3.bölüm

12 2 1
                                    

Selamun aleyküm yazım yanlışları için kusura bakmayın iyi okumalar..

Ayça Özefe - Yıkılmam Asla

"Durumu nasıl? İyi olucak mı?"

"Merak etmeyin. Endişelenecek bir şey yok. Sinir kirizi sonrası beklenen bir durum. Serum dan sonra kendisine gelecektir sinir ve sitres den olabildiğince uzak durması önemli tabii ki."
"Anladım.Teşekkürler."

Uzaktan gelen seslerden biri kadına biri erkeğe aitti. Azat olduğu seçmiştim ama kadını tanımıyordum. Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Önce beyaz bir tavanla karşılaştım. Gözümü etrafta gezdirince bir hastane odasında olduğumu anladım. Azat sandalyeye oturmuş dirseklerini dizine koyup, başını birleştirdiği eline yaslamıştı.

"Azat..." diye mırıldandım.
"Nehir! Çok korktum sana bir şey olucak diye. İyi misin?
" iyiyim iyiyim."
Niye bu kadar sitres yaptın be kızım. Olan yine sana oldu."

Haklıydı olan yine bana olmuştu. Yıllar önce beni terk edip girdiklerinide de olan bana olmuştu. Yıllar sonra karşıma çıkıp, bir de yüzsüz gibi bana bahane uydurup affetmemi istediklerinde yine olan bana olmuştu. Sahi olan hep bana oluyordu..

"Haksızmıyım Azat?"

"Haklısın  çizgili lalem . Haklı olduğun için bir şey diyemiyorum sana."
"Hastaneden ne zaman çıkıcağım."

Azat bana bakıyordu. Sevgisi ni okadar iyi his ettiriyordu du ki. Kuzenim olmasa nikahı direkt basardım.

"Serum bitmiş. Ben taburcu işlemlerini halledeyim."

Kısa süre sonra odaya bir hemşire gelmiş, serumu çıkartmıştı. Yavaş adınlarla odanın lavabosunda doğru ilerledim. Aynadan kendime baktığımda pek de farklı olmadığımı gördüm. Yüzüme su çarpıp kendime geldik den sonra odaya geri döndüm. Azat'ın odada olmadığı görünce koridora çıktım. Danışmanın orda olduğunu görünce yanına doğru adımladım.

"Çıkış işlemlerini halletcem. Çıkabiliriz." dedi Azat.

Sadece kafa sallamakla yetindim. Arabayla gelmiş olmalıydık ki otoparka indik. Üstünde dehşet bir uyku vardı. Kendimi usulca arabanın koltuğuna bıraktım. Araba ilerlemen hafif hafif sallandığı için iyice mayışmışdım. Biraz kestirmek üzere gözlerimi kapatdım.

Biraz süre sonra gözlerimi aralamam Azat'ın bana seslenmesi ile olmuştu.

"Nehir uyan güzelim hadi. Geldik."

Tutulan boynumu sağa sola çevirerek rahatlamamı sağladım. İçerinin ışıklarının açık olduğu olduğu fark etmem Le sıkıntı bir nefes aldım. Umarım birisi su almaya kalkmıştır.

Azat ile içeri girdiğimizde gül kadro salonda oturmuş bir şekildeydi. Kendimi tutamayıp göz devirdim. Onur ayaklanıp kolarını belime doladı. Karşılık vermedim, veremedim.

Onur'a karşı karşı içimde kızgınlımtan ziyade kırgınlık vardı. Ve kırgınlık, kızgınlık kadar kolay geçmiyordu. Onur konuştu.

"Nerdeydiniz Nehir? Öldük meraktan. İkinizinde telefonu kapalıydı."
"Nehir-" Azat söze gireceği sırada lafını kestim.
"Yürüğüş yapmaya çıktık" dediğimde şüpheli gözlerle bizi süzüyor du.

"Bu saatte mi"
"Evet Onur bu saatte. Sen nasıl bana sormadan bir şeyler yapabiliyorsan bende yapa bilirim değil mi?"

Asrın Kara'nın sıkıntılı bir nefes aldığı ilişti kulağıma. Çok geçmeden sesi duyuldu.

"Abim doğruyu söyle bize. Neredeydiniz bunca saattir. Üç saat dir yürüğüş yapmış olamazsınız."

İçimdeki öfke tekrar ortaya çıkıyordu. Tahammül edemiyordum. Bunca zaman bir kere bile umurlaeında olmadıktan sonra şimdi çok umurlarındaymışım gibi davranmalarına tahammül edemiyordum. Her şeyin bu kadar sahte olmasına tahammül edemiyorum. Ben bu güvensizlik hissine dayanamıyordum.

Buda benim hayatım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin