0.5 Yeniden

156 19 109
                                    

Medya:Turgay Yankı

Derin bir nefes alarak önümdeki çiçeği kokladım.Yüzümdeki gülümsemeyle geri çekildiğimde çiçeği tekrar yerine götürdüm.Sulanması gerekenleri sulayıp, ekilmesi gerekenleri ekmiştim.
Parka gittiğimiz günün üzerinden tam olarak bir ay geçmişti, Turgay hâlâ yoğun bir şekilde çalışıyordu.Bugün eve gelemeyişinin ikinci günüydü, bugün eve gelir miydi?Bilmiyordum.İşlerim bittiğinde şirkete uğrama fikrini aklımın bir ucuna koydum.

Uzun zamandır yanıma bir çalışan almak istiyordum, etrafa haber yaymıştım.Birkaç kişiyle görüşsem de kişisel problemlerinden ötürü işe girmekten vazgeçmişlerdi.Bugün bir kişi daha görüşmeye gelecekti, umarım bu iş hallolurdu çünkü şu aralar çok yorgun düşmüştüm.Seranın tüm işlerine tek başıma yetişmeye çalışmak beni çok yoruyordu.Üzerimde anlamlandıramadığım bir yorgunluk vardı.Turgay vitaminlerimi kontrol ettirmem konusunda uyarılar yapsa da ben ertelemekte ısrarcıydım.

Saate göz attığımda ikiye on kaldığını gördüm.Gelecek olan kız saat ikide geleceğini söylemişti.Yaklaşmış olmalıydı.Sandalyeme oturup kitabımı açtığım sırada dış kapının sesi gelmişti.
Birisi zile basıyordu, muhtemelen gelen kızdı.Burayı yaptırırken güvenliği ön planda tutmuştuk, bakıldığında büyük demir kapımızdan da anlaşılıyordu zaten.

Kapıyı açtığımda karşımda sarı saçları omzunun biraz aşağısında olan uzun boylu bir kız duruyordu.Gülümsediğinde ben de gülümsedim

"Merhaba, ben Betül!İş ilanı için gelmiştim.Telefonda konuşmuştuk."

Geri geri adımlayıp geçmesi için kapıyı ardına kadar açtım.

"Hoşgeldin, içeri buyur lütfen."

İçeri girdiğinde kapıyı kapattım ve onunla beraber seraya doğru yürümeye başladık.Meraklı gözleri heyecanla bahçeye dikmiş olduğum çiçeklerde gezdi.

"Çok güzelmiş burası, hayal ettiğimden çok daha güzel."

Gülümsedim.
"Evet öyle, anladığım kadarıyla sen de çiçekleri çok seviyorsun."

"Evet, çok severim."dedi, bahçeye diktiğim çiçeklere büyük bir gülümsemeyle bakarken.

"Öyleyse iyi anlaşacağız demektir."dedim, onun gibi gülümserken.

İkimizde seranın içine girdiğimizde elimle ilerideki beyaz masayı gösterdim.

"Şuradaki beyaz masaya oturalım.Ben sana bi' su getireyim.İçecek başka bir şeyler ister misin?"

"Yok hayır, teşekkür ederim.Zahmet etmeyin."dediğinde, gülümsedim.

"Yok canım, ne zahmeti."dedim ve seradan çıkıp bahçenin girişinde kalan minik kulübeye ilerledim.

Tepsiye bir bardağa su koyduktan sonra minik buzdolabına koyduğum soğuk, taze sıkılmış limonatayı da tepsiye koydum.Kendime de bardak aldıktan sonra seraya ilerledim.Beyaz masaya geldiğimde elimdeki tepsiyi masaya bırakıp Betül'ün tam karşısındaki sandalyeye oturdum.Hava oldukça sıcaktı, büyük bardaktaki buzlu suyu kana kana içen Betül'e gülümsedim.
Kendi bardağıma limonata doldurduktan sonra masaya koyduğu bardağa soğul limonatadan döktüm.

Güler yüzlü bir kızdı ve bu benim açımdan önemliydi.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."dedim, ben de onun gibi gülümseyerek.

Heyecanlandığını yüzündeki telaşlı fakat her şeyi halletmeye çalışan yüz ifadesinden anladım.Rahatlatmak adına ona birkaç soru soracaktım.

Aynı Evin YabancılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin