Gözlerimi açtığımda bir atın üstünde bağlandığımı fark etmiştim. Felaket derecede acım vardı ve kan kaybından ölmemişsem de susuzluktan ölecek gibiydim. Ata oturmuş, atın boynuna kollarım sarılmıştı. Üzerimdeki ipten biraz kurtulmaya çalıştığımda at huysuzlandı ve durdu. Aşina olduğum sesle nasıl kurtulduğumu anlamıştım.
"Komutanın iyi misiniz uyandınız mı?"
Minjeong'u merkeze gönderdiğim sürekli beraber olduğumuz Teğmen Mingyu'ydu.
"Sen nasıl buradasın?"
"Efendim sırası değil biraz dayanın az kaldı."
Dişlerimi sıktım acıyla ve bıçaklandığım yere elimi attığımda bir bezle sıkıca sarıldığını ve omzumunda aynı şekilde olduğunu fark ettim. Mingyu beni bulduğunda yapabileceği her şeyi yapmış olmalıydı.
"Nasıl buldun beni?"
Atı tekrar çekerken konuştu,
"Size söz verdiğimiz gibi merkezde işimiz bitince izin alıp hemen yanınıza dönmek istedik geldiğimizde göreve çıktığınızı söyleyince hemen atlayıp arkanızdan yola çıktık geldiğimizde herkes ölmüştü. Sizi aradık sonra ben sizi bulur bulmaz Teğmen Sungchan'ı geri yolladım burada olanları bildirsin diye sizede yapabildiğim kadar ilk müdahaleyi yaptım. Yol çok az kaldı dayanın lütfen."
"Teşekkür ederim."
"Ne teşekkürü efendim lütfen kendinizi yormayın."
Onu dinleyerek atın üstünde kıpırdanmadan durdum. Gözlerimi kapattığımda tekrar bayıldığımı anlamamıştım.
Gözlerimi geri açmama sebep olan Minjeong'un bağırışıydı.
''İyi mi lütfen bir şey söyleyin?!'' O sırada askerler Minjeong'u tutmuş benim odamdan dışarı çıkarmaya çalışıyorlardı.
Uyandığımı görmüştü, ona baktım.
''Uyandı, uyandı! Jimin!'' askerler bir anlığına bana döndüğünde Mİnjeong onlardan kurtulup yanıma koştu. Elimi kaldırdım ve askerlere onu götürmelerini emrettim.
''Hayır, durun Jimin!'' ardından askerler çıkmış kapım kapanmıştı ama hala Minjeong'un bağırışlarını duyuyordum.
Birden ağzıma gelen kan tadıyla dayanamayıp acıyla doğruldum ve kan kusmaya başladım.
''İç kanaması var.''
Mingyu konuşmuştu, ''Efendim Yarbay Eunseok'a haber yolladım hemen buraya gelecek lütfen dayanın.''
Eunseok, ile askerlik zamanımız beraber geçmişti ve en yakın arkadaşımdı ama o asker öncesinde de tıpla ilgilendiği için doktor olmuştu ve şuan sıhhiyenin başıydı diyebilirdim. Tanıdığım en iyi doktorda olabilirdi. Kafa salladım ve ağzıma koydukları bezi tutmaya çalıştım. Acıdan bayılıyordum bunun farkındaydım ama vücudumda bir mermi varken daha ne kadar dayanabilirdim bilemiyordum. Ayrıca burada dikiş atacakta kimse yoktu. Biraz kendime geldiğimde daha bıçak yarasını bile kapatmadıklarını anlamıştım. Nasıl dayandığımı bende bilmiyordum ama bir şekilde yaşıyordum. Odadaki yerlerdeki tahtalarda kurumuş kan izleri ve yatağımda ise kurumamış olanlar vardı. Muhtemelen saatlerdir baygındım. İnanılmaz derece de üşüyordum ayrıca. Zaten alnımda soğuk bir bez vardı muhtemelen ateşimde yüksekti.
Bir süre sonra tekrar gözlerim kapanmıştı.
-------------------------
Jimin'i o halde getirdiklerinden beri gözyaşlarımı tutamıyor ve beni yanına alsınlar diye tüm askerlerle boğuşuyordum. Dr. Eunseok'un geleceğini duyduğumda içim biraz rahatlasa da hala müdahale edilmeden orada öyle yatması beni endişelendiriyordu. Tanrı, eğer varsa ki bu sıralar oldukça bu inançtan uzaklaşmıştım. Sadece benden birini daha almasını istemiyordum. Jimin, tanıdığım en güçlü kadındı bu yüzden dayanacağına emindim en azından kendimi böyle kandırmam lazımdı. Bir kaç saat sonra Dr. Eunseok geldi ve beni görür görmez bir şey demek için ağzını açmak istese de hemen yanında iki hemşire ile Jimin'in odasına dalmıştı. Ondan gizlice kaçmıştım çünkü. Eunseok geldiğinde kapı aralanmıştı ve askerler başında dikildiği için kimse beni engellemiyordu. Yine de onu görebilmek için olay çıkarmamaya çalıştım ve izledim. Baygındı, Eunseok'un yaptığı hiçbir şeye cevap vermiyordu. Kolundan, iğneyle damar yolu açmasını ve serum takmasını izledim. Ardından omzundaki kanla dolup taşan bezi çekmesini ve orayla alkolle yıkamasını, eldiven giydikten sonra parmağıyla omzunu kontrol etmesini izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
war| winrina
FanfictionGüneyli Yarbay Yoo Jimin'in hayatına büyük bir dert girecekti, kuzeyli Kim Minjeong. "Başka bir evrende en güzel halinle." - Tarihi bir fan kurgusudur. Dönem olarak Kore Savaşı dönemi 1950'leri konu alıyor.