sızı

12 2 0
                                    

Öylesine yazıyorum. Belki olurda hislerim yansır, yanan bir yanımın ateşini söndürürüm.



Attığı seyrek adımlarla her zaman oturduğu soğuk mermerle buluştu teni. sokağın sonunda her zaman boğuştuğu düşünce seline kapıldığı, havanın seğirip sarıyı kırgınlık mavisine teslim ettiği zamanları bulurdu oturduğu anlar. Sessiz. Kimsesiz. Soğuk mavi değil, kimsesiz soluğun mavisiydi. Bahsedilen hava değil, oturduğunda dönüştüğü ruhunun rengiydi. Oraya her oturduğu vakit kendi yanlızlığı gibi, sokak da ona acıyıp saklamak ister gibi  herksi bir noktaya uğurlamıştı sanki.  Göz gezdirdi etrafta. kimse yoktu ortalıkta. Bir süre solgun maviyle boyanmış etrafı inceledi. Sessizliğin içindeki sesi yanlızca kendisinin duyduğunu bilir gibi her sessizliği dinledi. Sonra başı istemsizce sol tarafında döndü.

Boş.

Her zaman boştu ya sahi. Düşündü. Çevresinde evlenip sanki insan kıtlığına girmişcesine marifetmiş gibi ilk ayında kalınan hamilelikleri. Kendisine verilen 'artık yaşın geldi, hiçbir kimseyle görüşmüyor musun? Büyüdün' lafları doluştu. Sonra söz sahiplerinin hayatlarındaki aldatma boşa uğraş yıpranma ve hiç uğruna harcadıkları zamanlar doluştu. Histerik bir gülüş oluştu durgunluğa. Sadece doğurmak için doğulan çocuklar geldi. Kavga ortamında, kimisi anne babasız veya şiddetle büyüyecek birkaç saniyelik zevk uğruna Yıllarca çekecekleri acıları hayal etti ve daha çok güldü. Aslında insanların birer narsist olduğunu biliyordu. Toplumdaki adı soy sürdürme. Yaşama devam yolu. Asıl adı narsist toplumun ritüelleriydi. Yüzdeki alaycı ifadeyle yanımdaki boşluğu izledi. Gülüşü yavaşca sırıtışa dönerken gülüşünün sesi yükseldi. Önce kıkırtıya, ardından kahkahaya bıraktı kendini. Başı istemsizce arkaya düşerken bir süre daha şen kahkalar attı. Gökyüzüne dönen bakışları tekrar yanımdaki boşluğa döndü. Ardından göğsündeki ağrıya yenik düştü.

Yine ordaydı. Bütün ağırlığıyla omuzları eşliğinde kalbini saran ağırlıkla iki büklüm olmak istedi. Gülüşü tekrar sırıtışa evrildiğinde gözünden firar edenlere karışamadı, izin verdi. Yine doluştu aklına. Önceki hayatında çok mu canını yakmıştı onun? Bu hayatında yüzüne bakmayı geç, varlığını varlığına dokdurmayacak mıydı? Geçmiş hayatımda canını çok yaktımda mı karşıma çıkmayıp yokluğunla en büyük eziyeti ediyorsun? Sessizce dudaklarının kenarı nemli yollara dokunacak kadar gülümserken başını çevirip gök yüzüne baktı. Gecenin mavisi bu sefer ona hak vermişcesine en soğuk esintisini sundu. Kabullenir gibi başını sallayıp dudaklarını gözyaşları nemlendirmemişcesine ıslatıp başıyla onaylayarak arkasına yaslanıp taktığı kulaklığıyla sessizliğin en büyük gürültüsü olarak eşlik etti boş sokaklara.



hiraethHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin