• Günaydın kızlarımmm 💓💓
•sizde fikirlerinizi paylaşınki hikayemizi ona göre şekillendirelim. Fikrinize her zaman açığımm.
🦥🦥🦥
Merdivenden aşağı inerken gözüm canerin olduğu cama kaydı ama orada yoktu büyük ihtimalle sınıfına gitmiş olmalıydı. Sınıfa girdiğimde ders başlamak üzereydi, hoca gelmeden hızlıca sırada tek başına oturan mirayın yanına gittim ve oturdum. Hoca neredeyse on dakikadır gelmemişti canım çok sıkılmaya başlayınca cebimden telefonumu çıkarıp ona yazdım, adını tutku koyduğum çocuğa.
"Napıyorsun?" Telefonu sıranın üzerine koyarak gözlerimi sınıfta gezdirdim. Yukarıdan aşağıya doğru inen sıraların çoğu boştu, bazı kişiler ise tek oturuyordu. Bizim oturduğumuz sıranın birkaç sıra aşağısında ise ekinle baran oturuyordu. Miraya döndüm dalmış bir şekilde Baranı izliyordu elimi onun yüzüne doğru salladım "kendine gel, bu kadar kaptırma kendini" içini çekerek bana döndü "ne yapayım seviyorum" baran mirayın onu sevmediğini bildiği için başka kızlarla takılmışlığı olmuştu, bilse de aynı şeyi yapar mıydı onu kestiremiyorduk ama mirayın artık kıskanmak yerine açılma vaktinin geldiğini düşünüyordum.
"Acaba hiç düşündün mü ben bu çocuğa açılsam ne güzel olur diye?" Düşünüyormuş gibi yaptı "düşündüm ama arkadaşlığımızı riske atmak istemiyorum" üzüldüğünü belli ederek önüne döndü. Biraz haklı olabilirdi, baran ona karşı birşey hissetmiyor olabilir ve arkadaşlıkları bozulabilirdi. Ben yine de açılma taraftarıyım. Konuyu değiştirmek için mirayi dürttüm masumca "Miray" dedim ki hemen başını bana çevirdi "yine ne bok yedin" evet bu kız benim ses tonumdan her zaman birşeyler olduğunu anlıyordu. Beni iyi tanıyor.
Mahçup olmuş bir tavır alarak başımı hafif omzuma yatırıp başımı eğdim "şey birşey yemedim ama şey" aşırı merak etmiş bir tavırla soluklandı "kızım söylesene aması yok dökül" gülerek telefonumu masamın üzerinden aldım ve ona gösterdim. "Ee nolmus telefonuna?" Hemen ekranı açarak rehberime girdim ve isimsiz biri diye kaydettiğim ve tabiki yaman bey olduğunu düşündüğüm numarayı gösterdim. Miray bumuydu dermişçesine bakınca tekrar güldüm "ya kızım hemen sıkılma daha kimin olduğunu söylemedim" elimden telefonumu alarak numarayı inceledi sonra bana baktı "kimin bu çabuk söyle meraktan çatlicam artık" telefonumu onun elinden geri alarak ona olanları anlatmaya başladım "şimdi şöyle, yaren hocanın verdiği kağıtları masasına bıraktım.
Hiçbir şey yapmadan çıkıcaktım ki gözüme diğer adına bakmadığım bir hocanın masasının üzerindeki dosya dikkatimi çekti" Miray elini kaldırarak beni durdurdu "ve sende merak edip içindeki şeyleri inceledin doğru mu gidiyorum?" Elimi kaldırarak onun elini indirdim "evet kesinlikle doğru gidiyorsun. Dosyanın içinde yaman beyle ilgili birkaç şeyler vardı, bu numarayı da oradan aldım ama onun numarasımı bilmiyorum" Miray eli ile ağzını kapatarak şaşırmış gibi yaptı. Acaba gerçekten şaşırmışmiydi? "Hemen arayıp öğrenelim!" Miray heyecanla elimdeki telefona uzandı ve telefonumu aldı, ekran açık olduğu için zorlanmadı ve numaraya tıklayarak aramaya başladı.
Riske girmemek için elindeki telefonumu aldım ve kırmızı tuşa bastım. Miray kaşlarını çatarak bana baktı "hadi ama şirketteki bütün kadınlar onun numarasını almak için deli oluyor, öğrenmek için bir şans" haklı olabilirdi ama ben dikkatli olmayı tercih ediyordum. Aradık diyelim yaman bey çıksaydı ve beni işten kovsaydı? Ben olduğumu bilmese bile bir şekilde öğrenirdi, belki. "Yok olmaz kendimi riske atamam" Miray göz devirerek önüne dönmüştü. Aklına yeni birşey gelmiş olmalıki bana tekrar döndü "buldum!" Ne olduğunu anlatmadan küçük cebinden neredeyse düşmekte olan telefonunu çıkarttı "benden arayalım beni öğrense de bişe olmaz o kadar korkmuyorum" inatlık deseniz var.
Merakından böyle yaptığını biliyordum o yüzden çok uzatmadan telefonumu geri açtım. "0542-" numarayı söyleyemeden içeri hoca girince telefonları hemen bıraktık "daha sonra ararız" dediğinde kafamı olumlu bir şekilde salladım. Kesinlikle unutacaktık.
🦥🦥🦥
Sonunda günün sonuna gelmiş miray ile okulun bahçesinden çıkışa doğru yürüyorduk. Dış kapıdan geçtikten sonra acelemiz olmadığı için yavaşça yürümeye başladık. Evde iken sürekli otobüsle geldiğim için etrafı dikkatli bir şekilde inceleme fırsatı bulamamıştım ama şuan uzaktan izlediğim o evleri yakından inceliyordum. Ev demek bile az kalır çünkü aşırı şatafatlı evlerdi, dış görünüşleri ile birbirleriyle yarışıyorlardı resmen. Miray yanımdan ayrılarak tam sağımızda kalan evin demirliklerine yaklaştı ve yere eğildi. Nedenini merak ederek yanına gittim, elini demir kapının arasından geçirmiş önünde eğilen yavru köpeği seviyordu.
Miray hayvanlara karşı her zaman duyarlı olmuştur ama yavrulara karşı ayrı bir ilgisi vardı. Yavru köpeği sevmesini izlemeye devam ederken arkamızdan öğrenciler geçiyordu, birisinin bana çarpması ile öne doğru sendeledim. Bu normal bir çarpma değildi bildiğin itmişti. Sinirle arkama döndüm ve kim olduğunu görünce şaşırmadım "amacın ne?" Volkan sağ eli cebinde gülümseyerek bana bakıyordu, Miray sesim ile yavru köpeği sevmeyi bırakmış yanıma gelmişti "bir amacım yok yolun ortasında dikilen sensin, bende yol açtım" dalga geçtiğini varsayarak kollarımı göğsümün altında birleştirdim.
"Yolun ortasında durmadığımı sende biliyorsun. Benimle uğraşmaktan vazgeç artık" volkan yanında ki arkadaşının elinde tuttuğu kahve bardağını aldı ve önüme gelerek karşımda dikildi, kahveyi bana uzattı "peki, o zaman bu kahve bardağını al ve özür olarak kabul et. Ah doğru kahveyi sana versemde tadını alamicaksın o yüzden boşuna israf olmasın." Miray onun beni üzmek istediğini bildiği için lafa atladı "bu kadar saçmalama yeter" önüme geçerek volkanın karşısında dikildi "haddini çok aşıyorsun volkan kara, arkadaşlarını al ve uza" hastalığım yüzünden benimle uğraşmaları gerçekten moralimi çok bozuyordu, ama hayır beni üzmelerine izin veremezdim ya da üzüldüğümü anlamamaları gerekiyordu.
Miray koluma girdi ve beni çekiştirmeye başladı kıpırdamadığımı görünce döndü ve bana baktı "hadisene kızım," kolumu ondan çekerek bekle dermişcesine ona baktım. Volkana döndüm ve elindeki kahveyi aldım, ağzıma götürerek bir yudum aldım "kahve için sağol" kahveyi volkanın kafasından aşağı döktüm "hasiktir!" Elini üzerinde ki hırkasına götürerek silkeledi, kollarımı tekrar göğsümün altında topladım "en azından israf olmuş olmadı, bidahakine kiminle uğraştığını iki kes düşün derim" tam gidicektim ki volkan bileğimden yakaladı beni. Öyle bir sıkıyordu ki canım çok yanmıştı kafamı ona çevirdiğimde sinirli bakışları ile bana bakıyordu "bunu sana ödeteceğim!" Kaşlarımı çatarak elimi çekmeye çalıştım ama daha çok sıkmaya başladı. Tırnaklarının izinin çıktığına adım gibi emindim.
Acı ile inledim "bıraksana kızın bileğini şerefsiz!" Ekin yumruğunu volkanın yüzüne geçirince volkan, elini bileğimden çekmişti. Boşta kalan elimi bileğime götürerek ovuşturdum. Volkan geriye sendeleyerek kaldırımın üzerine oturur pozisyonunda düşmüştü, elini yanağına götüerek güldü "geldi koruyucu meleğinde" "yediğin bir yumruk yetmedi heralde!" Ekin volkanın üzerine tekrar yürümeye başlayınca baran ekini tuttu, kulağına birşeyler fısıldayarak geri çekildi. Ekin sinirli bir şekilde kafa salladı. Sonra baran yanımızda geldi "iyimisin?" bileğimdeki acıyı yok sayarak başımı olumlu anlamda salladım. Baran miraya döndü "sen iyimisin?" Miray birkaç saniye durdu, hadi kızım konuş artık. "İyiyim teşekkürler" oh sonunda konuşabilmişti "Kızlar siz gidin biz onunla konuşarak hallederiz" baran nazikçe bizi göndermek istemişti aksi halde burada daha çok kalırsak olayın büyüyeceğine emindim. "Lütfen olay büyümesin güveniyorum size," Baran başını olumlu olarak sallayınca olayın büyümeyecegine emin olmuştum. Miraya döndüm "biz gidelim onlar halleder." Miray ilk önce baranın arkasından ona baktı sonra bana döndü "tamam" koluma girerek yurda doğru yürümeye başladık.
• evettt bugünlük bu kadar fikirlerinizi yazın lütfen...💓💓💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐘𝐄𝐍İ 𝐏𝐀𝐓𝐑𝐎𝐍 / +𝟏𝟖
RandomDİKKAT! YAŞ FARKI VARDIR!!! Üniversite sona giden ve Şirkette staj gören Ayça, koku duyusu olmamasına rağmen tesadüfen bir cafede tanımadığı bir adamın kokusunu almıştır ve adamı tekrar görmek için her gün o cafeye gider. Birgün şirkete yeni bir pa...