12

726 70 47
                                    

Oğuz işe geldiğinden beri bir kez bile yanına uğramayan adam yüzünden sinirden gülmeye başladı. Sürekli dibinde tutarken bir anda böyle yapması aşırı canını sıkıyordu. Zaten dünden beri böyleydi ama o gelmezse kendisi de gidecek değildi. İşini yapıp parasını alırdı.

Ama yapacak işi de yoktu. Resmen süs bitkisi gibi onu buraya oturtup en basit işleri vermişlerdi. İlk başta bunun şirket için olduğunu düşündü ama Çağın'ın kendisine özel davrandığını anlamak zor değildi. Sıkıntıdan oflarken birden açılan kapısı ile kaşları çatıldı. Şerefsiz Fatih sanki inadına yapar gibi direkt dalıyordu.

"Oğuz ne yapıyorsun burada. Sessizsin bugün?" Fatih içeri girdiğinde rahatça geriye yaslandı. Bu adama da kıl oluyordu.

"Ne yapayım halay mı çekeyim?" Diye sordu. Sözleri ile adam yarım şekilde sırıttı. Aslında içten içe ona sormak istiyordu. Çağın ne yapıyor haberi bile yoktu. Eğer gitmiş olsa duyardı ama yan yana olup görmemek sinirini bozuyordu.

"O da mümkün tabii. Neyse Çağın beyin misafiri var şimdi. Birazdan yanıma gelsin dedi onu haber vereyim dedim. Hatta şuan uğurluyordur. Ebru hanım ortaklardan birisi"

Oğuz duyduğu sözlerle bir an kaşlarını çatarken hızla ayağa kalktı. Niye böyle yaptığını kendisi de bilemedi ama içinde oluşan öfke ile hırsla kapıya yürüdü. Kendisine bir kızla konuştu diye surat yapan herifin kiminle olduğunu görmek istiyordu.

Kalp atışları yine hızlanmaya başlarken odadan çıktığı anda onun odasına doğru döndü. Gitmek niyetinde değildi ama görmek istemişti. Siniri büyürken gözüne önce Çağın takıldı. Şerefsiz üstündeki takım elbisesi ile çok güzel görünüyordu.

Sonra onun karşısındaki kadına baktı. Tipinden bile bir kibirli olduğu belli olan sarışın kadını gördüğünde dişlerini sıktı. Niye bu kadar güzeldi ki. Yüzündeki gülümseme ile Çağınla konuşurken yanına gelen Fatih'in sesini duydu.

"Çok güzel kadın değil mi? Uzun zamandır iş yapıyorlar beraber. Sırf Çağın beyi görmek için geldiği söyleniyor. Yani ben de bilmiyorum. Ama iki saattir içerde yalnızlardı"

Adam kulağına bir şeytan gibi fısıldarken Oğuz ilk kez hissettiği kıskançlık ile yutkundu. Göğsünün tam ortasından onu sıkıştırmaya başlarken bir eli yumruk oldu. Uzun zamandır bu duygu ona çok uzaktı ama şimdi yeniden çıkmıştı.

"Ne konuştular hayırdır. İki saat ne olabilir?" Diye sordu. Gözlerini ikiliden alamıyordu. Kadın Çağın'a biraz yaklaştığında ise gözleri büyürken yerinde kıpırdandı. Aşırı sinirleniyordu. Yanındaki adamın güldüğünü dahi duymamıştı.

"Bilemem ne konuştuklarını. Ama sinirlenme Çağın bey mesafesini korumayı bilir. Hayatında sen varken başkasına yaklaşması mümkün değil. Kıskanma yani boşuna"

Adamın sözleri ile daha çok sinirlenirken "Ne kıskanacağım lan?" Diye bağırdı. Keşke sessiz olabilseydi. Bağırtısı ile Çağın ve karşısındaki kadının bakışları kendisine döndüğünde hissettiği utanç yüzünden ne yapacağını bilemedi.

Çağınla göz göze geldiğinde ise yanına gitmek istese de hızla arkasını dönüp odaya girdi. Bir de durup onları izleyecek değildi. Adeta burnundan solurken oturmak yerine pencereye doğru ilerledi. Niye böyle hissediyordu ki sanki. Saçmaydı. Sırf bir ortağı ile konuştuysa ne olacaktı. Kendisi her şeyi kıskanan birisi de değildi.

"Neyse ben gideyim o zaman. Sen Çağın beyin yanına uğrarsın"

Fatih yüzündeki imalı gülümseme ile dışarı çıktığında Oğuz sinirden tekrar gülmeye başladı. Değişiyordu. Ve bu değişim kendisini daha çok öfkelendiriyordu. İçindeki kıskançlık yerli yerinde dururken "sikeyim seni Çağın" Diye söylendi. Hepsi onun yüzünden oluyordu.

İNATÇI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin