Sonbahar sabahında tüm sıcaklığı ile parıldıyordu güneş...
Küçük Aymira odaya sızan güneş ışıklarıyla açtı minik gözlerini. Ve yine kendi uyanmıştı o kadar çok isterdi ki annesinin onu öperek yada gıdıklayarak uyandırmasını, gerekirse uykuyu bu kadar çok sevmesine rağmen uyumazdı tüm gece uykusuz kalmaya değerdi.
Yatağından doğrulup odasını seyretti, 8 yaşında olmasına rağmen mavi renkleri hakimdi oda da sadece yer yastıkları mordu, mavi huzur veriyordu ona bulutları gökyüzünü izlemeyi severdi.
Annesinin çıkardığı pembeli yeşilli eşofmanlarını giyindi, koyu uzun siyah saçlarını annesine taratmayı seviyordu ne kadar zorla ısrar etse de ikna ediyordu bir şekilde.
Kardeşinin odasına gitti henüz 3 yaşındaydı Ceylin, ablasının biriciği. Ceylini uyandırdı üstünü giydirip saçlarını taradı, kendine Ceylinin küçük annesi denmesini seviyordu kardeşini oturma odasına götürüp çizgifilm açtı "Pepee" dedi Ceylin yamuk yumuk konuşmasıyla. Aymiranın birde abisi vardı Cenk onu en son geçen sene görmüştü. İzmirde annanesinin yanında okuyordu abisi. Nede çok özlemişti abisinin saçlarıyla oynamasını sarılmasını.Babasına her ne kadar abim neden gelmiyor diye sorsada babası hep geçiştirir orada okuması gerektiğini söylerdi. Annesinin mutfak da olduğunu tahmin ederek mutfağa gitti, nefis poğaça kokusu geldi burnuna çok severdi annesinin poğaçalarını.
- Günaydın annecim. Dedi annesinin beline sarılırken.
- Günaydın Esil. Dedi annesi, Esil dediğine göre bir sorun vardı sesi de soğuk gelmişti .
Bugün pazardı pek sevmezdi pazar günlerini çünkü babası evdeydi, çok severdi babasını ama bir çok şeye izin vermezdi, babası için önce ders vardı, gezmek eğlenmek bir sonraki plana düşüyordu. Aklına geçen sene geldi Aymira'nın :
(4 Haziran)" Yine bir pazar günü, üstümü giyindim, mutfağa geçip kahvaltıyı yaptık. Öğleden sonra 1 gibi canım çok sıkılmıştı annem mutfakta yemek hazırlıyordu babamda dinleniyordu, aklıma (kuzenim ) Tuğçe abla geldi yakındı evleri, babamın yanına gittim:
- Baba, babaa, diye seslendim.
Ama uyanmamıştı. Bende azıcık dürttüm bir yandan "Babaaa" diye sesleniyordum. Sonunda bıkkın bir şekilde uyandı
Babam : Efendim Aymira ?!
Ben : Babacığıımm canım çok sıkıldı da birazcık Tuğçe ablam gile gidelim mi ?
Babam : yarım saat daha uyuyayım öyle gidelim. Dedi peki babacım deyip oturma odasına geçtim.
Vakit bitmek geçmek bilmiyordu...
Biraz televizyon izledikten sonra saate baktım 45 dk olmuştu. Babamın yanına gittim hala uyuyordu. Yine Babacığıımm diye seslendim biraz da dürttüm. Babam sinirle kalktı, hangi ara yatak odasına geçip annemin arkasına saklanmıştım kim bilir içerden çat diye bi kırılma sesi geldi babam bişeyler mırıldandı ama ben ağlamaktan duymamıştım, sonra dış kapı açıldı ve babam evden gitti .
Neyin kırıldığına bakmak için annemden ayrıldım ve antreye cıktım aynalı dolaba bakmamla şok geçirmem bir olmuştu, dolabın kapagi çöküktü ! Ve bir yumruk iziydi. Yine ağlamaya başladm. Çok acımışmıydı acaba eli? Kanamışmıydı ? " annesinin seslenmesiyle düşüncelerinden sıyrıldı. O günden sonra babasından hicbir sey isteyememisti Aymira çünkü yoktu...
O gün babası gelmedi eve Aymiranın, akşam oldu annesi ağladı, ertesi gün camiinin avlusuna gittiler siyah gözlüklü amcalar siyah giyen kadınlar vardı, herkes ağlıyordu anlamdıramadı Aymira neden herkes ağlıyordu ki sonra dikdörtgenimsi bisey getirdiler ortaya ustunde yesil bir örtu vardi, sonra bir çukura koydular kutuyu toprak örttuler, Aymira annesine döndü
"Annecim noluyo ki burda?"Baban Esil baban öldü.."
Bir yas dokuldu Aymiranin
yanaklarina ölüm neydi bilmiyordu, ama bildiği tek sey tek sığınağını ve annesini kaybetmisti o gün...Zor bir çocukluk geçirmişti Aymira Karadağ. Evleri iki katlı müstakil bir evdi. Babannesi gile yaşadı ve tabi bu onun çocukluğunu da kısıtlamıştı. Yemekte sessiz olcaksın , gürültü yaparak oynamayacaksın, evin içinde koşmayacaksın, izinsiz oyun oynamak dışarı çıkmak, yoktu hep bi disiplin içinde büyümüştü Aymira. Kışın kar yağdığında sokakta kar topu savaşı yapan çocuklara imrenerek bakardı çünkü dışarı çıkarsa hasta olacağını söylerdi annesi. Halbu ki Aymira küçük olmasına rağmen anlardı asıl sebebin hasta olursa babası annesine kızcaktı " çocuğa niye bakmıyosun diyecekti. Bunu bildiği için sesini çıkarmazdı. Annesi balkona kardan adam yapar Aymira da pencereden annesini seyreder bitince de kardan adama ağız göz yapmak için beş on dakikalığına çıkardı.
Evet Aymira Esil Karadağ küçük yaşta başlamıştı büyük olmaya.
Ve küçük yaşta en büyük sığınağını kaybetmişti..."Baba"
(5 Haziran)Hep mutlu olacağımızı düşünürüz ilk başlarda. Her şeyin bizim isteğimize göre olacağını, hep güleceğimizi hiç ağlamayacağımızı, hep sevdiklerimizle olacağımızı , hep iyi insanlarlar tanışacağımızı zannederiz...
Sonra keşkeler başlar, hayat karşımıza bazı çukurlar , tuzaklar ve fırtınalar çıkartır. O zaman anlarız hep kendi istediklerimizin olmayacağını...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Kır Çiçeği" (askıda)
Fiksi RemajaBir kır çiçeği masalı... Küçük yaşta kendi ayakları üzerinde duran bir kız çocuğu... Her sabah umutla parıldayan bir kız çocuğu... Hayatın gizemiyle tek başına kalan bir genç kız... Kendi kaderlerini kurgulayan iki genç... Yalnız geceleri süzülen gi...