2. Bölüm

117 5 0
                                    

Evett ikinci bölümümüzde geldi.

Doğrusu bu gece bölüm atmayı düşünmüyordum ama kafam birden esti yazdım attım.

Kurgu yapmak gerçekten zor ama bu hikayenin çok güzel olmasını istiyorum.

Oy vermeyi unutmayın...

🦥🦥🦥

Her cumartesi yaptığım gibi bugün de kendimi derslere vermiştim. Vizelere az kalmıştı ve ben başarmak istiyordum. Sonkez konu tekrarı yapıp önümdeki test kitaplarımı kapatarak çantama koydum ve kendimi yatağa attım. Elimdeki telefonu kaldırıp ekrana baktığımda saatin çoktan gece yarısını geçtiğini görmüştüm.

Tabikide düşündüğünüz gibi değil.

Liseden beri yaptığım çalışma planına uyuyordum her zaman. Planım da şöyle;

İki saat çalış, üç saat dinlen. :))

Bence bu gayet yeterli bir çalışma düzeniydi. Yemek molalarını saymıyorum bile.

Canım sıkılıyordu ve karnımın açıktığını hissettim. Yatağımdan kalkarak mutfağa indim ve dolabı açtım. Ne yiyebilirim diye düşünürken geçen gün bimden aldığım çiğköfteyi gördüm. Mm şimdi mideme inecekti.
Çiğköfteyi dolaptan alarak yemek masasına oturdum, belki çiğköfte dün akşam olanları unutturdurdu dimi? Belkide unutturmazdı bilemiyorum.

Çiğköftemi açtıktan sonra telefonumun kilidini açtım, içinde ki uygulamalara tekrar göz gezdirirken gözüm tanışma uygulamasına kaydı. En son iki yıl önce yüklemiştim hâlâ silmemişmiyim ben bunu? Girsem ne olur acaba? Olacağı düşünmeden uygulamaya girdim ve kafama göre dolaşmaya başladım. Bir yandanda çiğköftemi gömüyordum. Ne kadar tadsız olsa da tadı varmış gibi davranıyordum.

Kişilerin hesaplarını stolklerken birisinin biyosuna çarptı gözüm, daha doğrusu dikkatimi çekti diyelim. Tam olarak şöyle yazıyordu; "tadını alamadığım her gün ölüyorum..." Hmm sanırım aşk acısı çekiyordu. Ama bilmiyor ki her gün tadına baktığım ama alamadığım tadları tadarken ölüyorum... Bunun acısı çok büyük mesela. Canım çok birşey istediğinde onun tadını alarak hazzı yaşayarak yemek, içmek isterim. Tadı olmayınca hiçbirşeyin anlamı kalmıyor.

Bide buna koku eklenince herşey birbirine giriyor. Dayanamayarak çocuğun biyosuna yanıt verdim. "Peki ya hiç düşündün mü tat alamıyorken onun tadını tattığında ölebileceğini?" Mesajı gönderir göndermez telefonun ekranını kapatıp önümdeki çiğköftenin yanına koydum, çiğköftemi yemeye devam ettim.

🦥🦥🦥

Uyandığımda baş ucumda adeni görünce küçük bir çığlık attım. "Sabah sabah başımda ne dikiliyorsun!? Ödüm bokuma karıştı!" Diye bağırdım ama Aden güldü. "Özür dilerim korkutmak istemedim ama korkman hoşuma gitti her gün yapacağım"
diyince kafamdaki yastığı ona fırlattım.

"Buda demek oluyorki kapıma bir değil bin kilit vuracağım" Aden yerdeki yastığımı alarak bana fırlattı. "Hadi artık kalk bugün bizim günümüz söz vermiştin." Geçen gün adene verdiğim sözü hatırlayınca ofladım.

Bütün gün lazer oynayacaktık! "Tamam kalkıyorum şimdi, babam evdemi?" Diye sorunca adenin yüzündeki gülüşü yavaş yavaş soldu. "Hayır evde değil. İşim var dedi sabah erkenden çıktı" kafamı olumlu anlamda salladım ve yatağımdan kalkarak dolabıma yöneldim.

İçinden kendime palazzo siyah pantolon çıkarttım, üzerime ise sıfır kollu siyah beyaz cropumu çıkararak yatağın üzerine koydum. Adenin yanına gittim ve beraber odadan çıktık. Kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittiğimde dolapta kahvaltılık hiçbirsey kalmadığını gördüm. Sanırım alışveriş günü gelmişti.

Arkamdan gelen ayak seslerine baktığımda Aden mutfağa geldi. "Kahvaltılık şeyler olmadığını bende gördüm, bugün alışveriş de yaparız. Hatta kahvaltıyıda dışarıda yapalım" bugün için oldukça heyecanlı olduğunu görebiliyordum bu yüzden bugün onu kırmamaya özen gösterecektim.

"Bencede öyle yapalım. O zaman ben hazırlanmaya gidiyorum" Adenin yanından geçerek odama gitmeden ilk olarak lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama gittim ve kıyafetlerimi giydim. Makyaj masamın önüne oturduğumda sade bir makyaj yapma kararı aldım kendimce.

🦥🦥🦥

Aden ile otobüse bindiğimizde çok doluydu bu yüzden ayakta yolculuk yapmak zorunda kaldık. Geldiğimiz yerde durunca otobüs, Aden ile kendimizi aşağı attık. Aden derin nefes alıp veriyordu. "iyimisin?" Diye sordum ona bakarak. "İyiyim sadece otobüsteki ter kokusu midemi bulandırdı." Dediğinde yüzümü buruşturdum. Bazen koku alamamak iyidir. Ama bazen.

Aden ile kahvaltımızı çoktan yapmış laser tag oyunumuz için oyun salonuna giriş yapmıştık. Aden bizim için sıra alırken telefonuma gelen bildirim ile telefonuma baktım.

Dün akşam yazdığım çocuk, uygulamadan yazdığım çocuk mesajıma yanıt vermişti.

Aslında profili olmadığı için pek yazacağını düşünmemiştim. Nedenini hiç sormayın.
Ekran kilidini açarak bildirime tıkladım ve mesajı okudum. "Bakıyorum da birileri her gün ölümle burun buruna... Seni öldüren şey ne?"  Ellerim terlemeye başladı, nefes alış verişlerim hızlandı. Acaba beni anlıyormuydu? Hastalığımdan ona bahsetmeliymiydim?

Nede olsa yabancı biri, hayatımda karşıma birkez çıkacak ve daha görüşmeyeceğiz. Bu yüzden ona söyledim. "Hastalığım" başka birşey demedim ve tekrar başımda dikilen adeni görünce irkildim. "beni böyle ufak şakalarla karşılama sonu kötü olur!" Diye kızdım ona. Beni takmadı "sende telefonundan kaldırsaydın başını. Hadi sıra bizde"

telefonlarımızı ve çantalarımızı bize verilen küçük kilitli dolaplara koyduğumuzda, oyun alanına girip bize verilen yelekleri giydik. Takımımızda tanımadığımız üç kişi daha vardı biri kız ikisi erkekti. Karşı takıma baktığımda onların da iki kız üç erkek olduğunu gördüm. Savaş başlasın.

🦥🦥🦥

Bütün günün yorgunluktan götümüz çıktığı için eve erken gelmiştik. Ve savaşı biz kazanmıştık. Şuan yatağımda uzanıyor ve tavana bakıyordum. Saate baktığımda dokuza yeni geliyordu. Camdan kulağıma gelen ses ile yataktan kalktım ve sesin sahibine baktım. Ormanın ağzında tanımadığım bir çift yiyişiyordu.

Cidden bula bula burayımı bulmuşlardı? Ağzımdan sadece şu kelimeler döküldü. "IY" sesli söylemiş olacağım ki çift bianda durmuş bu tarafa doğru bakmışlardı. Tabi beni görmediler çünkü ben onlardan daha hızlıyım. Kafamı içeri hemen çekip camı kapatarak kendimi tekrar yatağa attım.

Gelde uyu şimdi. Lanet olsıca ormana yiyismek için gelen çiftler!! Bu gelenler ilk değildi daha önceleri de var. Bütün çiftler o orman ağzında yiyişmiş olabilir. Tabi gecenin bir yarısı inlemeleri saymazsak- telefonuma gelen bildirim sesi ile içimden sövmeye son vererek komodinin üzerindeki telefonumu aldım. Yine o çocuktan gelmişti.

"Hm senin adına üzüldüm, umarım çabucak iyileşirsin" iyileşmek? Gerçekten birgün iyileşebilecekmiydim? Uygulamadan çıkarak telefonu eski yerine koydum ve odamın ışığını kapatarak yatağıma geri yattım, odamda sadece camdan içeriye dolan ay ışığı ve ben vardık. Bunun güzelliği karşısında gözlerimi kapadım.

🦥🦥🦥

Bu geceyi 916 kelimelerle bitiriyorum ve sizleri öpüyorumm.

Belki birgün çok kişi okur hikayemi ve beğenir.

𝐘𝐄𝐍İ 𝐏𝐀𝐓𝐑𝐎𝐍 / +𝟏𝟖 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin