Kendimi yorgun bir şekilde koltuklara attım. Plastik su şişemden su içerken yorgun bir şekilde bana doğru gelen bedene baktım bıkkın bir şekilde. "Evime giren dört çocuğu alt etmek bundan bin kat kolaydı."
"Evet çünkü sana hafif davranmaları söylenmişti."
Her şey bugün yerli yerine oturmuştu. Bugün Bay Lee ile bütün şirketi gezmiştim ve denemek için bu haftamı bu şirkette geçirmeye karar vermiştim. Geçen gün beni takip edip, evime girip benimle dövüşen kişiler de şirket tarafından gönderilmiş ve benim seviyemi ölçüp beni şirkete almaya karar verilmiş. Tabii ben bunların hepsini bana buraya geldiğimden beri yardımcı olan Bay Lee'den öğreniyorum.
"Siz şu şirketin girişindeki tüm ekranlarda fotoğrafı olan kişi değil misiniz?"
"Sorun alakasız oldu."
Gözlerimi devirdim. "Ne fark eder? Cevap verin işte."
"Bu şirketin ve genel olarak tüm ajan şirketlerinin en iyisiyim ben Seungmin. O yüzden resmim vardı."
"Yüzünüzü niye gizliyorsunuz?"
Chris'in söyledikleri kafamın içinde yankılandı, "Neden bilsinler ki? Benim iyiliğim için. Kendimi gizliyorum ki hayatımda düşmanlarım bana, aileme, sevdiklerime zarar vermesinler." O halde.. Chris de tam olarak bir ajandı.
"Çok soru soruyorsun."
"Sen de çok can sıkıcısın." Çok kelimesinin o harfini bıkkın bir tavırla uzatmıştım.
Ses çıkmadı, hareket de etmedi. Sabahtan beri birçok parkurda çalışmıştım bu yüzden bitkindim. Arayan soran da yoktu. Sanırım Jisung hyungda olduğumu zannediyorlardı. Emin değildim. "Yakışıklı mısın?"
"Ne?" Sesinden dediğimi sorguladığı belliydi. "Ah.. Bu göreceli bir kavram," Kafasını başka yöne çevirdi. "Senin gibi bir ergenle uğraşmak zorunda olmak çok can sıkıcı."
"Sadece on yedi yaşımdayım."
Kafasını iki yana salladı. Elini bana uzattığında elini tutmadan ayağa kalktım. "Mola," Dedi. "Bundan sonra daha farklı ve eğlenceli şeyler yapmaya gideceğiz."
"Yine siz mi eğitim vereceksiniz?"
"Hayır. Onun öğretmeni başka."
"Pekala.."
Bu günümü farklı ve tuhaf eğitimler alarak geçirmiştim. Bay Lee'nin bahsettiği eğitim kilit ve kilitli kutuları açmayı öğreten bir dersti. Kasaları, kilitli kapıları ve daha birçok şeyi nasıl açmam gerektiği öğretiliyordu. Bu cidden güzeldi çünkü bu tarz işlere yatkınlığım vardı.
Kendimi yorgun bir şekilde bana ayırdıkları yurt odasındaki yatağa attığımda aldığım telefon ile bitkin bir şekilde telefonu açtım kimin aradığına bakmadan. "Alo?"
"Seni bugün hiç görmedim, evinde de değilsin. Neredesin?"
"Arkadaşı-"
"Orada da değilsin."
Chris'in sesi oldukça endişeli geliyordu. Ne diyeceğimi şaşırmıştım ama soğukkanlıydım. "Merak etme iyiyim. Başka bir arkadaşımın yanındayım. Tek arkadaşım Jisung hyung değil Chris.
"Seni merak ettim, Seungmin."
"Üzgünüm." Yatakta oturur pozisyona geldim. "Günün nasıldı?"
"Aynı işte.. Seni özledim."
"Çok tatlısın. Ama bir yaz okuluna yazılmayı düşündüm. Şehir dışında. Abim de beni onayladı. Sanırım yarından itibaren orada kalacağım. Merak etme, her gün telefonda konuşuruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maybe - minmin
FanfictionUzun zamandır beraber çalışan iki disiplinli ve başarılı ajan yanlış olduğunu bilseler bile gözlerini kör eden aşkın esiri olmuşlardı. - tamamlandı - minmin - aksiyon, romantik - düzyazı, texting - şiddet 090724 150924