14

688 68 42
                                    

Odanın içinde sinirden bir sağa bir sola giderken gülmekle bağırıp çağırmak arasındaydı. Hala inanamıyordu. Tam 3 gündür Çağın kendisinden kaçıyor ve sürekli bir şeyleri bahane ediyordu. Defalarca mesaj yazdı ama aldığı kısa cevaplar yüzünden daha çok öfkeliydi. Evine bile gitmeyi düşündü. Çağın kendisinden böyle kaçarken gidip ne yapacağını da bilmiyordu.

Sırf aptalca bir şaka yüzünden böyle yapmasına ise dayanamıyordu. Bir kere gelip sorsa zaten açıklayacaktı ama yüzünü dahi gördüğü yoktu. Belki onunla denk gelir diye işe bile erken geliyordu ama Çağın yoktu.

Şerefsiz onu ilgiye boğarken bir anda nasıl böyle uzak kalabilirdi. Kendisi bile özlemişti. Yine yanına gelsin, sürekli heyecanla yüzüne baksın istiyordu. Pislik resmen alıştırıp kaçıyordu.

Ama bugün sondu. Eğer yine gelmezse tavrını koyacaktı. Gecesi gündüzü onu düşünmekle geçerken nasıl olurdu da güvenmezdi anlamıyordu. Zaten okuldan çıkıp soluğu iş yerinde alırken nasıl başka sevgili yapacaktı.

Yine sinirden deli olurken sesli şekilde ofladı. Onun ne kadar kıskanç olduğunu biliyordu. Kabul de etmişti. Ama o şakayı duyacağını bilse asla söylemezdi. Aptal herif gitmek yerine yanına gelse hiç böyle olmayacaktı.

Düşündükçe daha çok bunalıma girerken aniden açılan odasının kapısı ile duraksadı. Yerinde bile oturamıyordu. İçinde oluşan heyecanla başını çevirdiğinde yine Fatih'i gördü. Bu adamda olmasa ondan haber alamayacaktı. Fatih içeri girmeden bir kaç saniye onu süzdü. Ne düşündüğünü de bilmiyordu.

"İyi misin? Fazla gergin görünüyorsun?"

Onun ciddi sorusu ile derince soluyup "Dalganı çekemem Fatih. Ne oldu hayırdır?" Dedi. Bir de bu adamın dalgasıyla uğraşamazdı. Oysa onun yüzünde dalga geçecek bir ifade yoktu.

"Sinirlenme. Sadece bir şey diyecektim. Çağın bey yok zaten ben de dışarı gideceğim. Eğer istersen bugün erken çıkabilirsin. Çağın bey işinin uzayacağını söyledi. Onu haber vermek istedim. Zaten saat konusunda sıkıntın yok. İstediğin zaman gidebilirsin. Görüşürüz"

Fatih dışarı çıkıp kapıyı kapatacağı sırada "bekle" Diye bağırdı. "Gelmeyecek mi yani bugün de?" Dedi. İçi içini yiyordu.

"Bildiğim kadarıyla hayır. Telefonun var neden arayıp sormuyorsun. Aranıza girmek istemiyorum Oğuz. Neyse gitmem lazım. Sonra konuşuruz"

Fatih dışarı çıkıp kapıyı kapattığında ilk kez koca şirkette kendisini yalnız hissetti. Onun buraya gelme amacı zaten Çağındı. O olmadan gelmesinin ne anlamı vardı ki. İçindeki sinir yerli yerini korurken hızla masada duran telefonunu aldı. En azından kendisinden duymak istiyordu.

Acele ile onun ismine tıklayıp kulağına dayadı. Mesaj yazdığında kısa cevap aldığı için aramak en iyisiydi. Telefon çalarken bile heyecanlandı. Şerefsiz nasıl uzak kalırdı hala anlamıyordu.

"Efendim Oğuz"

Onun cevap vermeyeceğini umarken aniden açılması ile sertçe yutkundu. Sesini de özlemişti.

"Çağın neredesin lan gelmeyecek misin. Ben buradayım sen yoksun ortada?" Dedi. Sinirlense de sesi kısık çıktı.

"İşlerim vardı söylemiştim sana. Her zaman ofiste olamıyorum Oğuz. Zaten sen alış diye ertelemiştim. Toplantıya gireceğim"

Çağın'ın soğuk sesi ile tüyleri ürperirken sinirden yine delirecek gibi oldu.

"Çağın. Sikerim işini de. Ulan ben senin için buradayım. İnsan 10 dakika olsun gelmez mi? Benden niye kaçıyorsun?"

İNATÇI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin