Ilık suyun altında düşüncelerimde boğuluyorum yanlışlar hatalar birbirini kovalar diye bir laf vardır lafın tam anlamıyla ben olduğunu düşünmeye başlamıştım ne düşünüyordum ki? Planımı kurarken peki ya cinayet işlerken, katil oluşum? bir sene daha sabredip okulumu bitirip üniversiteye hazırlansaydım normal bir dönem geçirseydim, peki şimdi ne yapacaktım? Nereye gidecektim? Kimim vardı ki şu fani dünyada...
Düşüncelerim kapının tık tıklanmasıyla uçup giderken yine o kızın sesini duymuştum "heey orda mısın? Herşey yolunda mı?" Ne kadar zaman olmuştu banyoya gireli zaman kavramı bile unutmuştum esir alınmış duygularla kalan tek savaşçıydım. kapı bir kez daha çaldı "iyiyim bir sorun yok, çıkıyordum şimdi" hızlıca suyu kapattım temiz havluları bedenime ve saçıma sardım, kurulandıktan sonra dolaptan aldığım temiz kıyafetleri giydim, kıyafetlerin kokusu bana huzur vermişti sanki yıllardır bu kokuyu arıyor gibiydim, bi özlem vardi içimde tarif edemediğim,
Havluyu kirli sepetine bıraktıktan sonra başımdaki havluyla saçlarımın ıslaklığını aldım ve baş havlusunu da kirliliğe bıraktım...Kapıyı açtığımda yabancı kız yatağında oturmuş bana bakıyordu, daha çok incelemek gibiydi ne yapacağımı bilemeden kapının önünde dikili kalmıştım. "Orda dikilmeye devam edecek misin es." Sorduğu soruyla yanına doğru yaklaştım ve beklemeden yatağa oturdum. "Sanırım gitmem gerekiyor, herşey için teşekkür ederim."
Karşımdaki kız derin bir iç çekti yaklaşık beş dakika ikimizde konuşmadık birşeyler söylemek istiyor gibiydi, düşünceliydi, benden rahatsız olmuş bir havası vardı anlayabiliyordum, daha fazla rahatsızlık vermek istemedim kalkmaya yeltendiğim sırada tekrar konuştu. "Nereye gideceksin?" Soru beni şaşırtmıştı beni düşünüyordu. "Bilmiyorum." Dedim sakin ve duygulu bir ses tonuyla, meraklı gözlerle bakıyordu bu sefer, "nasıl bilmiyorum? Evin ailen yok mu?" Sol gözümden bir damla yaş düştü kimsesizdim ve bunun farkına birkez daha varmak bana acı veriyordu. "Yok." Dedim tok sesimle sanki ses tellerim kopmuştu konuşamıyordum sürekli yutkunurken avuçlarımın terlediğini hissediyordum.
"Hava karardı bu gece burda kal sabah gidersin." Dedi ciddi ses tonuyla. Havanın karardığından bile bi haberdim.
"Rahatsızlık vermek istemem." Gözlerine bakıyordum burda kalmak istiyordum artık yabancı kızın kötü biri olmadığını düşünüyordum peki ama neden böyle bir mahallede oturuyordu?"Senin için bir yer buluruz sabah konuşuruz bunları, odayı sevdiysen bu gece burda yatabilirsin." Ağlamamak için zor duruyordum sadece başımı sallayabilmiştim, bu sefer yabancı kız yataktan kalkmış kapıya ilerliyordu,
"Sen nerde yatacaksın?" Tamam biraz patavatsız bir soruydu ama sormam gerekliydi bana odasını vermişti kendisi nerede kalacaktı... "Misafir odasında kalırım, iyi geceler" küçük bir gülümseme göndermişti bana, mutluluğuma yenilip gülümsedim, ilk defa biri gözlerimin içine bakarak gülümsemişti sevgiden ne kadar uzak kalmışım, bir yabancının gülümsemesine kanacak kadar...Kafamı yastığa koyup tavanı izlemeye başladım uyuyamıyordum bu gün yaptıklarım gözümün önünde canlanıyordu, caniydim, karşımdaki kişinin ailesini bile düşünmemiştim, gerceklerin kafama dank etmesiyle kurgulamaya başladım ben ölsem arkamdan ağlayacak kimsem olmayacaktı ya da cenazeme katılabilecek birileri...
Düşüncelerimi susturmaya çalışırken gözlerimin ağırlığına esir düştüm uykuya daldım...
Bilmediğim sokak arasında kanlar içindeydim, bağırıyordum, bağırışlarım ağlamaya dönüşürken etrafımda dönüyordum, boğuk anlamsiz sesler duyuyordum koşmaya devam ettim sokaklara girdikçe sesler daha net gelmeye başladı "katil" insanlar bana katil diye bağırıyordu daha çok ağladım koştum kaçmanın bir yolu olmalıydı etrafta hiç insan olmamasına rağmen sesler sanki yakınımda bağırıyorlarmış gibi geliyordu, sokağın ortasına geldiğimde yol ayrımıyla karşılaştım önümde iki yol vardı birini seçmem gerekliydi genelde böyle olur karşına iki üç yol çıkar sende birine girersin ya sonun olur ya da başlangıçın...
İlk yoldan koşmaya devam ettim öfkeli insanların bağırışları hâlâ benimleydi.
Koştuğum yol bir süre sonda yokuşa dönüştü arkama bakmadan yokuşu çıkmaya başladım yaklaşık on dakika yokuş çıktıktan sonra düz bir zemine gelmiştim etrafımda evler ağaçlar ve park vardı, artık öfkeli insanların sesini duymuyordum parka doğru yaklaştım salıncakta sallanan sevinçle gülen hafif tombik bir bebek vardı, annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın bebeğin önünde durmuş elleriyle hafifce salıncağı sallıyordu, biraz daha yaklaşmak istediğimde sanki onlar bana uzaklaşıyor du, kadının gözleri üzerime döndü "ne kadar büyümüşsün es, keşke hep yanında olabilseydim." Kadının sesi kulaklarımda yankılanırken kapının çalınmasıyla uyandım, içeri yabancı kız girdiğinde gözleri hayretle bana bakıyordu "bağırıyordun iyimisin diye bakmak istedim, ağlamışsın bir sorun mu var?" Ağlamış mıydım bunun farkına bile varmamamıştım," bir sorun yok iyiyim" gözlerini bir müddet daha bende gezdirdikten sonra " ben aşağıdayım kahvaltı için seni bekliyoruz." Demesiyle odadan çıktı...Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım gerçekten de ağlamıştım gözlerimin altı morarmış şişmişti, iğrenç görünüyordum
Siyah saçlarım ıslak kaldığı için birbirine dolaşmıştı, ellerimle saçlarımı düzelttikten sonra banyodan çıktığımda dolabın alt çekmecesi dikkatimi çekti az önce açık olmayan çekmece şu an açıktı merakıma yenilip çekmeceyi karıştırmaya başladım, çekmecede corap atkı gibi şeyler vardı belki de o kız buradan çorap almak istedi birazdaha çekmeceyle uğraştığım sırada altında bir hazne daha olduğunu fark ettim hazneyi kaldırdığımda gözlerim korkuyla doldu...Çekmecede iki adet silah ve şarjörler vardı...
Silahın çekmecede ne işi vardı?...
Helloooo 🤍 bölüm sonuu kitabın gidişatını beğendiniz mi belirtmeyi unutmayın bu arada oy verirseniz çok mutlu olurum 🎀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karakalbin yanışı
ActionGeçmişe dönüp baktığımda koca bir enkaz, koca bir hüzün görüyorum. Insanların hayatlarını mahvettim belki de ama pişman değilim çünkü benim hayatım zaten çalınmıştı. Ben es bildiğin es işte başka bir açıklaması ya da anlamı yok. Aşka ve aşığa inan...