elzem.

412 55 100
                                    

Milli takımın Hollanda'ya kaybetmesi sonucu herkes kendi kulübüne gitmek için evine dönüyordu. Herkes üzgündü, daha iyisini yapabileceklerini biliyorken durumun böyle olması herkesi hayal kırıklığına uğratmıştı.

Maç sonrası Barış'ın yanına gitmişti İsmail. Biliyordu, sevgilisi elinden gelenin en iyisini yapmıştı. Başını omzuna yasladığında biliyordu ne kadar bitkin olduğunu. Keşke kendisi de oynayabilseydi. Ya da en azından Merih boşuna ceza almamış olsaydı.

Yanına gelen İsmail ile kendini bırakıvermişti Barış sevdiği adamın omzuna.

"Kafanı kaldır."

Saçlarını hafifçe karıştırıp boynuna öpücük konduran çocuk konuşmuştu. Evet, ülkesi için güçlü durmak zorundaydı. Bazen ne kadar çabalarsanız çabalayın bir şeyleri başaramazdınız.

***

Milli maçlar sonrası herkesin dinlenme zamanı gelmişti. Bu artık bir gelenekti onlar arasında. Çoğu zaman ya sevgilileri ya aileleri ya da birbirleriyle tatile çıkar ve kafa dağıtırlardı. Bu geleneğin en büyük temsilcileri de elbette ki Barış ve İsmail'di.

Bodrum'da arkadaşlarına bir süre eşlik ettikten sonra İngiltere'de bulmuşlardı kendilerini. Barış Alper, bavullarını yerleştirmekle meşgulken İsmail yatakta mavi şortu ve beyaz kolsuz üstü ile yüzüstü uzanmış Instagram ve tiktokta insanların onlar hakkında neler dediklerine göz atıyordu.

"Hadi gel, akşam yemeği saati geldi."

Bavulları kenara alan Barış dolabı kapatmış ve İsmail'e dönmüştü.

"Aç değilim."

Telefonunu yana bırakıp başını da yastığa dayanmıştı sarı oğlan.

"Ne demek aç değilim?"

İsmail'in yanına oturmuştu. Saçlarını karıştırdı. İsmail'in kafasını diğer tarafa çevirmesi ise beklenmedikti.

"Değilim işte."

Yol boyunca aç olduğunu sayıklayan İsmail, şimdi hiçbir şey yetmeyeceğini mi söylüyordu?
İsmail'in yanına uzanan Barış, kulaklarına doğru eğildi.
"Sorun ne?"

Bu sefer de İsmail yüzünü yastığa gömmüştü. 5 yaşında mızmız bir çocuktu.
Barış pes etmek nedir bilmeden İsmail'e sarıldı.

"İnanmadım."

İsmail hiddetle sırt üstü döndü.

"Semih'i benden daha çok mu seviyorsun?"

Sorun bu muydu? Bu yüzden mi bu kadar modu düşmüştü?

"Bu da nereden çıktı? Kendini neden kıyaslıyorsun ki?"

"Ama hep onun yanındaymışsın! İki dakika elin rahat durmamış çocuğu elleyip durmuşsun."

Sanki ayni ortamda değillermiş gibi konuşuyordu. Sosyal medyada gördükleri onu etkilemiş gibiydi.

"Bitanem, hep yanımızda değil miydin? Nasıl hep Semih'in yanında olabilirim."

İsmail kaşlarını kaldırıp omuzlarını silkti.

"Ben bilemem. Herkes öyle demiş."

Barış birden İsmail'in belini kavrayıp dudaklarını boynuna yapıştırdı. İsmail'in boynundan huylandığını bildiği için kahkahalarını dinledi. İsmail resmen kahkahalar içinde Barış'a onu bırakmasını söylüyordu.

honeymoon [All About Baism]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin