Yeni ve ilk kurguma hoş geldiniz
---
Sabah apar topar bavulumu topladım. Annem fazlasıyla kızmıştı ama her şeyim hazırdı. Yaz gelmiş, okul kapanmıştı; evde kalmamdan sıkılan annem beni bir kampa gönderiyordu. Bize gönderilen mailde yazan kurallar içimi acıttı:
"Yaz kampına hoş geldiniz:
- Telefon veya başka bir teknolojik alet getirmek yasaktır. Getiren kişinin eşyaları alınacaktır.
- Makyaj kesinlikle yasaktır. Bulduğumuz anda çöpe atılacak, bir daha görmeyeceksiniz."Sabahtan beri okuyup ezberlediğim şeylerin yarısını okuyup kapattım. Böyle etkinliklerden nefret ediyordum. O sırada annem dinlediği şarkıyı yüksek sesle söyledi:
"Minicik kaldırım taşı, pırlantaya mı karşı?"
Gülümsedim, sevdiğim bir şarkıydı. Bu yüzden koşarak mutfağa gittim ve anneme şarkıda eşlik ederek dans ettim. Annem hızla,
"Yemek yedin mi, dişler fırçalandı mı, saçını taradın mı, mayonu aldın mı? Gitmesen mi acaba, ama git, yada gitme..." işaret parmağımı dudaklarının üzerine koydum.
"Sakin ol, aldım her şeyi," dedim. Annem derin bir nefes verdi ve yanağımı sulu sulu öptü. Otobüsün korna sesi gelince hızla evden çıktım. Annem arkamdan seslendi:
"Kendine dikkat et, Aryam!"
Yanağını öptüm, hızla kapının yanındaki bavulu alıp oradaki görevliye uzattım. Orta boylu, hafif kilolu, esmer bir abi olduğu görülüyordu. Cam gibi mavi gözlerini kıskanmıştım. Siyah saçları özenle taranmıştı. Babam yaşındaydı. Hemen otobüse bindim ve arka koltuğa oturdum. Yanıma getirdiğim kitabı okumaya başladığım sırada yanıma bir kız geldi. Elinde UNO kartları vardı. Kızıl saçları, yeşil gözleri, beyaz teni, kalın pembe dudakları, ince beli vardı. Kafasında beyaz bir şapka, altında kot şort, üzerinde ise animasyon şeklinde çizilmiş bir kedi vardı. Bu onu tatlı gösteriyordu. Derin bir nefes aldı ve konuştu:
"Merhaba, ben Alina. Yanımda hiçbir arkadaşım gelmedi, o yüzden UNO oynayacak bir insan arıyorum. Sen gelirsen güzel olur, gelir misin?"
Başımı evet anlamında salladım. Ayağa kalktığımda başını iki yana salladı:
"Burada oynayalım çünkü 3 kişilik yan yana koltuk yok," dedi.
"Ama benim yanım dolu," dedim anlamaz bir şekilde. Yanımdaki iki erkekle konuşmaya başladı:
"Rica etsem buradan kalkıp benim yerime geçer misiniz? Çünkü bizim buraya oturmamız gerekiyor, ama isterseniz kalabilirsiniz."
Çocuklar birbirine baktı ve sonra kalkıp gittiler. Bir kız buraya doğru geldi. Hafif kalın beli vardı, beyaz teninde kahverengi lekeler vardı. Gözleri çekikti ve gece kadar siyahtı. Siyah saçları dümdüzdü. Bu kız resmen tanrıçaydı. Gülümseyerek elini uzattı:
"Merhaba, ben Asena. Tanıştığıma memnun oldum," dedi.
Ben de elini kibarca tutarak,
"Arya, ben de memnun oldum," dedim. O sırada Alina bağırdı:
"Hadi ama, oynayalım artık," dedi. Asena yanıma oturdu. İkisinin ortasında olduğum için kartları benim üzerime koyuyorlardı, ama problem değildi. Bacağım kartla dolduğunda onar onar dağıttık ve oynamaya başladık. Rengimiz kırmızıydı, kırmızılar uçuşurken artı dört atan Asena, Alina'ya çektirmişti. Alina bu durumdan memnun değildi, ama buna mecburduk. Alinanin bize oranla daha az kartı vardı, ve şimdi ikimiz eşitlenmiştik. Kartlar atılırken otobüs birden durdu. Evet, ara verdi. Ankara'dan Antalya'ya gidiyorduk, bir saatlik ara vermiştik. Bunun üzerine kızlarla havalara uçtuk. Otobüsten inip hızla Petrol Marketine girdim. Onca abur cuburun içinden en sevdiklerimden üçer tane aldım. Kasaya doğru giderken bir çocukla karşılaştım. Büyük ihtimalle aynı otobüsteydik. Gülümsedi, ben de ona karşılık gülümsedim. Kucağıma aldığım şeyleri kasaya bıraktım. Yiyecek paketleri okunurken çıkan ses çok rahatsız etmemişti. Kasiyer kadın poşeti uzattı, ve bu poşetin içine aldıklarımı doldurdum. Dışarıda ufak bir ses bombası çıkarılmıştı. Yasak değil miydi? Elimle anıma vurdum, ama o sırada arkadan mağazada gördüğüm çocuk geldi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ GÜNÜ
Genç KurguAsosyal olan Arya sosyalleşmek için bir yaz kampına gider yaz kampında tanıştığı yeni insanlarla birlikte mutlu olacağına inanıyordu gitme vakti geldiğinde gördükleri yüzünden gidemezler kaza değildir kasıtlı yapılmıştır Arya ve ekibi bu olayların...