20

478 59 27
                                    

Hayatın hızına ve yaşadığı olayların garipliğine artık yetişmekte zorluk çekmeye başladı. Daha bir kaç hafta önce neredeyse umutsuz vaka olabilecek hayatı, şimdi hiç ummadığı şekilde değişiyordu. Ve bütün bunların sebebi o ufak tefek görünen ama aslında çok güçlü olan adam sayesindeydi.

Ona iş konusunu açalı bir kaç gün geçmiş olmasına rağmen hemen bulacağını hiç düşünmemişti. Nasıl yaptığını bilmese de Çağın gerçekten sözünü dinleten bir adamdı ve birazdan da başka bir şirkete gidecekti.

Garip geliyordu. Gerçekten kendisine bu denli değer vermesi ve sürekli elini üstünde hissettirmesi değişikti. Oğuz alışkın değildi. Bu kadar zaman kendi başına işlerini yoluna koymuştu ama artık hayatında Çağın vardı. Ve o, kendisi için en iyisini düşünüyordu.

Şerefsizin kıskanç halleri aklına gelince yine sırıtmaya başladı. Tanıdığı bir adamın yanına gidecek olsa da inatla o da gelmek istemiş ama Oğuz izin vermemişti. Koca adam olmuşken yanında refakatçi ile gitmek saçma geliyordu.

Gittiği zaman neyle karşılaşacağını bilmese de Çağın'ın önceden haber verdiğini bilmek içini rahatlatıyordu. Eğer iki tarafta memnun kalırsa okulu bitince part time elemandan, kadrolu çalışana dönebilirdi.

Çağın'a söz verdiği gibi üstüne giydiği sıradan tişört ve kotla aynada kendisini süzdü. Şerefsiz kıskançlıktan göz alıcı giyinmesini bile istemiyordu. Önceden bu yaptığına sinirlense de artık hoşuna gittiğini de inkar edemezdi. Ona alışıyordu ve rahatsız hissetmiyordu.

"Oğuz gidiyor musun lan? Makyajın bitmedi mi daha?"

Kapının dışından duyduğu alaylı sesle derince soluyup hızlı şekilde parfüm sıktı. İster istemez heyecan yapıyordu.

"Hazırlanıyorum. Gelirim şimdi" Diye bağırdı. Acele etmesine gerek yoktu çünkü bugün sadece kimlerle çalışacağını görecekti. Duyduğuna göre Hakan adında bir patronu olacaktı ve Çağın onun orta yaşlı, babacan birisi olduğunu söylemişti. Kadınlar konusunda ise ne yaptığını bilmiyordu ama emindi ki bir çözüm bulmuştu.

Parlayan sakalsız yüzünü izlerken odayı dolduran telefon sesi ile daha çok sırıttı. Kimin aradığını bilerek yatağa uzandı ve telefonu aldı. Gördüğü isim kalbinin atışını hızlandırmaya yetiyordu. Gerçekten aşk garipti ve Oğuz o adama aşık olduğu için mutluydu.

"Efendim Çağın" dedi yatağa otururken. Onunla konuşmak bile heyecanlanmasına neden oluyordu.

"Oğuz ne yaptın çıktın mı? Seni merak ettim. İyi misin?"

"Daha çıkmadım acelem yok. Merak etme bu kadar, iş görüşmesi işte. Gidip gelirim" dedi. Sesi fazla sakin olsa da kalbi çarpıyordu.

"Olsun. Hakan bekliyor seni. Eğer rahatsız hissedersen beni ara mutlaka. Ve lütfen erken dön başka yere gitme sakın"

O yine kibar kibar uyarısını yaparken Oğuz sırıtmaya devam etti. Babası gibi sürekli uyarı yapması garip geliyordu.

"Çağın abartma. Gidip geleceğim hemen sokakta işim yok zaten. Nereye gideyim zaten. Sen ne yapıyorsun?"

"Hiç. Aklım sende olduğu için bir şey yapamıyorum. Çok özledim seni. Görmek istiyorum. Benimle yaşasan içim rahat edecek artık"

"Çağın ne acelen var lan. Zaten görüşüyoruz her gün işte. Can'ı nasıl bırakayım hemen?"

"Ben konuşurum onunla. Anlayış göstereceğine eminim. Zaten yalnız bırakmayacağız her şeyiyle ilgilenirim emin ol. Rahat edecek sen yokken"

Çağın bir çocuk gibi sızlanırken Oğuz şaşkın şekilde başını salladı. İnsanın gücü olunca söylemek nasıl da kolay geliyordu. Ve yapacağına da inanıyordu. Bu adamı az çok tanımıştı.

İNATÇI AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin