2.Bölüm✵

60 6 63
                                    

꙳Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım lütfen ꙳

Hazal'ın azından;

Herşeyin bir sonu vardı.
Güneşin doğduğu gibi batması,
çiçeğin açtığı gibi solması,
insanın doğduğu gibi ölmesi...
Her son kötü mü olmak zorundaydı? bence değildi. sadece insanların iyi ve kötü algısı farklıydı. Mesela bazıları güneşin doğumunu severken,bazıları güneşin batışını seviyordu. Bi çiçeğin açması güzel bişeydi ama yapraklarını dökmeden yeniden doğamazdı değil mi? Benimki de burda bir son olarak adlandırılsa da, ailemin yanında yeni başlangıçlar yol açıyordu. Benimde yeniden başlamak için yapraklarımı dökmem gerekiyordu ve yapraklarımı dökmem için biraz yıpranmam gerekiyordu.Herkesin ve herşeyin değişikliği dünyada önemli olan herşeye rağmen yeniden başlamaktı ve bunun ne yazıkki çok az bir kitle farkındaydı.

~

bu gün Amerika'da son günüm ve kendimi çok tuhaf hissediyorum. bi yandan buraya alışmışken (4 buçuk sene az değil sonuçta) bırakmak istemiyorum. düzenimi oturttum. burda olan ailem gibi gördüğüm arkadaşlarım var ama bi yandan da memleketimi özledim. annemi,babamı,abimi ve ordaki çocukluk arkadaşlarımı. Annemin yemeklerini, babamın arada söylenmelerini, kızlarla yapılan yatıya kalma gecelerini ve abimin zorbalıklarını bile özlemiştim. Hem öyle yada böyle illaki Türkiye'ye dönmek zorundaydım. annem;beni en çok o zorluyordu, son birkaç aydır her aradığımda konuşmaya başlayınca bi anda ağlamaya başlıyordu. beni özlediğinin farkındaydım ama işte okulumu bırakıp da yanlarına gidemezdim.ve artık okulum bittiği için mecburen gitmeliydim.

Şu anda Amerika'ya yeni geldiğimde üniversiteden arkadaşımla ortak olarak aldığımız evde ki odamda bana ait olan eşyaları bavula yerleştiriyordum(evi aldığımızda eşyalı olduğu için sadece özel eşyalarımı ve kıyafetlerimi alıyordum). Ev arkadaşım bella koltukta oturmuş beni üzgün gözlerle izliyordu. Gideceğim için kaç gündür böyle idi. Kaç kez gitmemem için ikna etmek için çabalasa da girmek zorunda olduğumu o da biliyordu. Hem gitmesem bile onunla yaşayamazdım artık çünki sevgilisi bach ile ayrı eve çıkmayı düşünüyorlardı ve ilişkileri ciddiye bindiği için büyük ihtimalle bu kış evlenirlerdi. Bella tam bir kış insanıydı yaz aylarını fazla sevmezdi bu yüzden düğünü kış'a denk getirmek istiyorlardı.

Son valizi de kapattıktan sonra Bella ya döndüm "ya gideceğimi bilmiyordun bu kadar üzülmene gerek yokki hem zaten sık sık geleceğim" dedim bu kaçıncı kez söyleyişimdi bilmiyorum ama bir haftadır nerdeyse bütün günlerimiz böyle geçiyordu.

"Biliyorum ama işte birlikte 4. Yılımızı bitirdik ve sensizliğe alışmam zor olacak, eksik hissedeceğim." dedi.

"Evet ama zaten yanlız olmayacaksın ki bach daha ben gitmeden yerleşti eve. hem o seni seviyor Bella, seni bırakmayacağın dan eminim, asla kendini yanlız hissetmene gerek yok." dedim güven veren bir sesle.

"Herkesin yeri ayrı ama..." dedi.

Ağlayacağını anladığımda yanına gidip sıkıca sarıldım ve ikimizin de göz yaşları akmaya başladı.onu da anlıyordum bende ondan ayrılmak istemiyordum. onu kız kardeşim, ablam gibi görüyordum. elbette ki onu özleyecektim ama zorlamamsı lazımdı ikimiz için de...

Aradan 10 dakkika geçtikten sonra artık gözyaşlarımız kesik iç çekişlere dönmüştü Bella kafası dizlerimin üzerinde uyuyakalmıştı. Benim karnım açıkmıştı ve yemek yiyememiştik. eşyaları toplama telaşı ile unutmuştuk ikimiz de. Bella'nın başını uyanmaması için hafif bir şekilde yastığın üzerine bıraktım akşam uyumamıştı ve eşya toplamaktan yorgun düşmüştü. Hemen mutfağa girip Türk yemeği mantı malzemelerini çıkardım. Buraya gelmeden önce annem öğretmişti ve Bella mantıyı ilk benim elimden yiyip çok beğenmişti. Her özel anımızda veya güzel geçen günlerde sıkça mantı yapardık ve artık Bella da mantı yapabiliyordu ama en çok benim elimden seviyordu ve gitmeden önce son kez ona kendi evimizde mantı yapmak istiyordum.

ARKADAŞIMIN KARDEŞİ✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin