Saat gece uc ve boyle bir sey cikti ortaya, umarim begenirsiniz ve bolca yorum yaparsiniz, iyi okumalar <3***************************
Avusturya maçının yenilgisi herkesi üzmüştü. Tüm oyuncular canla başla savaşmış fakat yine istedikleri sonucu elde edememişlerdi. Bununla beraber insanlar artık yenilgiden bıkmışlardı ve sosyal medyada asıl maçların ciddiyeti konusunda büyük tartışmalar dönüyordu. Maç ne kadar kötü sonuçlanmış olursa olsun bu bataklıkta parıldayan isimler vardı. Tüm oyunu taşımış kişiler. Bunlardan sadece ikisi de Barış ve İsmail'di.İsmail'in yeni sakatlıktan çıkmış olduğunu dıştan fark edemezdiniz. O, sahaların hırslı ve yetenekli çocuğuydu. Sahalardan uzak durduğu süre onun için geçmek bilmemiş ve en başından beri kendini ülkesini temsil edeceği maçlara adamıştı. Bu yaşanan yenilgiler en çok da bu yüzden İsmail'i etkilemişti. Elinden gelenin en iyisini yaptığına inanmıyordu, yenilmek onun için gerçekten sırtına çok büyük bir yük olmuştu. Onun bu halini yakın arkadaşları fark ediyorlardı. Zaten duygularını uçta yaşayan, panik ve tez canlı biri olduğu için ona dinlenmesi gerektiğini söylemişlerdi ama tabii ki İsmail dinlememişti. Daha neler? Onca süre yatacaktı ve üstüne üstlük kendi hatalarını takmayacaktı!
Onun bu halini en çok fark eden ve onun kafasının dağılmasını isteyen kişi de elbette biricik sevgilisi Barış'tı.
Milli takımda samimi arkadaş olan bu iki genç, gönüllerini birbirlerine kaptırmışlardı. Sadece oda arkadaşı oldukları bir kampta Galatasaray-Fenerbahçe kavgası yapan iki gencin tartışması birbirinden hoşlanan iki adamın sevişmesine evrilince, olanlar oluvermişti işte.
Barış'a sorsanız "O gece beni ayarttı, yoksa ben birine böyle yenilecek adam mıyım?" derdi. Aslında evet, tam da İsmail'e yenilmiş bir adamdı o. İsmail sürekli temas etmek isterdi, Barış maça çıkmadan önce ona şans mesajları atardı, gece uyurken Barış'ın nefeslerini dinler ve dakikalarca kafasını Barış'ın göğsüne dayar ve kalp atışlarını dinlerdi, antrenmandan sonra ne kadar yorulmuş olursa olsun Barış'ın da antrenman çıkışını beklerdi ve en çok da Barış gergin olduğunda küçük kedilerini alır; Barış'ın kucağına yatırır ve dakikalarca onu mırıldamalar eşliğinde öpücüğe boğardı. Barış ona ne kadar da aşıktı.
***
"Yavrum hadi ama, sen elinden geleni yaptın."
Otel odalarındaki son saatlerinde Barış ve İsmail aynı yatağı paylaşıyorlar ve Barış bir yandan da sevgilisine ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu mırıldanıyordu.
"Ama biliyorsun, insanlar benden bir şeyler bekliyorlardı."
Barış gülümsedi. Elini sevgilisinin yanağına çıkardı. Baş parmağı yavaşça yanağını okşarken dudaklarına küçük bir kelebek öpücük bıraktı. "Sen herkesi kendine tekrar hayran bıraktın. Lütfen artık endişelenme. Olur mu?"
İsmail hafifçe tebessüm etti. Ah, bu adam gerçekten ona istediği her şeyi yaptırabilir ve her şekilde kendine itaat ettirebilirdi."Eğer seni mutlu edecekse, tatile çıkmak ister misin?"
İsmail şaşkınlıkla ağzını hafifçe araladı, gözlerini karşısındaki güzelliğe dikti ve hızlıca gözlerini kırpıştırdı.
"Gerçekten mi?"Barış ona bir öpücük daha bahşetti. Kafasını aşağı yukarı sallayarak onu onayladı.
***
Uçakta yan yana oturuyorlardı. Ailelerine, ve hocalarına haber verdikten sonra gerekli işlemleri halletmiş ve yolculuklarına başlamaya hazır hale gelmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
honeymoon [All About Baism]
Fiksi Penggemar|İsmail Yüksek| |Barış Alper Yılmaz| Toplum baskısı yüzünden istedikleri gibi yaşayamayan, birbirini çok seven İsmail ve Barış'ın hazırlık maçlarından sonra birlikte tatile gitmelerine küçük bir göz atış <3