switch. [smutshot²!]

251 41 59
                                    

Birkaç gündür ev durgundu. Yoğun olan programları dolayısıyla iki sevgili ya evde denk gelmiyorlar ya da eve geldikleri gibi yorgunluktan sızıp kalıyorlardı. Milli ara, süperlig, avrupa derken bazen dinlenmeye vakit bile kalmıyordu.

Sonunda birkaç günlük izin alabilmişlerdi.
Barış elindeki sıcak çörekler ve birkaç çikolatayı masanın üstüne, diğerini uyandırmamak adına sessizce bırakmıştı. Makineden çıkan ses ile birlikte kahveleri yavaşça fincanlara doldurdu. Bahçeye açılan kapıyı araladı ve içeri temiz kokunun dolmasını sağladı.

Kahvaltı hazır olduktan sonra geriye sadece diğerini uyandırmak kalmıştı.
Birer birer çıktığı merdivenler sonunda üst kattaki odaya parmak uçlarında girdi. Yatakta yatan beden yüzüstü dönmüş, bacaklarını iki yana açmış ve dudaklarını hafifçe aralamıştı. Gece aldığı duştan kalma nemli olan saçları, güzel gözlerinin önüne düşmüştü.
Barış yatağın kenarına hafifçe oturdu. Elinin birini sakallarını yeni kesmiş çocuğun yanağına çıkardı. Parmaklarını yavaşça yanaklarında gezdirirken yüzündeki gülümsemeye engel olamamıştı.

Nasıl bu kadar süre uzak kalabildik? diye geçirdi içinden, maksimum bir hafta görüşmediklerini unutarak. Yavaşça dudaklarını uzattı alnına doğru.
Alın öpücüğü onu uyandırmaya yetmemişti. Yanına uzandı birkaç saniye sonra burnunu öptü. Sadece alışkanlık olarak burnunu kırıştıran çocuğa karşı bu sefer dudaklarından bir kıkırtı kaçıverdi.

"İsmail?"

Kızarık gözler titreyen kirpikler eşliğinde açıldı. Barış onu yememek için çok büyük bir çaba sarf ediyordu.

"Acıkmadın mı?"

İsmail huysuzlanarak arkasına döndü. Barış bu sefer de arkasından sarıldı. Hep İsmail mi temas edecekti?

"Gel, kahvaltı yapalım?"

"Sen in, geliyorum ben."

Barış aldığı ters(?) cevap yüzünden yavaşça kalktı masadan. Moralinin bozulduğunu belli etmek istemiyordu. Uykusundan uyandığı için huysuz olabilirdi.

***

Kahvesine bile dokunmayan İsmail, çatalıyla birlikte zeytinlerle oynuyordu. Kahvaltıya çok geç gelmesi bir yana, Barış'a teşekkürler öpücüğü bile vermemişti!

"Aç değil misin?"

İsmail başını bile kaldırmadı.

"Bilmem. Canım istemiyor."

Barış da elindeki çatalı bıraktı ve İsmail'in kafasını işaret parmağı ile kaldırdı.

"Ne olduğunu söyleyecek misin?"

Ona bakan gözler, cevap vermiyordu.
Bu sefer Barış elini kaldırarak alnına erişti diğerinin. Herhangi bir hastalık belirtisi göremiyordu. O zaman kesinlikle İsmail'i üzecek bir şey yapmıştı. Kafasında binbir türlü soru işareti vardı. Acaba Semih'e çok mu yakın davranmıştı? Fenerbahçe'ye bir laf mı etmişti? Yoksa yine birisiyle sevgili haberi mi çıkmıştı? Ama bunları hep konuşarak hallederlerdi? Sorun neydi?

***

İsmail alışverişe gitmişti. Normalde her zaman evlerinin eksiklerini birlikte alan bu çift, şimdi birlikte çıkmamıştı. İsmail, ona çıkıp çıkmak istemediğini sormadan sadece "Markete gideceğim." demişti. Barış da üstelememişti. Belki de yalnız kalmak istiyordur diye.
Barış da duş almış ve yatakta uzanmış reels kaydırıyordu.

"Ne saçma sapan bir keşfet bu ya?"

Tam da uygulamadan çıkacağı sırada, gördüğü yazı ile duraksadı.

honeymoon [All About Baism]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin