Aklımdaki iğrenç anları ve son günlerde bana atılan mesajları unutmaya çalışarak üniversitenin bahçesinde oturuyorduk.Artık tek arkadaşım Jaemin değildi.Renjun,Chenle ve Jisung adında arkadaşlarım vardı.Jaemin üzgün halimi farketmiş olacak ki yerdeki papatyaları toplamış ve bana taç yapmıştı.Yerdeki karıncaları izlerken saçlarımın üstüne taktığı taçla şaşırmış fakat mutlu olmuştum.Böyleydi işte,beni mutlu etmek sandığınızdan daha kolaydı.Jaemin benim şansımdı.Ona gerçekten teşekkür ediyordum.O gün bile kurtulmuş olmamı ona borçluydum.Benden sürekli özür dilemişti.Artık öleceğime emin olduğum anda içimden milyon kere özür dilemiştim Jaeminden,o beni bulduğu o günden beri bu konuyu açmamaya çalışıyor fakat açıldığı zaman yine özür dilemeye başlıyordu.Sebebi ise çok basit,oda güvenmişti benim gibi.Mark'a güvenmiş ve ona yardım etmeye karar vermişti.O kadar utanarak söyledi ki bunu bana,ona küsüp bir daha affetmeyeceğime karar vermiş bir şekilde söylemişti.Ama hayır,Jaemin'in bir suçu yoktu aslında sadece Mark fazla iyi oyuncuydu.
"Yine aynı şeyleri mi düşünüyorsun Hyuck"
"Jaemin,o burda"
"Bana mesaj attı"Gözlerimdeki yaşları tutuyordum.Bunda o kadar kötüydüm ki 10 metre ileriden bile ağlamak istediğim anlaşılıyordu.Jaemin elini bana uzattığında telefonumu istediğini anlamış ve elinin üstüne koymuştum.Mark'ın attığı mesajları okurken gözlerinden ateşin çıktığına yemin edebilirdim.Kafasını bana çevirmişti ama gözleri arkama dalmıştı.
Jaemin yerinden sinirle kalktığı gibi ilerideki bedenin üzerine yürümüştü.Jaemin'in arkasından bende kalktım ve ona yetişip durdurdum.Onunla konuşuyordum ama o sadece Mark'a bakıyordu.Gözlerindeki nefret beni bile korkutmuştu.
"Jaemin,onunla ben konuşacağım.Gerçekten iyiyim.Söz veriyorum yanına ağlamadan geleceğim"
Gözleri bana döndüğünde nefretini silmiş ve masumlaştırmıştı gözlerini.
"Onun yanından çıkar çıkmaz yanıma gel Hyuck,onunla aynı havayı soluman bile hatayken ben seni onun yanına gönderiyorum işe bak.Hızlı gel lütfen yoksa yumruklarımı onun o iğrenç suratından esirgemeyeceğim"
Onu onaylayan şeyler söyleyip yanından uzaklaştım ve Mark'a doğru ilerledim.Yanından geçerken sesimi sert tutmaya özen gösterdim.Korktuğumu anlamamalıydı.
"Beni takip et"
Kullanılmayan bir sınıfa girdiğimde kapıyı tutup Mark'ın içeriye girmesini bekledim.İçeriye geçince kapı tarafında durdum.Korkuyordum.Olası bir durumda kaçmam gerekiyordu.
"Hyuck,özür dilerim"
"Sakın Mark,sakın o kadar şeyden sonra karşıma geçip benden özür dileme,hatta karşıma geçmemeliydin.Gidecek başka okul mu bulamadın lanet olası.Neden kurtulamıyorum senden?"
"Donghyuck lütfen dinle beni,o gece senin yanına gelmeden önce çok içmiştim,sarhoştum.Ardından madde kullandığım için cidden hiç bir şey hatırlamıyordum.Senin yanına gelince her şey güzel olur sanmıştım.Ama her şeyi berbat ettim özür dilerim.Sabahta tam ayılamamıştım ve tekrar bir tane daha kullandım sen duştayken, sen çıktıktan sonra bir şey yapmadan gidecektim ama kullandığım madde yüzünden yine kafam iyi değildi.Kendimde değildim.Biliyorum öyle olsa bile çok iğrenç,affedilmeyecek şeyler yaptım sana,hepsini sonradan hatırladım hyuck,sonrasında tedavi olmak için hastaneye yattım ve tamamen temizlendim.Tekrar bu boka bulaşmamak için okuluma devam ettim ve gitar çalmaya başladım.Tamamen değiştim hyuck."
"Bitti mi?"
"Değiştin öyle mi?,Değiştin."İlkbahar ayında olmamıza rağmen üstümde hırka vardı.Nedenini ise şimdi gösterecektim işte.Hırkamı çıkardım.Hırkamı çıkardığımı gören Mark şaşırmıştı,kollarımı görünce ise derince yutkunmuş ve gözlerini kapatmıştı.Bu manzaraya dayanamıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What the hell did I do? [Markhyuck]
Short StoryUp all night,on another red eye, I Wish we never learned to fly "Bu kurguda mide bulandırıcı şeyler var"