Barış beni Melisa'ya bıraktıktan sonra antrenmana gitti. Tüm gün yorulduktan sonra antrenmana gitmesi içime sinmesede antrenmanda sonra tekrar gelmesini tembihledim. Teşekkür için yemek hazırlamak istiyordum. Üzerimi değiştirip saçlarımı topladım Melisa'yı arayıp hoparlöre aldım bir yandanda ne yemek yapabilirim diye bakınıyordum.
"Alo?"
"Aşkım naptın?"
"İyiyim aşkım işteyim sen naptın ev işini?"
"Hallettik Barış'la."
"Yaaaa Barış-"
"Melisa!"
"Tamam sustum akşam Kerem'de yemek yiyeceğiz sen de gel."
"Şöylee ben Barış'a yemek hazırlayacağım hatta hazırlamaya başladım."
Melisa gülmesini bastırmaya çalışarak konuştu,
"Hayır birde laf edince bana kızıyorsun ne yemeği bu hayırdır?"
"Ya tüm gün yanımdaydı evleri gezdik sonra Ikea'ya gidip eşya baktık o kadar yoruldu üstüne antrenmana gitti ben de çıkınca gel dedim ne var bunda?"
"Bir şey yok da neyse afiyet olsun size."
"Sesindeki imanın farkındayım Melisa."
Pirinçleri ıslarken konuşmaya devam ettim.
"Yok hayatım ne iması iyi yapmışsın o kadar yorulmuş çocuk."
"Ayy seninle uğraşamayacağım hiç hadi kapatıyorum ben."
"Tamam tamam hadi kolay gelsin görüşürüz."
Telefonu kapatıp patates ve havuçları hazırlayıp haşlanması için ocağa koydum. Ben et pek sevmiyordum ama Barış sevdiği için et yapacaktım.
Et pişerken şehriyeli pirinç pilavını da ocağa koydum. Ortalığı toparlayıp içeriye masayı hazırladım tabakları ve bardakları masaya yerleştirip mutfağa döndüm. Telefonumun çalmasıyla etin kapağını tekrar kapatıp telefonumu aldım."Efendim Hakan?"
"Naptın?"
"İyidir öyle yemek hazırlıyordum sen naptın?"
"Ben de iyiyim yarın İstanbul'a geliyorum klinik için bir kaç yer baktım oralara bakalım dedim."
"Çok iyi yapmışsın ben tüm gün ev işlerine koşturdum yarında beraber bakarız."
"Olur sabah gelip akşam döneceğim pek vaktim yok halletmemiz gerek."
"Tamamdır sabah tekrar haberleşiriz o zaman."
"Tamam iyi akşamlar görüşürüz."
"Görüşürüz."
Pilavın altını kapatıp eti son kez kontrol edip onunda altını kapattım. Kapının çalmasıyla kapıya doğru adımladım. Barış omzunda çantası kafasında şapkasıyla baygın bakışlarla bakıyordu. Kızarık burnu benim içimi ısıtırken gülümseyip içeri girmesi için kenara çekildim.
Çantasını kenara bıraktıktan sonra lavaboya adımladı bende yemekleri içeri götürüp tabaklarımıza et, haşlanmış patates havuç ve pilav koydum. Pilavı tekrar mutfağa götürdüğümde Barış'da lavabodan çıkmıştı beraber içeri geçtik."Çok güzel görünüyor kurt gibi açım."
Bardaklarımıza su doldururken konuştum,
"İyi misin çok yoruldun bugün."
"İyiyim şimdi senin hazırladığın yemeklerle daha iyi olacağım."
Gülümseyerek Barış'a baktım tabağıma döndüğümde nefes almadan yemeye başladım o kadar acıkmıştım ki ben de. Etten bir çatal daha aldığımda bir anda midem ağzıma geldi. Çatalı masaya bırakıp koşarak banyoya gittim klozete çöküp midemdeki her şeyi çıkardım. Barış yanıma eğilip eliyle sırtımı sıvazladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs /Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Sen gerçekten sevmeyi biliyor musun Güneş gerçek sevgiden bahsediyorum. Sevmek sevilmeye de izin vermektir, sen sadece sevmek istiyorsun."