𝟎𝟎𝟕 | 𝐩𝐚𝐫𝐭𝐢

22 5 0
                                    

"Regulus'un davetini kabul ettim."

Cuma akşamı yataklara dağılmadan önce Jennifer ile buluşan Adelle'in ilk lafı bu olmuştu.

Jennifer hiçbir şaşkınlık belirtisi göstermemiş, sadece gülümsemişti. Tepkisini gören Adelle, onun çoktan bu durumu bildiğini anlamıştı.

"Söyledi, değil mi?"

Jennifer yalanladı Adelle'i,  "Hayır, hayır o söylemedi. Yılanlar fısıldadı bana." Adelle, gözlerini kıstı, "Çatal ağız olduğun detayını atlamış mıyım?"

Jennifer dilini şıklattı, "Bana öyle bir özellik bahşedilmedi maalesef."

Adelle, kolundaki çantanın askısını daha sıkı tuttu düşmemesi için. Yoğun bir haftayı daha kapatıyorlardı ve bunu yarın ki partiyle ödüllendireceklerdi.

"Ne giyeceksin?" diye sordu, Jennifer. Saçlarını örmüştü ve Adelle'e göre gerçekten çok yakışmıştı.

"Mavi dizlerimin altında biten bir elbise almıştık yaz tatilinde, hatırlıyor musun? Onu giyeceğim. Ve altına da gümüş ayakkabılar. Takılarım da hazır." dedi Adelle, "Sen ne giyeceksin?"

"Yeşil askılı elbisemi giyeceğim. Ayakkabılarım siyah olacak. Ama saçlarıma karar veremedim." Örgüsünü ucunu tuttu Jennifer, "Açık mı bırakayım?"

"Eğer kolye küpe takacaksan topla. Küpelerin belli olsun."

"Sanırım küpe takmayacağım." diye cevapları Jennifer. "Aslında saçlarımı büyü ile düzleştirsem mükemmel durur."

Adelle Jennifer'ın düz saçlı halini gözünün önüne getirdi, "Evet, sana çok yakışır." dedi. "Bence de düzleştir.",

Sohbetlerinin ana konusu partiydi. İki genç kız dikkatle bu konu üzerinde yoğunlaşırlarken Hogwarts'ın başka bir koridorunda Regulus Black ve Cameron MacMillan karşı karşıyaydı.

Regulus bu genç adamdan hiç haz etmiyordu. Adelle ile birlikte İhtiyaç Odası'na girdiğini gördüğünde ise resmen ona karşı nefret beslemeye başlamıştı. Ve şimdi karşısında dikiliyordu.

"Partiye geleceğini duydum," dedi MacMillan oğlanı. "Üstelik Adelle ile birlikte." İşte şimdi belli olmuştu MacMillan'nın derdi. "Bunun seni ilgilendiren hiçbir kısmı yok, neyseki." dedi Regulus. Tıpkı genç Hufflepuff gibi dik dik bakarak.

Cameron dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi, "Bana ait olana dokunulmasından hiç haz etmem, Black." dedi tehditkar bir tonla. Sesinin tınısından haz etmeyen Regulus ukala şekilde gülümsemeye başladı. Gri gözleri derinleşmişti. "Adelle'den bir eşyaymış gibi bahsetmen," dilini şıklattı, "pek sana göre değil, iyi çocuk."

MacMillan'ın sinirlenmesi için ona lakaplar takmanız yeterliydi. Regulus da geçmiş tecrübelerinden yaralanarak bu kozunu kullanmıştı. Ellerini sinirle sıkan Cameron her an patlayabilirmiş gibi gözüküyordu. "Senin gibi Hufflepuff'lar başının belaya girmesini istemez." 

Son raddede Cameron asasını çıkartacaktı ki koridorda yankılanan sesle ikisinin de başı sesin sahibine döndü.

"MacMillan!"

Ses Regulus'un çok yakından tanıdığı bir kişiye aitti. Sirius Black arkadan toplamasına rağmen hala dağınık duran saçları, gevşemiş kravatıyla karşısındaydı.

"Black?"

Yanlarına varan büyük Black oğlanı ikisini de süzdükten sonra soruya cevap verdi, "Flitwick, seni çağırıyordu. Önemliymiş."

MacMillan tek kaşını kaldırdı, "Konu neymiş?" Sirius Black umursamaz bir tavırla omuz silkti, "Bilmiyorum,"

"Anladım, sağol." dedi Cameron ve bir kez daha Regulus'a dik dik baktıktan sonra yanlarından ayrıldı.

𝐏𝐞𝐚𝐜𝐞 𝐈𝐧 𝐓𝐡𝐞 𝐃𝐚𝐫𝐤𝐧𝐞𝐬𝐬 | ʀᴇɢᴜʟᴜꜱ ʙʟᴀᴄᴋHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin