8.bölüm

346 25 56
                                    

Ayyyy Helüüüüü

Nasılsınız bakeemmm,

Beni sorarsanız ben bayağı hastayım, çok fena grip oldum, resmen yerimden kalkamıyorum.

Beğenip, yorum yapmayı unutmayınnn seviliyorsunuzzz ♡

Ay neyse ben sizi çok tutmayayım siz okumaya başlayınnn.

8.BÖLÜM

"Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Özdemir Asaf "

Gözlerimi Alp'in yanaklarıma peş peşe öpücükler bırakmasıyla açtım. Yanımda yatmış yanaklarıma peş peşe öpücükler bırakan Alp'e sarıldım.

  Ellerim Alp'in saçlarına gitti, elimi saçlarına daldırdım ve saçlarını karıştırdım. Alp uyandığımı görünce beni öpmeyi bıraktı ve ellerini belime sardı.

  "Uyandırdım mı? Özür dilerim," dedi Alp yaramazlık yapan annesinin gönlünü almaya çalışan küçük bir çocuk gibi. Alp'in bu haline gülümsedim.

  Nasıl hem bu kadar sert olup insanları korkutan bir karakteri olup, bir yandan da sadece benim gördüğüm çocuk karakteri vardı?

  "Yok yok, çocuklar açıkmıştır. Kahvaltı hazırlayayım" Diyerek kalkmaya yelteniyordum ki Alp beni durdurdu.

   "Hop hop, nereye? Ben hazırladım kahvaltıyı. Dilara ile Efe saat on iki gibi uyanır. Saat daha on." Dedi Alp. Nasıl yani kalkıp kahvaltı mı hazırlamıştı?

   "Ben hazırlardım ya, niye zahmet ettin?" Dedim Alp'in saçlarıyla oynayarak.

   "Erken uyandım. Dedim ki bir kahvaltı hazırlayayım. Sonra da Aylin'im ile ilgilenirim. Dedim, hazırladım." Dedi Alp. Üzerinde ne kadar pijama olursa olsun parfümünü sıkmayı da ihmal etmezdi Paşamız.

  Mis gibi barut kokuyordu...

   "Nasıl bu kadar zayıf olup koskoca tombiş yanaklı olur bir insan?!" Dedi Alp. Yanaklarım kırmızı çizgisiydi.

   "Bazen böyle tutup tutup ısırasım geliyor o bal yanakları. Ama canın acır diye, kendime engel oluyorum." Dedi. Alp'in aksine benim kadar yanağı yoktu.

    "Gel bir daha öpeyim." Dedi ve yanaklarıma peş peşe öpücükler bırakırken beklemediğim bir şey gerçekleşti. Alp yanaklarımı peş peşe öperken, bir anda dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

   Dudakları dudaklarımı tutkuyla öpmeye başladı. Sanki hep bu anı bekliyor gibiydi. Vakit geçtikçe öpücükleri daha da sert, daha da vahşileşiyordu.

   Dudakları resmen dudaklarımı içine hapis ediyordu ki duyduğumuz ses ile birbirimizden hızla ayrılmak zorunda kaldık. Odanın dışından sesler geliyordu.

   "Abiy, abiy, abiy. Kapiyi aç, noğğğllaar. Vallaki billaki biy daya oyuncak ayabayayını aymicam. Noğğlaarr." Diyen Dilara'nın sesiydi bu. Ardından Efe'nin sesi duyuldu.

   "Dilara! Odamın kapısının önünden git çabuk.  Dün akşam yatağımı bok yaptın! Bir daha gelme yanıma," diyerek bağırdı. Alp derin bir nefes verdi.

   "Lan iki dakika, ağız tadıyla sevgilimi bir öpeyim ya! Vallahi bak demedi deme bunları Mustafa amca tembihledi kesin. Sürekli ağlayın, zırlayın, kavga edin diye." Dedi Alp homurdanarak. Alp ve tahammül seviyesi.

DoktorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin