Yattığım yatağımdan yavaşça doğruldum telefondan saate baktığım 09:40 olduğunu gördüm. Yatakta bağdaş kurarak kös kös oturmaya başladım şu ana kadar olanları düşünüyordum. Hiç bilmediğim ama hep merak ettiğim o şehirdeydim "İstanbul".
Tek başıma, ailemden, sevdiklerimden herkesten uzakta yeni bir başlangıç yapmıştım.
Aslında mecburluktan değil yaşadığım şehirde Bursa'da iş bulamamıştım daha doğrusu bulmaya pek yanaşmamıştım İstanbul'da olan diş kliniklerine başvurular yapmıştım ve bir anda kendimi İstanbul'da işe girmiş buldum. Evim 2+1 tatlı bir evdi ama içinde eşya var mı derseniz maalesef henüz doğru düzgün bir yatağım bile yok. Yere yatağı atmıştım henüz evin eksiklerine bakacak zamanı bulamamıştım. Aslında bugün bir çıkıp bakabilirdim.
Yataktan kalktım kahvaltı için mutfağa geçtim dolap tabi ki tam takır daha dün annem gil beni bıraktı yemeğimizide dışarda yedik gelmişken ev alışverişini halledelim dediler ama ben geçiştirdim. Pek mantıklı bir hareket değildi sanırım.
Altıma bir şort üstüme de kapüşonlu giyip evden aceleyle çıktım minik bir market alışverişi yapmam gerekti. Dışarı çıktığımda hafiften bir ürperti hissettim sonbahar gelmişti.Peynir, yumurta, yağ, zeytin derken yorulmuştum ama sebzelerede bakmam gerekiyordu market arabasını sağa doğru çevirdiğimde başka bir market arabasına çarptım. Kafamı kaldırdığımda kafasında şapka olan, hoş bir çocuk vardı. Kaşlarını kaldırıp bana bakarken aceleyle konuştum,
"Kusura bakmayın farketmedim."
Tatlı bir gülümseme gönderdim onunsa yüzünde mimik oynamadı,
"Sorun yok."
Boş boş suratına baktım ve sağa doğru yittim market arabasını. Ağzımda geveleyerek konuştum,
"Uyuz"
"Pardon?"
Tedirgin bir sırıtışla arkamı döndüm ve saçma bir gülümsemeyle deyim yerindeyse götüm götüm uzaklaştım. Sebzeleri ve meyveleride hallettikten sonra eve doğru yürümeye başladım neyse ki yakındı çünkü küçük şeyler alayım derken marketi aldım almıştım poşetler aşırı ağırdı. Asansörün önüne geldiğimde poşetleri ayağımın ucuna koyarak kollarımı dinlendirdim. Yanımda bir ses duyduğumda o tarafa dönmeden asansöre girdim düğmeye bastım kafamı kaldırdım bir de ne göreyim.. Şaka şaka başka bir hoş çocuktu bu sadece biraz daha kısaydı, hafif bir baş selamı verdiğinde ben de ona gülümsedim düğmeye basmaya yeltendiğinde elini geri çekip bana döndü.
"Yeni mi taşındınız?"
"Evet, dün yerleştim"
"Hayırlı olsun ben de karşı dairenizde oturuyorum. Kerem ben bu arada."
"Memnun oldum,Güneş ben de."Birbirimize gülümseyerek bakarken ne kadar tanıdık bir yüzü olduğunu farkettim birine benzettim sanırım. Sonunda asansör 13. kata gelmişti benim geçmemi bekledi ben de hızla adımladım. Eve girerken son kez dönüp konuştu,
"İyi günler"
"İyi günler size de."
Elimdeki poşetleri mutfağa fırlattığım gibi ellerimi yıkayıp üstümdekilerden kurtuldum rahat bir ev tişörtü giydim saçlarımı tepeden toplayıp mutfağa giriştim hızla.
O kadar yorulmuştum ki aldıklarımı yerleştirdim kahvaltımı ettim hızla duş aldım ve şu an taksiyle ikea'ya gidiyorum umarım istediğim gibi şeyleri bulabilirim hızlı karar veren biriyim ama tabi ki anneme danışmadan alışveriş yapamam hele ki ev eşyaları konusunda.
İşlerimi anlamadığım bir şekilde çok hızlı bitirdim ve Ikea köftesi yemeden gitmek olmaz diyerek karnımı doyurup eve geldim teslimatın hemen olacağı söylendi hazırda ürünler olduğu için bu aralar şanslıyım ama bilemiyorum umarım böyle devam eder.
Şimdiii keyif yapma zamanı hızlıca mutfağa girdim yarım saatte hazır olan kurabiye tarifime başladım biraz yorulmuştum ama sorun değil friends açıp kurabiyeleri beklemeye başladım zamanlayıcı ötünce hızla fırına koştum güzelce kızarmışlardı. O an aklıma bir fikir geldi karşı komşuma kurabiyelerden ikram edebilirdim hem ev alma komşu al demişler illa ki birbirimize ihtiyacımız olacak sonuçta. Tabağa kurabiyeleri yerleştirdim anahtarımı alıp karşı komşumun kapısını tıklattım içerden sesler geliyordu ama açan olmamıştı. Duymayacağını düşünerek zile bastım. İçerden boğuk boğuk sesler gelirken adımların yaklaştığını duydum yüzüme samimi bir gülümseme kondurup bekledim kapı hırsla açılınca karşılaştığım yüzle gülüşüm soldu bu defa şaka değil evet bu sabah ki market kazasında ki çocuk gerçi şapkası yoktu saçlarının sarı olması garibime gitmişti. Kaşları çatık bir şekilde bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs /Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Sen gerçekten sevmeyi biliyor musun Güneş gerçek sevgiden bahsediyorum. Sevmek sevilmeye de izin vermektir, sen sadece sevmek istiyorsun."