda yanında getirir. En basit örneği ile : Biriyle tanışmak. Çünkü birini tanırsan yanlışa doğru ,doğru bir adım atarsın.

Gelecek bölümden fragman :

Gelecek bölümden fragman :

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SENSEDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin