gözlerin

64 11 12
                                    

Jake korkusundan gözünü açamamıştı. Kadın onu bir mekana getirmişti. Bir odanın kapısını açtı ve Jake'i oraya fırlattı.

"Kaçmaya çalışma. Beni uğraştırırsan gözlerini alırken çok daha acı çektiririm çocuk."

"G-gözlerimi derken?"

"Patronun ihtiyacı var. Uyandığında anlarsin. Gözlerine veda etsen iyi edersin."

Jake'in elleri gözlerini buldu. Anlam veremiyordu olanlara. Kafası oldukça karışıktı. Elini cebine attı ve telefonunu aldı. Polisi arayacakken telefonunu arkasından birisi aldı. Hemen ayaklandı ve telefonu almaya çalıştı ama bir işe yaradığını yoktu. Karşısındaki adam telefonu hızla ileriye doğru attı. Sonra da geri eline doğru çekti. Gücü buydu demek ki. Jake olanları ağzı açık izliyordu. Telefonu elinde parçaladı ve geri Jake'e verdi.

"Artık ne yaparsan yap."

Ekranında kırık olmayan yeri kalmamış telefonuna baktı Jake. Sinirlenmişti ama elinden bir şey gelmezdi. Burada oturup ölümünü mü bekleyecekti? Etrafa bakındı kaçabilecek bir yer aradı ama bulamadı.

Saniyeler, dakikalar, saatler.... Hepsi birer birer geçti gitti. Jake her geçen saniye stresleniyordu. Onu kurtarmaya gelen olur muydu ki? Aklına Sunghoon gelmişti. Ona ne olmuştu? Aklının her bir köşesinde bir anda Sunghoon belirdi. Onu bir daha göremeyecekti. Bu titremesine sebep oldu. Ve aniden açılan kapı sesi daha da titremesine.

"Güzel. Kaçmamışsın."

Başka birisi gelip Jake'i sıkıca tuttu. Ilerletmeye başladı. Yürüdükleri koridora bakıyordu Jake. Belki kaçış yolu bulurum umuduyla. En sonunda bir odaya geldiler. Yanındaki adam kapıyı tıkladı. Içeriye girdiler. Karşısında kapalı alanda güneş gözlüğü takan birisi vardı. Anlam veremedi Jake.

"Bu mu?"

"Evet."

"Güzelmiş gözleri. Yakışır umarım."

Jake'in az çok aklına olanlar oturmuştu. Bu adam Jake'in gözünü alıp kendisi kullanacaktı. Zorluk çıkmaması için de az sayıda olan normallerden kendisini seçmişti.

Adam yavaşça Jake'e yaklaşmaya başladı. Jake ise geriye gitmeye çabaladı. Yanındaki adam çok sıkı tuttuğu için bir işe yaramamıştı.

"Korkma çocuk. Korkmalık bir şey yok. Sadece hayatın boyunca gözün olmayacak. Gerçi... Sen güçsüzsün. Ölürsün."

Ölüm kavramı Jake'i daha da korkuturken artık gözünden aşağı damlalar akmaya başlamıştı.

"Son kez ağla."

Kaçmaya çalışıyordu ama yer yoktu. Bir anda başının döndüğü fark etti. Yanındaki adam onu bırakmıştı. Jake yere doğru düşmüştü. Başı dönüyordu.

Adam, Jake'in önüne eğildi.

"Son bir isteğin?"

"Sunghoon'un iyi olup olmadığı..."

"Gücünüz olmadığı gibi aptalsınızda demek."

Jake cevap veremedi. Şuan ne isteyebilirdi ki? En azından ölürken içi rahat olsun.

"O iyidir. Fazla bir şey yapmadım."

Sunghoon'a saldıran kadın konuşmuştu. Bu Jake'in içini rahatlamıştı.

Adam, Jake'in kafasını sıkıca tutmuştu.

"Tim. Bu ismi unutma. Cennete gittiğinde söylersin."

Tim, elinde mavi bir şey çıkararak Jake'in gözüne doğru tuttu.

Jake gözleri sıktı sıkıca. Elleriyle de Tim'i itmeye çalışıyordu.

Dünya ona acımasızdı. Yaşayacağı acıyı düşündü. Saniyeler sonra hayatı bitecekti.

-----------
~~~~~~~
-----------

bolum atmayi unutmusum æ

power | jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin