6- Tensel Temas

349 56 10
                                    

Artık babasının söylenmelerine dayanamayarak, bu sabah erkenden kalkıp, kahveyi açtı Samet. Kahveyi seviyordu ama uykuyu daha çok seviyordu.

Kahvedeki büyük semaveri çalıştırdı ve gazeteciden günlük gazeteleri teslim aldıktan sonra, her masaya her gazeteden birer tane koydu.

Açtığı televizyondan müzik ayarladı ve yerleri süpürdü fırçayla. Uykusu da iyice açılmıştı. Sandalyeleri de düzelttikten sonra, her şey tamamdı.

İşlerini bitirdikten sonra dışarı çıktı. Hava bugün de sıcak olacak gibiydi. Saat daha çok erken olduğu için, güneş doğmamıştı henüz. Hava bile daha yeni aydınlanıyordu.

"Mis gibi hava." dedi daha tam sıcak olmadan. "Tertemiz mis gibi." dedi, kahvenin yanındaki çiçeklerin kokusu burnuna geldiğinde.

Tam içeri girecekti ki, duyduğu sesle yerinde durdu ve arkasına döndü.

"Çay var mı?" diyen ses, elbette Yaman'a aitti. Samet, daha dün akşam gay muhabbeti yaptığı kişiyle yüz yüze olduğu için gerilmişti haliyle. Ama ona bunu belli etmeye niyeti yoktu.

"Var." dedi kısaca ve içeri girdi. Tezgahın arkasına doğru geçtiğinde, Yaman'da içeri geçip, masalardan birine oturmuştu.

"Demli olsun." diye seslendi Samet'e doğru. Samet, demli bir çay doldurup, Yaman'ın önüne bıraktı.

"Başka bir şey?" diye sordu. Yaman, başını olumsuz bir şekilde salladı ve çayından yudumladı. Bir süre çayından içti ve elindeki telefonla bir şeyler yaptı.

Samet de bu süre zarfında çaktırmadan onu izledi. Yaman'ın keskin çene hatlarında, bir kalemle çizilmiş gibi duran kaşlarında gezindi gözleri. Dudakları ne dolgundu ne de çok ince. Dudaklarını incelerken, gülümsediğini farkedince, bakışlarını gözlerine çevirdi Samet. Yaman, alaylı ifadesiyle ona bakıyordu. Samet yutkunup bakışlarını çevirdi.

Samet, yüzünün yandığını hissederek dudaklarını ısırdı. Yaman, oturduğu sandalyeden kalkıp, birkaç adımda Samet'in önüne kadar geldi ve tam dibinde durdu.

Samet, yere eğik olan başını kaldırıp, ayakta duran oğlana baktı. Yaman, sağ elini kaldırıp, nazik bir şekilde çenesini tuttu Samet'in.

"Gay değilim diyordun değil mi?" dedi Samet'in gözlerine bakarak. Samet, buna cevap vermedi. Heyecandan boğazı kurumuştu. Zar zor yutkundu sadece. "Ben gay olsaydım erkeklerin dudaklarını incelerdim anca. Gay olmasam, işim bile olmazdı." dedi ve bakışlarını Samet'in dudaklarına indirdi. Samet'de refleks olarak dudaklarını yaladı o anda. Gözü, Yaman'ın adem elmasına kaydığında, belirgin bir şekilde hareket ettiğini fark etti. Bu tensel temas, ikisini de zorlamış gibiydi.

İkisi de donmuş bir şekilde birbirlerine bakarken, Yaman'ın telefonunun sesiyle kendilerine geldiler. Yaman, kendini geri çekti ve telefondaki kişiye hemen geleceğini söyleyip, bir şey demeden kahveden çıktı.

Samet, Yaman gittikten dakikalar sonra kendine geldi ve Yaman'ın oturduğu yere bakınca aklına gelen şeyle ayaklandı.

"Lan çayın parasını unuttun!"

Koyun can derdinde, Samet...

Az önceki tensel temas beni bile heyacanlandırdı. Yazarken aklımda canlanan sahneler 😌

Yorumlarda buluşalım 🌸

GAY MİSİN? *bxb*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin